Wheat traduction Turc
1,439 traduction parallèle
- He whistles to the wheat field?
- Enginar dolması mı yiyor?
Just as the wheat is separated from the chaff,..... the unclean souls among us must be taken away.
Aynı buğdayın samandan ayrılması gibi, aramızdaki kirlenmiş ruhlar uzaklaştırılmalı.
I want you to cut wheat out of your diet.
Diyetinden hamur işini kesmelisin.
I'll have a spinach omelet with wheat toast.
Buğday ekmeğine ıspanaklı omlet istiyorum.
- He's like a Frosted Mini-Wheat.
- Üzeri pudra şekerli mısır gevreği gibi.
You gonna lose the farm if this wheat ain't in on time.
Eğer buğday zamanında hazır olmazsa, bu çiftliği kaybedeceğini duydum.
It's whole wheat bread.
- Fıstık ezmesi diyorum yahu.
But before, I used to glean together with my neighbors, for wheat, and rice too.
Ama bundan önce, komşularımla birlikte buğday ve pirinç başakları toplardık.
I would put my big apron on and we'd go gleaning ears of wheat, lovely ears we would find.
Büyük bir önlük takar ve buğday başakları toplamaya giderdik. Çok güzel başaklar buluyorduk.
I'm happy to drop the ears of wheat and pick up my camera.
Buğday başaklarını düşürüp kameramı aldığım için mutluyum.
OK, right now, we are driving towards Beauce, renowned for its wheat.
Pekâlâ, şimdi de buğdayıyla ünlü Beauce'a doğru yol alıyoruz.
I spotted some wheat behind that chap, and behind the robot, I discovered a painting on gleaning.
Bu delikanlının arkasında biraz buğday gözüme çarptı. ... ve robotun arkasında toplayıcılık hakkında bir tablo keşfettim.
We were carrying sheaves of wheat.
Buğday demetleri taşıyorduk.
I was among you, but then all of a sudden I was above you and your wheat bowed to me...
Ben aranızdaydım ama birden üstünüzdeydim ve buğdaylarınız önümde eğildi...
Judah's led the herd for years, brought in the wheat...
Yahuda yıllarca sürüyü güttü, buğdayı hasat etti...
Bow before me, you sheaves of wheat!
Önümde eğilin buğday demetleri!
Agriculture flourished as life-giving staples like wheat were introduced to the Mediterranean region.
Akdeniz Bölgesine hayat veren buğdayı öğreterek ziraatin gelişmesi sağlandı.
This is wheat grass.
Bu buğday suyu.
You should try wheat grass.
Buğsay suyunu denemelisin.
Hog Butcher for the World Tool Maker, Stacker of Wheat
Dünyanın domuz kasabı, Alet yapar, buğday yığar.
He was a wise man, but he just loved playing with that wheat thresher.
Çok tedbirli adamdı.Ama buğday harman makinasıyla oynamaya bayılırdı
Always playing with that wheat thresher!
Her zaman o harman makinasıyla oynardı.
Fluffy, Buck Wheat the Sixteenth.
Pofuduk, 16. buğday tanesi.
No dairy, no sugar, no wheat.
Süt, şeker, buğday yok.
Have the muffins made from sprouted wheat.
Filizlenmiş buğdaydan yapılan keklerden yiyiverin.
We're not here to grind your wheat.
İşinize karışmaya gelmedik.
Tuna salad on wheat and one of those three-dollar bottles of crappuccino.
Buğday ekmekli, ton balıklı sandviç ve şişesi üç dolarlık kapuçino.
oK, here are your wheat grass shots.
İşte buğday bitkisi içecekleriniz geldi.
How long does it take for wheat grass to work into your system?
Buğdayın sistemimize girmesi ne kadar zaman alır?
An hour and a half, two wheat grass shots and a ginger-melon smoothie later,
Bir buçuk saat ve buğday içeceğinden ve zencefil-kavun karışımından sonra...
More wheat cakes, Mr. Mayor?
Daha fazla buğdaylı kek, Bay Başkan?
Bag of wheat, bag of wheat...
Buğday torbası, buğday torbası...
Her lasagna, her pie, even something as simple as Cream of Wheat, which you wouldn't think would be different from one place to another.
Hatta krem şanti gibi basit şeyleri bile. Her şey bir yerden bir yere neden farklı oluyor bilmiyorum.
And that one, that's Throwback. The only Ogre to ever spit over three wheat fields.
Oradaki de Throwback, üç buğday tarlası üstünden tükürebilen tek dev.
- Wheat rat.
- Ot sıçanı.
Now, I don't mean to brag, but I make a mean wheat rat stew.
Övünmek gibi olmasın ama çok iyi ot sıçanı yahnisi yaparım.
Fifty merchant ships carrying fuel oil, tanks... iron ore, bauxite, also meat, sugar and wheat.
50 ticaret gemisinden oluşuyor, mazot, tank... demir cevheri, boksit, Ayrıca et, şeker ve un taşıyorlar.
This year you shall pay twice the amount of wheat, rice and maize.
Bu yıl buğday, pirinç ve mısır için iki katı vergi vereceksiniz.
It is the color of wheat on a summer's day.
Bir yaz gününde buğday renginde.
Taking from this pasture a grain of wheat... and a fat slice of wine-soaked wrath.
Bu çayırdan bir buğday tanesi ve şarapla ıslatılmış büyük bir parça gazap alıyorum.
14P for the Polos and the packet of Wheat Crunchies.
İşte Polo ve bir paket buğday patlağı için 14 pens.
I was wondering if it was possible... for us to have Cream of Wheat instead of oatmeal.
- Ben ilaç yerine... esrar alabilir miyiz diyecektim?
Stick a small needle somewhere into the earth, and a grain of wheat falls from the top of the sky.
Dünyanın herhangi bir yerine küçük bir iğne batırın ve gökyüzünün tepesinden bir buğday tanesi düşsün.
The set was part of an old wheat storage facility.
Set eski bir buğday deposunun parçasıydı.
People are in the fields treading wheat
İnsanlar tarlalarda buğday eziyor
Whole wheat and fruit?
Yulaflı ve meyveli.
Cream of Wheat for the boys.
Oğlanlara muhallebi yapıyorum.
Okay, see this? This Cream of Wheat, that's you and Stefania.
Bunu görüyor musun, bu muhallebi Stefania ile sensin.
No no, it's not Amy and it's not Cream of Wheat. The truth is...
Hayır, mesele Amy değil, muhallebi de değil.
Sweet N Low, non-dairy creamer, small grape fruit juice, three eggs, yolks firm, not hard, bacon, crisp, hash browns, dry wheat toast, butter on the side... and a portion of your famous blackberry jam.
Taze olsun. Tatlandırıcılı, sütsüz. Krema olsun,
Our Cream of Wheat could just sit on that for years.
Muhallebimiz böylece yıllarca dayanır.