With a traduction Turc
329,000 traduction parallèle
- Bup, bup, bup. This comes with a price.
- Bunun da bir bedeli var ama.
I once spent a steamy weekend with a certain member of the Miami Sound Machine.
Miami Sound Machine'in bir üyesiyle çok şehvetli bir hafta sonu geçirmiştim.
I burnt a hole in the knock-off, and I had replaced it with a real one.
- İmitasyonda bir delik açınca gerçeğiyle değiştirdim. - Tamam, her şey yoluna girdi.
With a "Whole Foods" reward card?
Yanında Whole Foods puan kartı var.
When we're done with this, don't throw it out because with a teaspoon, Yes. I can clean the swimming pool.
Benim işim bittiğinde çöpe atma çünkü bundan bir çay kaşığıyla havuzu temizleyebilirim.
Uh, definitely not... anyone with a computer can make one.
Aslında gerekmez, bilgisayarı olan herhangi biri bile bunu yapabilir.
You could really mess up some kids with a chain from a swing.
Salıncağın zinciriyle birkaçını halledebilirsin gerçekten.
I'm just a guy with a laptop and an inflated self-image.
Ben sadece laptopu olan ve imajı şişirilmiş biriyim.
You're not the only one with a past you'd rather forget.
Nereden eline geçti bu? Pişmanlıkla dolu geçmişi olan bir sen değilsin.
It did start with a letter.
Bir mektupla başladı ya.
♪ That all started with a big bang ♪
Başladı hepsi Büyük Patlama ile
Now, the problem with a caboose is there's no bathroom, but the problem with the bunkhouse is it's not a caboose.
Vagonun sorunu içinde bir tuvalet olmaması ama barakanın sorunu ise bir vagon olmaması.
Sir, I was just in a very long movie, and I couldn't go to the bathroom there because I was on a date with another man.
Beyefendi, çok uzun bir filmden yeni çıktım. Orada gidemedim çünkü yanımda çıktığım adam vardı.
This is what I get for having children with a woman.
Kahretsin. Kadından çocuk yaparsan böyle olur işte!
So today's gonna be different, and you'll be the ones trying to knock a crow out of the air with a rake.
Yani, bugün farklı olacak. Uçan kargayı tırmıkla avlamaya çalışan siz olacaksınız!
After Half Baked, I started writing with a guy named Mike Schur.
Beceriksizler'den sonra Mike Schur diye biriyle yazmaya başladım.
The only way a black dude can openly express sadness in public is if he does it with a saxophone.
Siyahi birinin, ayan beyan mutsuzluk ifade edebilmesinin tek yolu, saksafon çalması.
How is forging a child's painting any less egregious than replacing a pig's ashes with Mrs. Pasternak's dead husband?
Bir çocuğun resminin sahtesini yapmak, bir domuzun küllerini Bayan Pasternak'in ölen kocasınınkiyle değiştirmekten daha mı az kötü oluyor? Olmuyor.
What are you guys talking about? She's a woman and she wants to help with the tire.
Kendisi kadın ve lastik için yardım etmek istiyor.
And Phil don't seem to have a problem with it.
Ayrıca Phil bunu dert etmiyor.
We have a very special relationship... kind of like the one the queen had with her private secretary.
Çok özel bir ilişkimiz var. Kraliçenin özel kalemiyle arasında olan ilişkisi gibi.
It's a crime what women in this country have to go through, and I'm with her 100 %.
Bu ülkedeki kadınların yaşamak zorunda kaldıkları şeyler bir suç ve yüzde 100 onun yanındayım.
I didn't mean for it to happen, but... Danielle and I made a connection and I'm sticking with her as long as it takes.
Böyle olsun istemezdim ama Danielle'le aramda bir bağ oluştu ve ne kadar gerekirse yanında olacağım.
Fortunately, I've made a special coin with my face on one side and your mom's on the other.
Neyse ki bir tarafında benim yüzüm diğer tarafında annenizin yüzü olan özel bir bozukluk yapmıştım.
When I was a kid, I needed a transfusion, and there was a mix-up with the vials.
Çocukken kan nakline ihtiyacım olmuş ve enjeksiyon şişelerinde bir karışıklık yapmışlar.
The fact that you stayed with that book at all, which is basically a love story between two men.
- O kitabı bir an olsun elinden düşürmemenle. Esasen iki erkek arasındaki aşk hikâyesiydi.
Every time they saw a body of water, it was off with the pants, splash!
