Xboxes traduction Turc
18 traduction parallèle
One minute, I'm boosting Xboxes in the East Village the next, I'm sipping champagne in L.A.
Bir dakika önce Doğu Kasabası'ndaki Xbox'ları yürütüyordum. Sonrasında L.A.'da şampanyamı yudumluyordum.
I sold a few DVD players, a couple of Xboxes on the side.
Biraz DVD oynatıcı sattım, bir kaç tane de bilgisayar oyunu.
What would I do with two iPods and three Xboxes?
İki iPod ve üç Xbox'ı ne yapacağım? Peki.
Yeah, I've got the guts of three Xboxes and four PlayStations, daisy-chained.
Evet, üç Xbox ve dört PlayStation'ın içini deşip birleştirdim.
I told you kids want Xboxes, not hot chocolate.
Sana çocuklar sıcak çikolata istiyorlar demiştim xBox değil.
i mean, with their xboxes and surround sound entertainment systems. kids today are surrounded by big, loud stuff all the time.
X-Box'lar surround ses sistemleri çocukların etrafında sürekli büyük gürültülü şeylerle çevrili.
They're giving away free Xboxes to new admissions.
İşe yeni girenlere bedava Xbox veriyorlar.
People are all saying "you shouln't give Xboxes and PlayStations to kids", because they don't play out. Kids shouldn't be doing that.
Çocuklar bunu yapmamalı.
The kids who want Xboxes plan to flank from the left here.
Xboxları isteyenlerin planı yan taraftan buraya gelmek.
They're gonna lock you in the Red Robin and then go get all the Xboxes.
Önce Red Robin'de sizi kapana kıstıracaklar ve sonra Xboxları almaya gidecekler.
What had to be done so that we can play our games on Xboxes, Kyle!
Bunu yapmak zorundaydım böylece Xbox oynayabiliriz, Kyle.
Go on, kids. Go get your Xboxes.
Hadi, çocuklar, Xboxlarınızı alın.
Well, there's no Xboxes around.
Etrafta Xbox yok.
They had Xboxes and a library as nice as any suburban high school library in the U.S.
Xbox'ları ve bir kütüphaneleri vardı ve kütüphaneleri, Amerikan liselerindekiler kadar güzeldi.
You know, when the clubs are going off, bottles are popping, people are hooking up their Xboxes.
Bilirsin, barlar kapanır, şişeler şıngırdar, insanlar haşır neşir olur Xbox'larıyla.
We could get a TV, XBoxes, your precious iPad.
Televizyon alabiliriz XBox'lar, senin için çok değerli iPad
- Yeah, but they don't have Xboxes.
- Evet ama onların Xbox'u da yoktur.
273 ) } – The Xboxes are gonna be better.
- Hayır, Xboxlar daha iyi.