Yawning traduction Turc
180 traduction parallèle
[Yawning] Oh, God.
Tanrım!
- Yeah. Uh-huh. [Yawning] - You understand?
Anladın mı?
♪ Stretching and yawning ♪
"Gerilerek ve esneyerek"
( YAWNING ) It'll be much nicer growing up.
Büyümek çok daha güzel olacak.
ere the bat hath flown his cloister'd flight, ere to black Hecate's summons the shard-borne beetle with his drowsy hums hath rung night's yawning peal, there shall be done a deed of dreadful note.
Yarasa fır dönmeye başlamadan dehlizinde, gübre böceği, Kara Hekate'nin emrine uyup, sağır sesiyle, uyku serpmeden karanlığa, yaman bir iş görülecek dünyada.
I was yawning.
Esniyordum.
With flapping wings and grinning evil eyes... he points the way to the yawning pits of Hades.
Kanatlarını çırparken, hain hain gülen gözleriyle Hades'in genişleyen çukurlarına giden yolu işaret eder.
They had contempt for women, were drinking, yawning, smelled like tobacco, were playing pool, were not working, didn't have any use at all.
Kadınları hakir görmek onlarda, içki onlarda... tütün kokusu üstlerine sinmiş, bilardo başında... Çalışmazlar, hiçbir işle uğraşmazlar.
Yeah, I was just yawning when she said that.
- Sadece esniyordum.
I sat yawning for hours from being short of breath.
Orada oturdum ve sattlerce soluk alıp verdim.
Stop yawning and hang on tight.
Mızlanmayı kes ve sıkı tut.
- Yawning with my mouth full.
- Ağzım doluyken esneyerek.
And stop yawning.
Kes esnemeyi.
Evenings are dull, everyone is yawning This never happens with morning visitors
Sıkılır ev sahibi, esner, gidersen akşama doğru. Sabahtan gidersen eğer, başına gelmez bu!
Ere the bat hath flown his cloistered flight ere to black Hecate's summons the shard-borne beetle with his drowsy hums hath rung night's yawning peal there shall be done a deed of dreadful note.
Yarasa karanlıklar içinde uçmadan kara böcek, Hecate'nin çağrısıyla uyku veren kanat sesiyle uyku çanlarını çalmadan korkunç bir iş yapılmış olacak.
So my wife figures something's up...'cause I'm all the time yawning and fall asleep as soon as I get in bed.
Karım bir şeylerin döndüğünü anladı. Çünkü sürekli esniyor ve yatar yatmaz uykuya dalıyordum.
- Yawning for a little while...
- Biraz esneme...
They have retained the belief that the earth is flat and that the ocean far beyond ends in a yawning abyss.
Onlar dünyanın düz olduğu inancını korudular ve okyanusun genişleyen bir uçurumla son bulduğunu.
[yawning] OH, I'M GETTING SO SLEEPY.
Uykum gelmeye başladı.
If I can just get through the speeches without yawning.
İnşallah konuşmalar sırasında esnemeden durabilirim.
I see you yawning and you coming late.
Esnediğini ve geç kaldığını görüyorum.
It's a sort of yawning, tingling sensation in my... my...
Bir yerlerimde gerinmeye benzer bir ürperti var...
So, a yawning, tingling sensation in my stomach.
O zaman, karnımda, gerinmeye benzer bir ürperti var.
Why are you yawning?
Neden esniyorsun?
It smells like keros? [Malloy Yawning]
Gaz gibi kokuyor.
Mama, may I... First of all ; before speaking, you must stop yawning.
Anne, acaba...
( yawning ) : Sam? Would you please lock up?
Sam. barı sen kapatır mısın?
- ( Mom ) It's 7.30! Are you up? - ( yawning )
Saat 7 buçuk, kalktın mı?
Why leave me yawning in a tent surrounded by women?
Neden beni kadınlarla dolu bu çadırda esnemeye bırakıyorsun?
- I'm yawning already.
- Şimdiden esniyorum.
- She said, yawning.
- Dedi, esneyerek.
I'm yawning because I'm hyper - oxygenating.
Esniyorum çünkü oksijen çarptı.
A deep, yawning chasm.
Derin, geniş bir uçurum.
Portal's yawning wide open.
- Kapılar genişlemek için esnek.
"stared into the illimitable gulf of the unknown... " the Stygian world yawning blackly beyond.
Bilinmezliğin anlatılamaz körfezine ileride kapkara esneyen cehennem gibi dünyaya bakakaldı.
[Yawning] You keep toyourself, don'tyou?
Kendini saklıyorsun değil mi?
And when things get heavy, start yawning and come back to the hotel.
Ve işler ciddileştiğinde, esnemeye başlayıp otele döneceksin.
No idea whether you are yawning - or simply swallowing... Or adding in a word or two... Or not...
Bilemiyorum, esner misin, yoksa sadece yutkunur musun... ya da bir veya iki kelime mi söylersin, veya hiç mi söylemezsin...
And what with the glare Of his eyes and his yawning
Gözlerinin alevleri Ve esnemesiyle birlikte
♪ And what with the glare Of his eyes and his yawning
Gözlerinin alevleri Ve esnemesiyle birlikte
Oh, no, he was just yawning.
Ah, hayır, sadece esniyormuş.
I was yawning.
Esnedim.
Don't stand yawning with open mouths when you see the beautifull dancing.
# Güzel bir kızın dans edişini izlerken | ağzın açık durma. #.
- [Screeching ] When we get to 35,000 feet he usually does let go... so from there on out, all we have to do... - [ Yawning] - is worry about Mothra, and we do have reports... he's tied up with Gamera and Rodan at the present time.
35,000 fite ulaştığımızda genellikle gitmemize izin verir bundan sonra tüm yapmamız gereken Mothra hakkında endişelenmek, aldığımız raporlara göre Mothra, şu anda Gamera ve Rodan ile kapışıyor.
( yawning ) I knew I'd feel like hell in the morning.
Sabahları kendimi berbat hissediyorum.
Remind me to send you a picture of me yawning.
Hatırlat da sana esneyen bir fotoğrafımı göndereyim.
"That thing's slow, it ain't moving fast, it's boring, dull, I'm yawning."
"Yavaş, hızlı yanmıyor, sıkıcı, saçma, esniyorum." dedi.
- Why are you yawning so much?
Niçin böyle çok esniyorsun?
[Yawning] ~ Take a little time Just lookatwherewe are ~
¢ İ Biraz zamanını ayırıp sadece nerede olduğumuza bak ¢ İ
( yawning ) Who?
Kim?
[Yawning] Hey, my insomnia, it's gone.
Uykusuzluğum.