Yag traduction Turc
13,091 traduction parallèle
♪ Let it snow... ♪
# Kar yağıyor #
♪ Outside the snow is falling And friends are calling "Yoo-hoo" ♪
# Dışarda lapa lapa kar yağıyor, dostlar "Yoo-hoo" diye bağırıyor #
♪ Outside the snow is falling ♪
# Dışarda lapa lapa kar yağıyor #
♪ Let it snow, let it snow, let it snow ♪
# Karlar yağıyor, karlar yağıyor, karlar yağıyor #
♪ Let it snow ♪
# Karlar yağıyor #
Uh, it's from the oil pan.
Yağ deposundan geliyor.
Guys, we need to drain the oil.
Çocuklar, yağı boşaltmamız lazım.
You need to hit the pan low enough to ensure full drainage away from the car, or else, kaboom.
Yapman gereken arabanın tüm yağını boşaltacak şekilde alttan karteri vurmak ; yoksa bom!
It's the weight loss from the drained oil.
Boşalan yağ nedeniyle oluşan ağırlık kaybından.
It was raining on the way over here.
Buraya gelirken yağmur yağıyordu.
- Did I leave a tin of oil in here? - I put it on the mantelpiece.
- Buraya bir teneke yağ bıraktım mı?
Trying to watch what I eat, All that sugar and carbs.
Çok fazla şeker ve yağ.
Causing an oil slick, which they're still trying to clean up.
Bu da denizde bir yağ tabakasına sebep oldu, hala temizlemeye çalışıyorlar.
Showed me the melted butter and sprinkled the tiny, white crystals...
Bana erimiş yağı gösterip etrafa küçük beyaz kristaller yaymıştın...
It's all snake oil to me.
Hepsi bana yılan yağı gibi görünüyor.
Yeah, well, I'm not a fan of mechanics, but I do get my oil changed every once in a while.
Evet, ben de mekanikçilerin hayranı değilim ama arada bir yağ değişimimi yapıyorum.
So... stop buttering me up.
O yüzden yağ çekmeyi bırakın.
That's what I thought, too, except these rounds cut through their Kevlar vests like they were butter.
Ben de öyle düşündüm de kevlar yeleklerine gelen bu daire kesikler yağ gibiydiler.
It snowed that night and it covered his tracks.
Gece kar yağınca izleri yok oldu.
How is a person supposed to know they have to put oil in their car?
İnsan, arabasına yağ koyması gerektiğini nereden bilebilir ki?
There's a little oil can light on your dashboard.
Gösterge panelinde küçük bir yağ tenekesi ışığı bulunur ama.
_
Kalın bir manto almayı unutma, kar yağıyor.
Normally it's an oil-stained sandwich and bottle of pop.
- Normalde bir yağ lekeli sandviç ve bir şişe soda olur.
Butter and milk are in the meat safe outside.
Yağ ve süt dışarda et dolabında.
Rain, goddamn it, rain.
Yağ artık, lanet olsun yağ.
Look, the grease is still fresh.
Bak, yağı hala taze.
Rain then wintry showers, moderate or poor becoming good.
Yağacak sağanak yağış, orta ya da düşük seviyelerden, yüksek seviyeye çıkacak.
Occasional rain, moderate or poor.
Ara sıra bastıran orta ya da düşük seviyeli yağışlar...
We have a risotto with asparagus and morels toped with shaved white truffles and lastly a Wild Alaskan Cod cooked in lemon butter and cooked over rice pilaf.
Kuşkonmazlı pilavımız ve beyaz trüf mantarı kaplı kuzu mantarımız var. Son olarak limon yağında pişirilmiş pirinç pilavıyla servis edilen Alaska Morinamız var.
Not with lemon butter.
Limon yağıyla yokmuş.
- TOM : - Do we have any butter?
Hiç yağ yok mu?
The butter (!
Yağ.
I mean, so he's bringing you to the game so he can butter you up.
O da yağ çekebilsin diye seni maça getiriyor.
Fish oil?
Balık yağı falan?
This was fish oil again?
- Yine mi balık yağı?
- It's not just in the fish oil.
- Sadece balık yağında değil.
I got some coconut oil- - rub her down with that.
- Hindistancevizi yağım var. Onunla ovalıyorum.
I didn't anticipate they'd cook literally everything in pork fat.
Her şeyi domuz yağında pişireceklerini düşünmemiştim. - Evet ya.
I take a lot of butter.
Yağı bol olsun.
Corticosteroid cream mixed with coconut oil will knock back eczema.
Kortikosteroid kremi ceviz yağıyla karıştırdığnıza egzamaya iyi gelir.
All right. Coconut oil.
Tamam işte ceviz yağı.
Cortico's in five, coconut oil's in the grocery store.
Korktiko beşte, ceviz yağı markette var.
Small particles of what looks like upholstery foam in layers of inner subcutaneous fat.
İç deri altı yağ tabakalarında döşeme süngerine benzer küçük parçacıklar.
You get some kerosene.
Sen biraz gaz yağı bul.
All these trans fats.
Hepsinde trans yağ var.
So, it is raining today and all I can think is...
İşte, bugün yağmur yağıyor. Ve tek düşünebildiğim şey...
It rained all the time and nothing was green.
Her zaman yağmur yağıyordu. ve yeşil hiçbir yer yoktu.
- Daisy, trying to butter me up?
Daisy, yağ çekmeye mi çalışıyorsun?
Your oils ease their pain. Helps them drift to some comfort.
Verdiğin yağ acılarını azaltıp, huzur bulmalarını sağladı.
He woos the king's favor in the hope that Edward will grant him the land that was once his.
Bir zamanlar sahip olduğu toprakları bahşeder umuduyla Edward'a yağ çekiyor.
Do not waste your honey on me, Corbett.
Şeref verdiniz. Bana boşuna yağ yapma Corbett.