Y'got traduction Turc
22,303 traduction parallèle
And they got to have ship-to-shore comms, so they can set up the buy.
Satışı gerçekleştirmek için gemiyle kıyı arasında iletişim kuruyorlar demektir.
They think they got away.
Paçayı yırtıklarını düşünüyorlar.
I've got to get Martha to the church!
- Martha'yı kiliseye götürmeyelim!
We just got to be on the same page.
Hemfikir olmalıyız.
What I'm saying is, if we get anything, Tommy, we've got to make sure we talk.
Demeye çalıştığım şey, eğer elimizde kaydadeğer bir şey varsa bunu kesinlikle paylaşmalıyız.
I have an... old photograph of you that I put into the system years ago, just in case you ever got arrested.
Senin eski bir fotoğrafın var bende. Yıllar önce sistemi girmişim, yakalanırsan diye.
He's got a two-man detail, one guy watching the door, the other's gone for a smoke, should be back in five minutes, 30 seconds.
İki kişilik koruması var biri kapıyı izliyor diğeri sigara içmeye gitti beş buçuk dakikaya döner.
We've got to get the reversion procedure working!
Dönüşüm prosedürünü çalıştırmalıyız!
sitting in your driveway... and you got a old rust bucket, get-out-and-push, that belongs in a junkyard somewhere, sitting in your garage just sucking'up heat.
- Garaj yolunda duruyor. Garajında ise hurda yığını, itilerek çalışan, hurdalıkta olması gereken ve sıcaklığı emen bir araba varken.
I got eyes all over NOLA, but there are 1,600 miles of sewer below our fair city and I can't see into them.
NOLA'yı tamamen görüyorum ama 1600 mil kadar kanalizasyon var şehrin altında ve onların içini göremiyorum.
And the thanks I got... Three busted marriages and a mountain of debt!
Aldığım teşekkür ise üç başarısız evlilik ve bir borç yığını.
That's got to be hundreds of ex-cons a year.
Bu yılda yüzlerce eski mahkum demek.
- We got to stop him.
- Onu durdurmalıyız..
If I am to take over the bank one day, then it's time I got more practical experience in the Signoria.
Bir gün bankayı yöneteceksem mecliste deneyim kazanmalıyım.
Just as he got rid of Bianca all those years ago.
Tıpkı yıllar önce Bianca gibi.
They both got five years'probation.
İkisi de beş yıllığına gözetim altına alındılar.
Then I got a whole lot of cleaning done, more in one day than I ever did in ten years.
Sonra da buraları temizlemeyi bitirdim on yıIda yaptğımdan daha fazla iş yaptım.
We got the supplies, but we were fortunate to get away.
Malzemeleri aldık fakat uzaklaşabildiğimiz için şanslıyız.
Well, to really get it, I got to take you back to 1924.
İyice anlayabilmen için seni 1924 yılına geri götürmeliyim.
Okay, I don't normally say this, but I have got to Instagram this.
Normalde bunu söylemem ama bunu Instagram'dan paylaşmalıyım.
Now, ma'am, if you will excuse me, I've got some skivvies to wash.
Şimdi müsaade ederseniz çamaşırlarımı yıkayacağım.
I got to get out of here.
Buradan kurtulmalıyım.
I got a DUI a few years ago.
Birkaç yıl önce alkollü araç kullanırken yakalandım.
Yo, serious, what else y'all got?
Cidden, başka neyiniz var?
What else y'all got?
- Başka neyin var?
Live out my final years with Sylvie, but I can't do that if I got nothin'to offer.
Son yıllarımı Sylvie ile yaşamak istiyorum ama elimde bir şey olmazsa bunu yapamam.
Yeah, we got to build his confidence and get him to trust his instincts.
Evet, güvenini yeniden kazandırmalıyız Ve içgüdülerine güvenmeyi.
This guy's got to be a lock for husband of the year.
Bu adam yılın kocası olmaya aday.
All we got to do is drop him off at an ER.
Yalnızca bir acil servisin önüne bırakmalıyız.
We got a future here, so we should start acting like it, okay?
Burada bir geleceğimiz var. Bu şekilde davranmalıyız tamam mı?
You find Halligan, tell him we got a 246 in progress.
Halligan'ı bulup 246'yı devreye soktuğumuzu söyle.
So we got a ship that doesn't exist and a Vic that's been dead for six years.
Yani var olmayan bir gemimiz ve altı yıldır ölü olan bir kurbanımız var.
He's got to assume, however unlikely, it's possible they made it to shore and alerted the authorities about this operation, right?
Düşük ihtimalle de olsa kıyıya ulaştıklarını ve bu işle ilgili yetkilileri uyardıklarını akıl etmiştir.
We got to come up with a better name than that.
Bundan daha iyi isim bulmalıyız.
So y'all got nothing to hold me on.
Yani beni tutmak için hiçbir şeyiniz yok.
I got UNis taking Sonia back to prison.
Sonia'yı hapishaneye geri gönderiyorum.
I got pretty lucky pulling that expression out of my fanny.
O sözü popomdan sallarken batırmadığım için çok şanslıyım.
We got a lock on his cell.
Saklandığı yere odaklanmalıyız.
- Not the bear!
Ayıyı değil, göt herifi!
- You got the banker.
Bankacıyı sen al.
We exchanged the occasional e-mail over the years, and when I got my masters in robotics, he offered me a job.
Yıllarca ara ara mesajlaştık ve ben robotikte master yapınca, bana iş teklif etti.
Oh, I got to go.
Kapatmalıyım. Hoşça kalın.
- We got to move.
- Dışarı çıkmalıyız. - Ne?
Speaking of racing, we got to haul ass over to that refrigerated storage facility and secure it.
- Tam gaz demişken, acilen o soğutmalı depolama tesisine gidip sağlama almalıyız.
- We got to do something.
- Bir şeyler yapmalıyız.
- I got to start earning more money right now.
Bundan böyle daha fazla para kazanmalıyım.
I can just imagine him standing here going, "Need it, need it, got it, got it, need it."
Burada dikilip "Almalıyım, almalıyım, benim, benim, almalıyım." demesini hayal edebiliyorum.
This guy used to be a big-deal plastic surgeon, until about 20 years ago when he got popped for selling oxycodone prescriptions and lost his license.
Bu adam eskiden ünlü bir estetik cerrahmış. Yaklaşık yirmi yıl önce oksikodon reçetesi satmaktan lisansı elinden alınmış.
We got to find her before she forces Dalton to decrypt these files.
Dalton'u dosyaları açmaya zorlamadan önce onları bulmalıyız.
All right, if there's three cases this year, there's got to be more.
Tamam eğer bu yıl üç vaka oldu ise daha fazlası olmalı.
We've got a combination of cool winds, a-a cool, chilly pond, you wear white jeans'cause they don't absorb heat... that's actually science, I did research.
Beyaz pantolon giyiyorsun çünkü ısıyı emmiyorlar bilimsel bir şey bu, araştırmamı yaptım.