Wildflowers traduction Turc
77 traduction parallèle
Find some secluded glade where she can pick wildflowers.
Issız bir yer bul, orada yaban çiçekleri toplamasına izin ver.
You're wildflowers.
Kır çiçekleri açmış.
Oh, Jonah, he picked the wildflowers.
Oh, yabani çiçekleri de Jonah, topladı.
The last wildflowers of the season.
Sezonun son kır çiçekleri.
They're wildflowers.
Yabani çiçekler.
Do you like wildflowers?
Kır çiçeklerini sever misiniz?
Loretta, this ol'mountain top is gonna be covered in wildflowers in six weeks'time, what the hell are you doing bringing plastic ones up here?
Loretta, bu ihtiyar dağ tepesi altı hafta sonra kır çiçekleriyle kaplanacak. Buraya plastik olanları getirerek ne halt ediyorsun?
South Dakota and I gave you wildflowers.
Hayır, Güney Dakota. Sana kır çiçekler vermiştim.
From this field of weeds and wildflowers will grow a new institution to build a better, safer Gotham.
Yabani otlar ve kır çiçeklerinden oluşan bu alanda daha iyi ve daha güvenli bir Gotham oluşturmak için yeni bir kurum büyüyecek.
Plowing up a field of beautiful wildflowers for that silly penitentiary.
O aptal cezaevi için yabani çiçeklerin arazisini talan etti.
Wildflowers.
Yaban gülü.
We'll put wildflowers everywhere!
Her yere yaban gülü ekelim!
- Look at all the lovely wildflowers.
- Tüm bu güzel çiçeklere baksana.
She rented it from this lovely rhubarb farmer for just $ 50 a month and she covered it in honeysuckle, and she planted hundreds of wildflowers and she moved out of her wicked aunt's house and she finally got her freedom.
Bu kulübeyi bir çiftçiden aylık 50 Dolara kiralamış. Onun etrafına hanımeli ve kır çiçekleri ekmiş. Ve kötü teyzesinin evinden taşınıp nihayet özgürlüğüne kavuşmuş.
Wildflowers.
Yaban çiçekleri.
Let's go outside and pick wildflowers.
Hadi dışarı çıkıp, çiçek toplayalım.
- lt's wildflowers. - Wildflowers?
- Yaban çiçekleri.
He covered your whole bed with wildflowers?
Yatağın her tarafını kır çiçekleriyle mi doldurmuş?
They fell deeply in love and swore they'd run away together when the wildflowers fell from the trees.
Birbirlerine delice âşık olmuşlar ve ağaçlar yapraklarını döktüğü zaman birlikte uzaklara gitmeye yemin etmişler.
Then, every year when the wildflowers fell,
Sonra her yıl ağaçlar yapraklarını döktüğünde,
Wildflowers falling
"Yabani ağaçlar"
Wildflowers falling
"Yabani ağaçlar solmuş çiçeklerini dökmekte"
Tarcanian wildflowers.
Tarcanian çiçekleri.
You could give me a cavity, honey. They swarm to wildflowers Get nectar for the queen.
eğer ona bir yuva verirsen tatlım, yabani çiçeklere koşar kraliçe için nektarı toplar.
I'm supposed to be holding a bouquet of wildflowers not my own ankles!
Elimde bir buket kır çiçeği tutmam gerekiyordu, bileklerimi değil!
"Do you recall a morning of butterflies, an afternoon of wildflowers?"
"Kelebeklerle dolu o sabahı ve vahşi çiçeklerle dolu o öğleden sonrayı hatırladın mı?"
There were all these little purple wildflowers and trees.
Burada küçük eflatun kır çiçekleri vardı. Ağaçlar...
So... maybe you should pick some wildflowers from around here I think she'd get a kick out of that.
Yani... belki buradan yabani çiçekler toplasan iyi olur, bence onun hoşuna gidecektir.
I believe there is a force in this world that lives beneath the surface... something primitive and wild that awakens when you need an extra push just to survive like wildflowers that bloom after a fire turns the forest black.
Bu dünyada, görünenin altında, ilkel ve vahşi bir gücün olduğuna ve onun, sizin hayatta kalmanız için gerekli olan fazladan gücü vermek için uyandığına inanıyorum. Tıpkı bir yangın tüm ormanı, simsiyah ettikten sonra açan kır çiçekleri gibi.
"Change comes like a little wind that ruffles the curtains at dawn, " and it comes like the stealthy perfume of wildflowers hidden in the grass. "
"Değişim, seher vakti perdeleri dalgalandıran hafif bir yel gibi, yeşil otların arasınasaklanmış kır çiçeklerinin sinsi rayihası gibi gelir."
- I like picking wildflowers... - I don't like wrestling. -... and guessing what the clouds look like.
Kır çiçeklerini toplamayı ve bulutların şekillerini tahmin etmeyi seviyorum.
I remember this field of wildflowers on the side of the road.
Yolun kenarındaki kır çiçeklerinin yetiştiği araziyi hâlâ hatırlıyorum.
The big oak tree in the yard surrounded by wildflowers.
"Büyük bir meşe ağacı bahçede kır çiçekleriyle sarmalanmış."
You were out in a meadow Pressing wildflowers and writing love sonnets.
Çayırlarda kır çiçeklerine basmakla ve aşk soneleri yazmakla meşguldün.
With wildflowers and a plum tree.
Yaban çiçekler ve meşe ağaçlarıyla.
Wildflowers don't move to find the sun's rays.
Kır çiçekleri, güneş ışınlarını bulmak için hareket etmezler.
Upstairs there's this mural of wildflowers, and I like to sit on a bench in front of it.
Yukarıda yabani çiçek çizili bir duvar resmi var. Ben de önündeki banka oturmayı severim.
What about, like, an actual meadow - where wildflowers are? - Ew, Ann.
Peki gerçek yabani çiçeklerin olduğu bir çimenlik nasıl olur?
I'm gonna go pick wildflowers in the meadow.
Ben çayırlığa çiçek toplamaya gidiyorum.
What if you went with seasonal wildflowers?
Mevsimsel kır çiçeği seçsen?
Taught her the names of the wildflowers.
Kır çiçeklerinin ismini öğrettin.
She used to say : " Wildflowers survive in the desert because they save their strength.
Demişti ki "yabani çiçekler çöllerde hayatta kalırlar çünkü güçlerini saklarlar."
All the wildflowers are over in the southwest corner.
Yabani çiçekler güneybatı köşesinde.
"And like the emergence of the wildflowers of spring, " your love fills the fertile fields of my heart with dainty dots of bright colors. "
"Bahar çiçeklerinin topraktan büyüdüğü gibi, sevgin kalbimin bereketli topraklarını capcanlı renklerin narin dokunuşlarıyla süslüyor."
And all the wildflowers are in bloom.
Tüm kır çiçekleri de açmış durumda.
Desert wildflowers.
Çöl çiçekleri.
♪ I laid down in a field of wildflowers ♪
# Doğal çiçek bahçesinde uzandım #
I want to get married in a field with wildflowers everywhere and butterflies that are released when I say "I do."
Her yerde kır çiçeklerinin ve ben "evet" dediğimde salınacak kelebeklerin olacağı bir çayırda evlenmek istiyorum.
He spent the morning gathering wildflowers to put in her hair, CJ.
Sabahı kızın saçlarına koymak için çiçek toplamakla geçirdi CJ.
Wildflowers.
Şeytan çarmıhı.
- Yeah, the compounds are taken from wildflowers. - Flowers?
Çiçekler mi?