With everything that's going on traduction Turc
241 traduction parallèle
- You shouldn't talk to him. You shouldn't talk to anybody, not with everything that's going on.
Bu olanlardan sonra bir daha ne onunla... ne de bir başkasıyla konuşmana izin vermiyorum.
With everything that's going on, we need them in top fighting condition.
Olaylar hızlı gelişiyor ve çatışmada gözüm arkada kalmasın istiyorum.
Well, with everything that's been going on, it seemed prudent.
Olanlardan sonra mantıklı olduğunu düşündüm.
With everything that's going on we can't be too careful.
Bütün bu olup bitenler sırasında... çok dikkatli olamayız.
With everything that's been going on, he's the last person I'd invite to something like this.
Olan bunca şeyden sonra davet edeceğim son insan o olurdu.
With everything that's going on it's good to know where we all stand with each other.
Olan bunca şeyden sonra kime güvenebileceğimizi bilmek zorundayız.
With everything that's been going on he just needed to get out a little, stretch his legs a bit. So he took a walk outside on the forward cargo stabilizers.
Ön dengeleyicilerde bir yürüyüşe çıktı.
Listen, if it means anything, I'm really sorry about everything that's been going on for you, you know, with Marsha and every...
Bak, Marcia ile aranızda geçenler için gerçekten üzgünüm ama...
I thought with everything that's going on, I thought you would probably forget about that Santero.
Her şeyin sürüp gideceğini ve Santero olayını muhtemelen... -... unutacağını sanmıştım.
You know, with everything that's been going on recently, I'm not sure how safe it is for a girl like yourself to be here. Alone.
Biliyor musun, son günlerde yaşanan olaylardan sonra... senin gibi bir kızın burada tek başına olmasının ne kadar emniyetli olduğundan emin değilim.
Can't blame you, with everything that's been going on.
Bütün bu olanlardan sonra, seni suçlayamam.
I know about Tim and everything else that's been going on with you.
Tim'i ve sana olanları biliyorum.
I may not understand everything that's going on with you right now, Andie, but I understand you.
Şu anda sana olanların hepsini anlamayabilirim ama seni anlıyorum. Beni duydun mu?
- I mean, with everything that's going on.
- Yani, olan bunca şeyden sonra.
Mom wants to make with the merry tomorrow night, but with everything that's going on...
Annemin yarın akşam bir araya gelip kutlama yapmamızı istediğini biliyorum. Ama başımızda bunca şey varken...
With everything that's going on, I'm sure he'd appreciate it.
Olup bitenleri düşününce buna memnun olacağına eminim.
Lately, with everything that's been going on, I've had trouble even remembering...
Son zamanlarla birlikte ilerleyen her şey, başımı belaya soktuğumu bile hatırlamak...
Adam, we're analyzing the blood that we found on your shirt with the blood of your girlfriend. It's going to tell us everything that we want to know.
Adam, gömleğindeki kanla sevgilindeki kanı inceleyince bilmek istediklerimizi öğreniriz.
With everything that's going on in the world... maybe she... should be with someone like her.
Dünyada bu şeyler olurken... belki o... bir başkasıyla birlikte olmalıdır.
- With everything that's going on?
Olan bitene rağmen mi?
I don't know. I've just been... so freaked out about everything that's going on with us.
Bilmiyorum. Son zamanlarda yaşadıklarımız yüzünden çok endişeleniyorum.
Look, I know it's not a proposal, and I don't know where you are.. but with everything that's been going on and with Emma, I'm..
Bak, bunun bir teklif olmadığını biliyorum ve senin hangi aşamada olduğunu da ama tüm bu olanlardan ve Emma'dan sonra ben...
I don't know how it started, but--but--but she said something about things not going well with her and Stuart, you know, like, he's old and everything. And before I knew it, I said, yeah, and what if you guys do wanna have kids- - I just thought of that one right there on the spot- -
- Nasıl başladı bilmiyorum ama Stuart'la iyi gitmeyen bir şeyler olduğundan bahsetti yani yaşlı olduğundan falan ve farkında olmadan evet dedim ve ya çocuk yapmak isterseniz diye sordum.
And, I'm sorry, I'm a little bit distracted with everything that's going on today but...
