Wooden traduction Turc
1,815 traduction parallèle
Question two : "Can you eat human flesh with wooden teeth?"
İkinci soru.Tahta dişlerle insan eti yenir mi?
- Better use the wooden ones.
- Tahta olanını kullansan daha iyi.
It's just the sound of the wooden floor.
Yerdeki tahtanın gıcırtısı.
A wooden plane!
Bir tahtadan uçak!
you're coming to a wooden bridge.
Tahta köprüye varmak üzeresiniz.
at the wooden bridge, we throw the money out of the car. huh?
Tahta köprüye varınca parayı pencereden dışarı atacağız.
wooden bridge, huh? i'm throwin'the money, walter.
- Tahta köprü, öyle mi?
They threw the children in them, and if one of them jumped out, they would hit him on the leg or the arm with a wooden club, break it and throw him back in, so that he couldn't jump out again,
"Çocukları kamyonun içine fırlatıyorlardı ve eğer birisi dışarı atlamışsa..." "... bacağına veya koluna tahta sopayla vurarak kırıyor... "
It is so degrading to have to point with your finger or one of those long wooden sticks like you are some sort of primitive oaf.
Parmakla göstermek çok ayıp. Ya da o uzun tahta sopalarla. İnsanı hırbo gibi gösteriyor.
shall be bound to a wooden cross with his face raised toward heaven.
Tahta bir çarmıha bağlanacak ve yüzü de cennete doğru çevrilecektir.
They were found in a wooden box which dates to only about 1600 A.D.
M.S. 1600 lü yıllarda yapılmış ahşap bir kutunun içinde bulmuşlar.
Those wooden sculptures she made just before she died? No joke, they're amazing.
Ölmeden hemen önce yaptığı tahta heykeller muhteşemdir.
Serpentine... have Mr. Takehashi's hand bronzed and mounted on a cheap wooden plaque.
Serpantin... Bay Takehashi'nin elini bronzlayıp, ucuz tahta bir plakaya monte edin.
Money? - A large wooden horse?
Sakız, para büyük ahşap bir aygır.
They're like wooden frames you stretch the canvass on.
Evet, tabloyu üzerine gerdiğiniz tahta çerçeveler vardır ya.
What I would love is an old wooden boat.
Eski ahşap teknelere bayılırım.
50,000 for a wooden wing?
Bir odundan kanat için 50,000 dolar mı?
- It had five wooden figures on it. - Yes, I know - the mermaid... the "man-maid" with the big fork... the sea horse from the fountain... the flying lion and the uni - um-whatsit.
- Evet, ben biliyorum - denizkızı... büyük kuyruklu deniz erkeği... deniz atı çeşmeden... uçan aslan ve uni - um nedir o?
A trombone, a wooden leg, a pogo stick.
Trombon, tahta bacak, yaylı değnek.
Do you have our little wooden friend with you?
Küçük ahşap dostumuz yanında mı?
And it won't be wooden staves, either.
Tahta çomaklar da olmayacak.
I guess I imagined something neater, like a smooth hole drilled into a piece of wood. The sort of hole where you might place a wooden peg.
Galiba daha olağan şeyler düşünmüştüm,... sanki bir odun parçasındaki nazik bir kovuk gibi olduğunu,... içine kurşun kalem sokabileceğin bir delik.
Since I can't see you anymore, I can picture you in your settings... in your bed... with your books, toy soldiers... your wooden top!
Seni artık göremeyeceğime göre, bu düzeninin içinde, yatağının içinde seni, kitaplarınla oyuncak askerlerinle, şu ahşap sandığınla hayal edebilirim.
Some wooden structures in the trees, but they're far away.
Ağaçların arasında tahta bir düzenek var ama pencereden çok uzakta. - İşte gördünüz mü?
Look at these wooden soles.
Şu tahta tabanlara bak.
There's a wooden box that carries people up and down, on its own.
İnsanları kendi başına yukarı ve aşağı taşıyan tahta kutular var.
Your Majesty this rehearsal adheres to the usual rules only wooden swords are employed Please examine the weapons, Your Highness
Majesteleri, bu piyes kurallara uygundur sadece tahta kılıçlar kullanılacak.
Being question in these wooden huts by CIA,... FBI and military interrogators.
CIA, FBI ve askeri yetkililer kulübelerde mahkumları sorguya çekiyor.
After the fall, I was too scared to cross the wooden bridge.. so I took a detour.
Düştükten sonra, tahta köprüyü geçmeye korkuyordum böylece dolambaçlı yoldan gitmeye başladım.
I suppose the whole of London would be wooden.
Bütün Londra ahşap bina dolu olurdu herhalde.
Smack him good with your wooden sword.
Güzelce hırpalarsın küçük sopalarla.
A wooden minaret!
Minare ahşap
My guess is with a wooden stick or a club.
Benim tahminim, ahşap bir tahta veya sopayla.
I don't care if you stand in the corner and spit wooden nickels.
Ne istersen yap.
Plus there's a wooden splinter in there.
Ayrıca burada bir ağaç kıymığı var.
Yeah, hi Jen, Jen, uh, okay... who composed The Wooden Prince?
Merhaba Jen, Jen, tamam... "Tahta Prens" i kim yazmıştır?
They're wooden guns.
Tahta silahlar.
- You cut it on a wooden box. - Hey.
Ahşap bir kutuda sıyırmışsın.
Wooden crates.
Ahşap kasalar.
You got two large wooden doors.
İki geniş tahta kapı var.
The finger was severed using a hatchet on a wooden surface.
Parmak tahta bir yüzeyde bir el baltası kullanılarak kesilmiş.
One of them was impaled on a six-foot wooden pole.
Biri 2 metrelik bir direğe geçirilmiş.
Did you know that they used to kill white settlers? Decapitate the bodies. Put their victim's heads on wooden pikes outside their houses?
Beyaz göçmenleri öldürüp kestikleri kafalarını kazığa geçirerek evlerinin önüne diktiklerini biliyor musunuz?
The trailer comes to a stop and then you can see the wooden pathway that leads to the pavilion.
Araç durunca çardağa giden o tahta yolu gördüm.
He was a wee kid with a wooden stick, Gene.
Eli sopalı küçük bir çocuktu, Gene.
I thought, the Hogfather spends two weeks sitting in a wooden grotto in some shop in Ankh-Morpork, very busy time, too.
Hogfather'ın Ankh-Morpork'taki herhangi bir dükkandaki arabada iki hafta geçirdiğini düşünürdüm.
Cos what he's getting, you see, is this little wooden toy - and an apple.
Tüm alacağı şu tahta oyuncakla bir elma olacak.
And the next morning, our dad had put in my stocking a little wooden horse that he had carved his very own self.
Ve ertesi sabah babamın kendi kendine oyduğu ufak bir tahta at buldum çorabımda.
Left-handed using a wooden pick.
Sol elle ahşap kürdan kullanımı!
You have a big, wooden rocking horse in the window.
Vitrinde büyük ahşap oyma bir at var.
Only if you're on a wooden ship and your obsession is a whale.
Sadece ahşap gemideysen ve saplantın balinaysa tehlikelidir.