Ya'el traduction Turc
1,156 traduction parallèle
I seize it for Caesar!
- Sezar adına fıçıya el koyuyorum!
London police today confiscated a number of erotic lithographs... by pop musician and artist, John Lennon.
Londra polisi bugün, müzisyen ve ressam John Lennon'a ait... birçok erotik taş baskıya el koydu.
Being men of no moral fibre whatsoever, they can't resist helping themselves to a new pair of shoes!
Herhangi bir karakter ya da kişilikten yoksun insanlar olarak, .. yeni bir çift ayakkabıya el koymaktan kendilerini alamadılar!
- What about the emergency?
- Ya el freni? - Hayır! Hiçbir şeye dokunma!
Local authorities have been given power to suspend peacetime functions and to requisition premises and materials for civil defence.
Yerel yetkililere, barış dönemi işlevlerini askıya alma ve sivil savunma amacıyla... mülk ile malzemelere el koyma yetkisi verildi.
One round CS gas, straight at gates.
Kapıya doğru bir el göz yaşartıcı gaz bombası.
I'm telling you, practically everybody in the state of Northern California... is around this particular mountain waiting to see one Lane Myer... tackle this totally untamed slope, dead or alive.
Sana söylüyorum, Kuzey California Eyaleti'ndeki neredeyse herkes... Lane Myer'in bu el değmemiş parkuru, ölü ya da diri,... geçmesini görmek için, şu anda bu dağda.
If there's any fireworks, here, throw these grenades.
Silah sesi ya da patlama duyarsan şu el bombalarını at.
The guy who gave us a statement.
Bu sabah ifade veren herif var ya... - El Gassah? Evet.
The SS or the military would confiscate the Jewish property and, with proceeds, especially from bank deposits, would pay for transports.
Buna ise oto finansman ilkesi deniyordu. SS ya da askeriye mülke el koyuyor ve ele geçen paralarla, özellikle de banka mevduatlarıyla nakliyat masrafları karşılanıyordu.
I don't wanna hold hands, walk in the moonlight and I don't wanna swap spit.
El ele tutuşup, ay ışığında yürümek ya da öpüşmek istemiyorum.
No, let's go tell El Guapo what we've seen here.
Hayır, El Guapo'ya gidip gördüklerimizi anlatalım.
When we find the singing bush... we say the magic chant, each fire one shot in the air... and that will summon the invisible swordsman... and he will then show us the way to El Guapo's.
Şarkı söyleyen çalılığı bulduktan sonra sihirli şarkımızı söyleyeceğiz, havaya birer el ateş edeceğiz ve böylece görünmez şovalyeyi davet etmiş olacağız, o da bize El Guapo'ya ulaşabileceğimiz yolu gösterecek.
Under my system, you would no longer be under the thumb of El Guapo... but you would be free to determine your own destiny.
Bakın, benim sistemimde, El Guapo'ya bağlı olmak zorunda kalmayacak ve kendi kaderinizi kendiniz yaratma şansına erişeceksiniz.
A toast to El Guapo.
Kadehimi El Guapo'ya kaldırmak istiyorum.
Tomorrow you'd better go up and attack that roof again.
Yarın çatıya çıkıp bir el atsan iyi olacak.
To El Morocco, naturally.
El Morocco'ya, tabii ki.
Oh, Abe, how come you never take me... to the Copacabana or El Morocco?
Oh, Abe, neden beni hiç Copacabana'ya ya da El Morocco'ya götürmüyorsun?
She was always at the Stork Club or El Morocco with some tennis player...
Sürekli Stork Kulüp'te ya da El Morocco'da olurdu.
Get that ring before it gets all mussed up, will ya?
Çünkü onun bastonuna el koyuyorum. Leş olmadan o yüzüğü alır mısın?
Take the handbook and go to the sixth door.
El kitabınızı alıp altıncı kapıya gidin.
A movement you make deliberately - even if it's only a finger or a toe.
Bilinçli yaptığın bir eylem -... el ya da ayak parmakların bile olsa.
The objective is to break as many as you can in one blow using the hand or head.
Amaç el ya da kafa kullanarak olabildiğince fazlasını kırmaya çalışmak.
What if a grenade takes your head off?
