Worm traduction Turc
2,508 traduction parallèle
She sucked more dick than my brother Victor, and you saw that faggot come in here once with a cum worm on his beard.
Benim birader Viktor'dan bile daha çok erkekle birlikte olmuştur. Hatta sen bile onu burada ibnenin tekiyle sakalında sıcak meni varken yakalamıştın.
They took a 20-foot worm out of an agent from UTA.
UTA'deki bir menajerden 6 metrelik kurt çıkarmışlar.
Because Sweets here was able to put a worm of a doubt in Mr. White's brain.
Çünkü bu Sweets, Bay. White'ın kafasına bir kuşku sokmayı başardı.
I call it worm log.
Ona solucan dalı diyorum.
And the story of this next dance is that it's called The Worm.
Ve sıradaki şarkının hikayesi adının neden "solucan" olduğu.
Silk worm goes up into her cocoon To emerge as the human butterfly.
İpek böceği tırtılı, kozasından kelebek kadın olarak karşımıza çıkıyor.
You're worm dirt.
Fosil olursunuz.
Even tougher making with the yuks when you're worm food, huh?
Öteki tarafa göç eden yardımcından bile daha çetin biri, ha?
It means that if you want Bo crowder out of your life, you're gonna have to find a way to worm your way back into his good graces, give us some rock-solid information, like Boyd and the death of this guy in a meth-lab explosion.
Eğer Bo Crowder'ın hayatından çıkarmak istiyorsan tekrar Bo ile çalışmanın bir yolunu bulup bize elle tutulur kanıt getirmelisin demek oluyor. Mesela Boyd ve metamfetamin laboratuarı patlamasında ölen adamla ilgili olabilir.
You've got to bait the hook, dangle the worm.
Oltaya yemi takman, solucanı sallandırman gerekir.
In your dreams, you little worm.
Rüyanda görürsün küçük solucan!
Hilkos filled up with worm shit, that's what they deserve!
Hilkolar boklarla doldu, hak ettiler bunu
like when the eyes of rich investors wonder if it's a Wonderbra or for real... while I worm a few more million out of them.
Mesela zengin yatırımcıların gözlerinde acaba sütyenden mi yoksa gerçek mi bakışı olduğunda. Ben de o arada birkaç milyon doları sızdırmak için bu durumdan faydalanırım.
You are nothing but a maggot inside a worm's ass.
Sen lanet olası pisliğin dışında bir şey değilsin.
Well, like they say, the, uh, the early bird catches the worm.
Derler ya, er evlenen döl alır.
Not that, not that you're a worm or wormlike.
Senin döl olduğundan değil tabii, ya da döl gibi.
For three years, you've tried to worm your way into our world, But you will never be a part of it No matter what you do.
Üç yıldır, bir solucan gibi bizim dünyamıza girmeye çalışıyorsun fakat ne yaparsan yap dünyamızın bir parçası olamayacaksın.
She's like an intestinal parasite worm
Parazit gibi eve yerleşti.
The early worm catches the bird.
Desene hamsi balinayı yemiş.
You pathetic worm.
Seni zavallı solucan.
Who cares what that worm has to say?
Bu solucanın söylediğini kim dikkate alır ki?
And yet you shrink like a worm in front of outsiders!
Dışardakilerin önündeyse bir solucan gibi siniyorsun!
It's a type of benthic worm.
Bu bir su altı solucanı. Görüyor musun?
But I have narrowed it down to a type of benthic worm.
Ama olasılıkları bir tür su solucanına kadar indirdim.
How can you not be able to ID a fluffy pink worm?
Nasıl oluyor da pembe pofuduk bir solucanın kimliğini tespit edemiyorsun?
It's an albino humping worm.
Bu bir abaza albino solucan!
As soon as someone reaches a million followers, I'll use them to transmit the twit-worm.
Herhangi biri, bir milyon takipçiye ulaştığında işte o zaman iletmeye başlayacağım twit-solucanını.
Tell us more about this twit-worm.
Bize biraz daha bahset bu "twit-solucandan".
Now, stop getting slapped and power up the twit-worm!
Kendinizi tokatlatmayı kesin ve gidip twit-solucanı çalıştırın.
I give you the twit-worm!
Hayır. İşte karşınızda twit-solucanı.
- Worm hat.
- Solucanlı şapka.
How do we get him a worm hat? I don't know what that is.
Solucanlı şapkayı nasıl bulacağız çünkü onun ne olduğunu bilmiyorum.
We weren't quite sure what a worm hat was, right?
Solucanlı şapkanın ne olduğundan pek emin değildik.
And then option number two is a hat that you put on. - And then the third one - and this is the best one - is a hat for your worm. And when you do that, you look like maybe you're a worm.
İkinci seçenek olarak da, taktığında belki solucana benzediğin bir şapka.
Your teeny tiny little worm gets a teeny tiny little hat.
- Minicik solucanın minicik şapkası.
Well, I don't recall ever writing "worm hat."
Solucanlı şapka diye bir şey yazdığımı hatırlamıyorum.
Guys! Wow! The denim chicken, the bird with teeth, Wermhat's worm hat.
Vay canına, kot tavuk, dişleri olan kuş, Solucanbasch'ın solucanlı şapkası.
Worms can do it with any other worm.
Solucanlar bile... Diğer solucanlarla yapabiliyorlar.
Put the worm on the hook.
Zokayı yutuyordu.
Through some worm-hole thingy, Thanks to the bridge device.
Köprü cihazı sayesinde beşimiz bir çeşit solucan deliği şeysiyle geçmişe gittik.
If you have an apple, a worm drills a hole through the apple, reaches from one side to the other, you can think of the surface of the apple as being like our universe, and the worm has gone through some higher dimension to reach the other side.
Bir elmanız olduğunu düşünün bir solucan elmada bir delik açar, ve bir taraftan diğer bir tarafa ulaşır, elmanın yüzeyini evrenimiz gibi düşünebilirsiniz, ve solucan diğer tarafa ulaşmak için başka bir boyuta girer.
Well... I could send out a worm to temporarily hijack a thousand of the public's personal computers.
Binlerce kişisel bilgisayarı geçici olarak gasp edecek bir solucan yayabilirim.
It could've been a real worm.
Gerçek bir solucan da olabilirdi.
The early bird gets the worm.
Erkenci kuş yemi alır.
Ah, the worm turns.
Kurt kuzuya dönmüş.
Excuse me, who's the worm in your version of the story?
Affedersin senin hikayende kim kurt?
Well, I guess I'm the worm.
Galiba kurt benim.
I lost my temper there. But that little worm did something worse.
Kendimi kaybettim ama o solucan daha kötüsünü yaptı.
One worm kills the world.
Tek olcan dünayı ödür.
One worm kills the world?
Tek solucan dünyayı öldürür mü?
- Like a worm, yeah.
Üçüncü olarak da, en iyisi bu, Charlie.