Whereas you traduction Turc
424 traduction parallèle
Whereas you're possessed of all the wisdom of the ages
Oysa sen tüm çağların bilgisine kadirsin.
Whereas you?
Peki ya sen?
He'll keep me out, whereas you...
O beni dışarıda tutacak, halbuki sen...
- Whereas you try to speak about her.
- Halbuki tam tersi...
You're not bound to him, whereas you are bound to me by everything that we have lived through together, you and I.
Ona bağlı değilsin bile, ama bana bağlısın. Seninle birlikte yaşadığımız bütün o şeylerden sonra.
Whereas you don't change.
Oysaki sen hiç değişmedin.
You've overspent your allowance and run up debts you had no hope of meeting, whereas your sister Eleanor has...
İstihkakını ziyadesiyle aştın ve altından kalkamayacağın borçların altına girdin. Buna karşın kız kardeşin Eleanor...
Whereas you are like a carp.
oysa sen bir sazansın.
Whereas you, General, have a lot to lose.
Halbuki siz General, kaybedecek çok şeyiniz var.
Yes, thousands of people have led far more interesting lives than you will ever lead and undoubtedly continue to lead interesting lives whereas you, just as assuredly, will not.
Evet, binlerce insan sizinkinden çok daha ilginç hayatlar yaşadı ve kuşkusuz ilginç hayatlar yaşamaya devam edecek. Ama siz, emin olun, yaşamayacaksınız.
You lost your kingdom yesterday whereas you dreamed of glory.
Sen zafer hayalleri kurarken, dün şehri kaybettin.
Known as that it is of my fault and that Otba became loose, whereas you know that I am not more the coward.
Biliyorsunuz ki Utbe'nin rahat büyümesi benim kabahatim,... ayrıca ben korkak değilim.
Sounds like an Assistant Typist orsomething, whereas you're really in charge of everything.
Kulağa "mübaşir" der gibi geliyor. Oysa ki gerçekte her şeyde yetkili sizsiniz.
" Whereas you are in arrears on your bathtub tax
"Küvet vergisini geciktirdiğiniz için"
"And whereas you are in arrears " on your refrigerator tax
"Buzdolabı vergisini geciktirdiğiniz için"
" And whereas you are in arrears on your Victrola tax
"Gramofon vergisini geciktirdiğiniz için"
And whereas you agreed for the sale to john hillcrist the said property for the sum of ³ ³ 4,500, in consideration of said sum... ahem... you hereby acknowledge that you do convey all that and et cetera, et cetera.
Toplam dediniz de ben buradaki bütün ekleri kabul ettiğinizi belirtiyorsunuz. Burayı imzalayın.
Whereas, before i'd always dressed you up in all kinds of silly virtues.
Aptalca hatalarına katlanabilecek kadar önemsiyorum seni. Çok naziksin.
And let me tell you... a bracelet hastily presented... is usually selected hastily... whereas a bracelet chosen with care
Sana şunu söyleyeyim böyle aceleyle sunulan bir bileklik genellikle aceleyle de seçilmiş olur halbuki büyük bir dikkatle seçilen bileklikte -
Rosetta is very upset, and she doesn't want you to see her like this... whereas she doesn't mind if I do.
Rosetta çok üzgün ve sizin onu bu halde görmenizi istemiyor. Oysa bana aldıracağını sanmıyorum.
Whereas we can't afford to support you here - -
Oysa bizim size burada bakacak paramız yok...
Because if I did... that would mean that you were real... that you belonged to me... and that they couldn't take you away from me... whereas now they can send you away... and leave me to wonder if I'll ever see you again... or whether I may wake up... and find I'd dreamed you.
Çünkü takarsam bu senin gerçek olduğun bana ait olduğun ve seni benden ayıramayacakları anlamına gelirdi. Oysa şimdi seni uzaklara gönderip, beni acaba bir daha görebilecek miyim acaba her şey bir düş müydü, diye merak içinde bırakabiliyorlar.
Yes, but you're only 16, whereas he is- - Well, he says 40, but I'd make a rough guess at 45.
Peki ama siz 16 yaşındasınız, o ise... 40 yaşındayım dedi, ama bence 45 falan.
Whereas in the new will, except for a bequest to you of a small annuity, the principal beneficiary is the prisoner, Leonard Vole.
Ancak yeni vasiyette, size ayrılan yıllık küçük bir miktar dışında asıl mirasçı mahkum, Leonard Vole olmuş, değil mi?
When you came this morning to my house on this old elephant... people greeted him whereas they stoned and scratched my new car.