Ve, üzgünüm, bugün yaşanan olaylar yüzünden kafam biraz karışmış durumda ancak...
I mean, I know that with everything that's going on right now it's hard not to be, but.... Come on. You've really got it going on.
Hayatında bunca şey olurken bunu yapmanın kolay olmadığını biliyorum ama burada harika bir yaşantın var.
With everything that's going on here with you,
- Hayır, gerekmezdi.
With everything that's going on, finals and all your personal stuff,
- Bunu bana neden söylemedin? - Finallerin ve özel hayatındaki sorunların varken mi?
- It's the time of year. And with everything that's going on with her family...
- YıIın bu zamanında ailesinin başına gelenler yüzünden...
And now, with everything that's going on with your dad... The thing is, you were there for me when I was in the hospital.
Babanın başına gelen onca şeye rağmen, hastanede başımdan ayrılmadın.
So yesterday with everything that was going on you decided to do laundry?
Kendimi meşgul etmeye aklımı boşaltmaya çalışıyordum.
To know everything, really everything, that's going on with Portugal's team, tune in here, everyday, every hour, for World Cup News.
Portekiz Milli Takımı hakkında herşeyi öğrenmek istiyorsanız bizden ayrılmayın.
But in times like these with everything that's going on it's good to know a man like O.
Hayatın çok hızlı aktığı bu günlerde "O" gibi birini tanımış olmak çok güzel.
With everything that's been going on, I'm... I'm terrified, Mr Redding.
Bu olaylardan sonra korkmaya başladım, Bay Redding.
I know it may seems kind of insane to talk about the 2 us with everything that's going on but... I just want to tell you that...
Biliyorum olan şeyler hakkında ikimizin konuşması biraz delilik gibi ama... sadece şunu söylemek istiyorum sana...
You know everything that's going on with everyone?
Herkesin başına gelenin ne olduğunu da biliyorsun!
You know everything that's going on with everyone.
- Biliyor musun, herkese bir şeyler oluyor.
I think everybody's been a bit jumpy today, with everything that's going on.
Sanırım herkesin şu an devam etmekte olan olaylar yüzünden sinirleri birazcık gergin.
With everything that's going on, I can't.
Yaşanan bunda şeyden sonra, yapamam.
- I think we have a right to be jumpy - with everything that's going on.
Oluyor her şey l biz ürkek olma hakkına olduğunu düşünüyorum.
I think just with everything that's been going on, we've taken each other for granted a little bit, and, you know, we'll be fine.
Sadece devam her şeyi ile düşünüyorum, biraz hafife birbirimizi aldım, ve, biliyorsun, biz iyi olacak.
Well, to be honest, ma'am, it happened so quick... and with everything that was going on... it's kind of hard to remember who was where.
Açık konuşmak gerekirse, her şey çok ani gelişti ve orada olup biten bazı şeyleri hatırlamak çok güç efendim.
And everything that's going on with you and Tommy and everybody.
Sen, Tommy ve herkese olan şeyler.
I am not comfortable with where we are and this not calling back, and just kind of with everything that's going on, you can understand where I'm at.
Durumumuzdan hiç memnun değilim. Bir de üzerine sen aramayınca olan biteni de düşünürsen ne hâlde olduğumu anlarsın.
With everything that's been going on here...
Burada dönen herşeyle beraber- -
Believe it or not, she's a great listener. And with everything that's been going on... she's been a wonderful outlet for me.
İster inan ister inanma, O gerçekten iyi bir dinleyici ve onca olanlardan sonra, birine açılmak benim için çok iyi oldu.
I mean, with everything that's going on.
Ben olanları kastediyorum.
We're very aware of everything that's been going on with the mayor.
Başkanla olan her şeyin farkındayız.
No, with everything that's going on, you shouldn't call him.
Hayır, bunlar olurken onu aramamalısın.
Not with everything that's going on around here.
Burada ne olursa olsun.
I tried, but with everything that's been going on.
Denedim, ama tüm olan bitenden sonra.
Yeah, I thought so, too, but now, with everything that's going on, the world's a different place.
Evet, ben de, ama şimdi, bu olanlardan sonra, dünya artık farklı bir yer.