- Ya bir el bombası kafanı uçurursa?
- What happened to El Scorpio?
- El Scorpio'ya ne oldu?
El Ga'a?
El Gaa'ya vardığımızda kendimi daha iyi hissedeceğim..
We could have taken the bus tomorrow, but it was full.
El Gaa'ya ne zaman gidiyoruz?
Timbuktu, El Ga'a, it doesn't make any difference. But if you'll be happier or feel better, then we'll go to El Ga'a.
Ama eğer daha mutlu olacak ve kendini daha iyi hissedeceksen El Gaa'ya
Twice the fare from Tucson to Flagstaff... minus two-thirds of the fare from Albuquerque to El Paso.
Tucson'dan Flagstaff'a olan yol parasının iki katı... eksi Albuquerque'dan El Paso'ya kadar olanın üçte ikisi.
Right, you are in the right. So I hold it fit we shake hands and part.
Öyle ya doğru haklısın, o zaman el sıkışıp ayrılalım.
Left hand, red.
Sol el kırmızıya.
- Did we involve you? Or did Shaw? Cock sucking faggot.
Tahta çitin ardından bir ya da iki el ateş edilmiş.
BUT THERE ARE MANY WOMEN WHO COME AND GO AT THE EL SOMBRERO.
Ama El Sombrero'ya gelip giden çok fazla kadın vardır.
Or use one hand to stroke his shaft with smooth, even strokes while the other one moves around the head in a circular motion.
Ya da bir el aşağı yukarı gidip gelirken, diğer elin baş kısmını dairesel hareketlerle okşamasını sağlayın.
- Yo'el ben Ya'akov.
- Yo'el ben Ya'akov.
It shows a big hand reaching up to the sky.
Gökyüzünden aşağıya uzanan büyük bir el vardı.
You said you thought it had gone downstairs with the flashlight, which you picked up in confusion.
El feneriyle beraber merdivenlerden aşağıya düştüğünü düşündüğünü söylemiştin. Alırken de kafan karışıktı.
Wish I had some grenades or a rocket launcher.
Keşke el bombam ya da roketatarım olsaydı.
If we had the slightest concern with democracy, which we do not, in our foreign affairs, and never have, we would turn to countries where we have influence like El Salvador.
Bunu yapmanın en yaygın yolu bir zamanlar propoganda denilen bugünse rızanın imalatı, gereken yanılsamaların yaratılması veya halkı yalnız bırakma ya da bir şekilde onları kayıtsızlığa götürme gibi yollara başvurmaktır.
I'd love to stay here tonight but unfortunately I have to go to El Paso.
Bu gece burada kalmak isterdim ama ne yazık ki El Paso'ya gitmek zorundayım.
I'm not kidding, if you don't bring a hand to Shaho... they'll be digging your grave in Fatshan!
Dalga geçmiyorum. Shaho'ya bir el getirmezsen Fatshan'da senin mezarını kazacaklar.
What immortal hand or eye Dare frame thy fearful symmetry?
Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi, kurabildi o korkunç simetrini?
We gotta back El Mero Mero.
El Mero Mero'ya omuz vermeliyiz.
A transit cop spotted Kimble on the El, he is heading toward Balbo.
Devriye bir polis Kimble'ı'de görmüş. Balbo'ya doğru gidiyormuş.
Fingers or toes, or fingers and toes.
El veya ayak parmak kemikleri, ya da el ve ayak parmak kemikleri.
We'll either cross him down there, or wave goodbye at the border.
Ya orada önünü keseriz, veya sınırda el sallarız.
And I gotta go all the way to EI Segundo.
El Segundo'ya gitmem gerekiyor.
Up Avenida Aeropuerto El Dorado all the way to Gran America.
Aeropuerto El Dorado Caddesi'nden yukarıya ve Gran America'ya kadar. İstediğimiz nokta, Santa Fe.
Unless we're hot, in which case we have to travel to El Paso.
Olay patlamadan, El Paso'ya gitmeliyiz.
Man, why do we got to go all the way to El Paso?
Adamım, El Paso'ya neden gidiyoruz?
Tomorrow morning, we're gonna take your car and go to EI Paso.
Yarın senin arabanı alıp, El Paso'ya gideceğiz.