Bu sabah kocamış filin sırtına binip evime geldiğinizde insanlar onu coşkuyla karşıladılar. Bu arada taş atanlar oldu. Yeni arabamı çizdiler.
It'll only take you out of your way... whereas it's a short walk across the moor.
Bu ancak sizi yolunuzdan saptırır çalılığın içindeki kestirme yoldan yürürüm.
Whereas when somebody's there facing you... that's all you get.
Oysa orada, karşında biri olduğunda... tüm elde edeceğin budur.
- Whereas they're so small, you know?
- O kadar çelimsizlerken, biliyor musun?
And I thought you were a genius, whereas...
Ayrıca da durumumun dâhilerin kontrolünde olduğunu düşünüyorum!
Whereas I have the feeling sometimes that I'm walking in the dar, arm in arm... with somebody without arms... do you understand?
Bense bazen kendimi karanlıkta kolsuz biriyle kol kola yürüyor gibi hissediyorum. Anlıyor musun?
Whereas I came to see you.
Ah, ama ben seni görmeye gelmiştim.
Plus, you must know, only some men react to bodybuilding exercise, whereas others just don't.
Ve siz de bilirsiniz ki, bazıları vücut geliştirme çalışmalarına tepki gösterir, herkes değil.
Whereas right now, you're asking me questions, I'm trying to answer but the script is mine, the thoughts are my own.
Madem ki bana şu anda sorular soruyorsun. Ben de cevaplama çalışacağım. Ama senaryo ve düşünceler bana ait.
- Whereas now you're more fatalistic?
- Oysa şimdi daha kadercisiniz?
Had my family been Catholic, I might have lapsed, like you, whereas I'm faithful.
Ailem Katolik olsaydı, benim de sonum senin gibi olabilirdi. - Oysa ben aileme sadık kaldım.
Whereas if you displease me, I can promise you a very different estate.
Fakat beni memnun etmezsen, sana çok farklı bir konum sunarım.
Whereas if you didn't hide if you acted in full daylight
Ama gizlemezseniz eğer kendinizi tamamen gün ışığında tutarsanız
Whereas, if you look at the statistics, which nobody is denying, concerning French Jews,
1946'da tüm Yahudiler içinden sadece % 5,8'i hayatta kaldı.
Whereas here you pick the faces.
Oysa burada da gözler üzerinde.
You have described me as 6'4 ", whereas I am barely 6'1 ".
- Boyum sadece 1.85 iken 1.92 yazdın.
Whereas if you were to sign a document giving me half the money you could count on a demonstration of my gratitude.
Oysa paranın yarısını bana verdirecek olan bir belgeye imza atarsan sana minnet göstermemi bekleyebilirsin.
You don't seem very happy here, whereas Mr...
Burada mutlu görünmüyorsunuz, oysa Bay...
I'm surprised I find so much to say to you, whereas before we talked so little.
İlginçtir konuşacak ne çok şey buldum oysa eskiden birbirimizle çok az konuşurduk.
I feel guilty because I don't talk to you much or confide in you... whereas I talk endlessly with people I hardly know who mean nothing to me, just casual acquaintances.
Sana çok fazla kendimi açıp muhabbet etmediğimiz için suçluluk hissediyorum. Oysa doğru dürüst tanımadığım, benim için bir şey ifade etmeyen insanlarla gün içinde durmaksızın muhabbet ediyorum.
It was always you who was destined for great success... whereas I was only the poor, hard-working half-brother... whom you had to put up with.
Her zaman senin büyük başarılara erişeceğin düşünülürdü bense çok çalışan, acınası üvey kardeştim senin katlanmak zorunda kaldığın.
That leaves you free for a... butchered hog most any time, whereas...
Bu seni her zaman için özgür hissettirir, kasap tezgahı için... halbuki...
Well, whereas it, uh keeps you from dropping dead on the board.
Şey, halbuki seni ölüme düşmekten uzak tutar.
Utility, as you know, is confined to four, whereas Austerity was lavish with pleats.
Kamu hizmeti bildiğiniz gibi 4 türle sınırlandırılmıştır, halbuki ön tasarruf bol seçeneği sahiptir.
whereas I betrayed you and called upon their gods?
Sana ihanet ettim,... onların tanrılarını yücelttim.
You eat, whereas a part of our people dies of hunger?
İnsanlarımız açlıktan ölürken siz nasıl yemek yiyebiliyorsunuz?
Whereas with Mr. Hamil you'll learn Arabic, and he'll make a fine young Muslim of you.
Mösyö Hamil sayesinde Arapça öğreneceksin... ve o seni iyi bir Müslüman genç yapacak.
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73