Ne zaman bir avuç su görseler pantolonlarını indirip cumburlop daldılar.
Do you have a problem with me, Chris?
Senin bana garezin mi var Chris?
You told us you were a big shot deejay and didn't want anything to do with us.
Bize büyük bir DJ olduğunu ve bizimle bir şeyler yapmak istemediğini söyledin.
Because. You're a pain in the ass to live with.
Çünkü seninle yaşamak başa bela.
- What's wrong with him? - It's called a curse for a reason.
Boşa lanet denmiyor buna.
The women I love is in danger, and every second I spend arguing with you should be spent finding a way back to her.
Sevdiğim kadın tehlikede seninle konuşarak tükettiğim her saniye ona dönecek bir yol bulmak için harcanmalıydı.
She'll have a new destiny with us.
Ama bizimle yeni bir hayatı olacak.
If we had gone through with it, Emma, you would have grown up with us. We would have been a family.
Eğer o kapıdan geçseydik, Emma bizimle birlikte büyüyebilirdin.
So here's a bunch of dials and switches. But I'm not gonna bore you with what they all do.
Burada da bir sürü kadran ve düğmeler var ama işlevlerini anlatmakla seni sıkmayacağım.
Took me a long, long time to come to grips with it.
İdrak etmem çok ama çok zamanımı almıştı.
Maybe that's a good thing, somebody working with us on the inside. A good thing?
Belki de içeriden birinin bizim için çalışıyor olması iyi bir şeydir.
- Oh. All this week, the Early Music Society of Pasadena is doing a joint concert with the San Gabriel Renaissance Choir.
Tüm bu hafta, Pasadena Erken dönem Müzik Topluluğu San Gabriel Rönesans Korosu ile ortak bir konser yapıyor.
Well, I would love to help you, but since I discovered the satisfaction of working with my hands on a train engine, I don't think I can go back to theory.
Size yardım etmeyi çok isterdim ama bir tren motoru üzerinde çalışmanın verdiği hazzı keşfettikten sonra o teoriye geri dönebileceğimi sanmıyorum.
She was sleeping just fine till you took a selfie with her!
Sen onunla selfie çekene kadar gayet iyi uyuyordu!
I may have just left my infant daughter with Patrick and SpongeBob.
- Evet. Küçük kızımı Patrick ve Süngerbob'a emanet etmiş olabilirim.
Look, I have a grease smudge on my hand, and I'm okay with it.
Bakın, elimde makine yağı lekesi var ve bunu sorun etmiyorum.
On the outside, I'm a beautiful golden pony, but on the inside, I'm teeming with filthy Greek men.
Dışarıdan bakınca güzel, altın bir midilliyim ama içim kirli Yunan erkekleriyle dolu.
I got a good thing going with this bathroom, and I'm not gonna let you blow it. Me?
Tuvaletle aram iyi ve bunu bozamayacaksın.
So either she's in love with me... [meows] Or- - Or she's a patsy.
Ya bana âşık ya da o bir gözcü.
And let the son of a bitch get away with it? Nah.
Orospu çocuğunun yanına kâr mı kalsın?
And you and Duke are two of the worst people I have ever met, and I once rode a ski lift with the Property Brothers.
Sen ve Duke ise hayatta tanıdığım en kötü insanlarsınız. Hem de Property Brothers'la teleferiğe binmiş biriyim.
The Internet is like a Choose Your Own Adventure book, except every adventure ends with me masturbating.
İnternet, şu Maceranı Kendin Seç kitaplarına benziyor ancak her macera mastürbasyon yapışımla sonuçlanıyor.
If they told someone about you, and you had sex with that person, that was a retweet.
Birine sizden bahsettilerse ve o kişiyle seks yaptıysanız bu da RT oluyordu.
In fact, up until a couple years ago, if you were good at football, you could do crime, we were fine with it.
Hatta birkaç yıl öncesine dek futbolda iyiyseniz suç bile işleyebiliyordunuz, sıkıntı etmiyorduk.
Depression to me has always felt like a virus that attacks your brain with negative thoughts.
Depresyon, bana hep beyninize kötümser düşüncelerle saldıran bir virüs gibi gelmiştir.
with all due respect 1080
with all my heart 134
with a knife 24
with a twist 22
with anyone 35
with a friend 35
with a smile 21
with all respect 40
with a gun 52
with a little help 17
with all my heart 134
with a knife 24
with a twist 22
with anyone 35
with a friend 35
with a smile 21
with all respect 40
with a gun 52
with a little help 17