Yelling's traduction Turc
1,001 traduction parallèle
When that final curtain hits the floor... and what's his name, this Bellamy, when he comes out to take his bows... they're all gonna be yelling, " Renault!
Son sahnede perde inince... adı neydi, Bellamy idi galiba, selam vermek için geldiğinde... herkes "Renault! Renault!" diye bağıracak. - Öyle mi?
He's been doing enough yelling in his papers without making pictures.
Gazetelerinin çığırtkanlığı yeter, filme gerek yok.
Honey, when you hear something yelling at night, it's just some varmint.
Tatlım, geceleyin dışarda uluyan bir şey duyarsan o sadece bir çakaldır.
This old battle-ax keeps yelling that she's Mrs. Random.
Yaşlı çenebaz kadın Bayan Random olduğunu söyleyip duruyor.
- What's the noise? - What are you yelling about?
- Nedir bu gürültü?
It's gonna be a heap of yelling'and carrying'on.
Tam bir curcuna ve şamata olacak.
You think Ma's gonna starve that baby just on account of fellas yelling outside a gate?
Kapının önünde bağıran adamlar yüzünden annem o bebeği aç mı bırakacak?
I do declare, it looks like my head's gonna split open with all this singing and yelling and hallelujah-ing.
Kafam yakında çatlayacak tüm o şarkı, haykırma ve şükretmelerden.
Ought to be ashamed of yourselves, yelling and screaming like some damned...
Kendinizden utanmalısınız. Lanet yabancılar gibi bağırıp çağırmak.
He's been yelling for you all afternoon.
- Yoksunuz diye bütün öğlen bağırıp çağırdı.
I ran through the streets with the mud and the stones around my ears... and the mob yelling for my blood because you were afraid to face it.
Sokaklarda beni linç etmek isteyen kalabalığın arasında... yüzüme çamur ve taş yiyerek koşturdum, sırf sen yüzleşmekten korktuğun için.
When I drove around, that car was turning over but she was already on the road, yelling.
Çünkü ben arabamla dolaşırken, o araba takla atarak devriliyordu ama, Cora çoktan yola çıkmış yardım için bağırıyordu.
There's a banging at the door, everybody yelling.
Kapıyı vurup, bağıranlar oldu.
It's worse than fighting or yelling in the street.
Sokak ortasında birbirimize bağırıp çağırsak bundan daha iyi.
That's why he's yelling.
O yüzden bağırıyor demek ki.
There's a crowd of men gathering at the jail right now, yelling their heads off, demanding action.
harekete geçmek isteyen bir grup kalabalığın başını bağırıyor.
Who's always yelling around here, and who's the calm one?
Söylesene, ortada dolaşıp sürekli bağıran kim ve buna karşın hep sakin olan kim?
That's enough yelling just to let the people...
Bağırdığın yeter, bırak da insanlar...
What's all that yelling mean, sir?
adamlar neden telaşlandılar, efendim?
What's his lawyer yelling and screaming about?
Avukatı ne için bağırıp çağırıyor?
I'm not always yelling about a star's right to a private life.
- Bir yıldızın özel hayatı hakkında genelde yorum yapmam
- I think somebody's yelling "Pat."
- Sanırım biri Pat diye bağırdı.
What's all this yelling?
Bu çığlıklar neyin nesi?
I'd like to, but Dorgenbeck's yelling for those two white hippo.
İsterdim Brownie ama Dorgenbeck iki hipopotam için başımın etini yiyor.
- He's got a wife! - Stop yelling!
Bağırma, annem uyuyor.
Who's yelling?
- Ne oluyor?
It's better idea if you and Tommy go, otherwise she's gonna start to fight with you and everybody be yelling.
- Hayır. Tommy ile gitmeniz daha iyi yoksa seninle bir kavga başlatır ve herkese illallah dedirtir.
He's probably yelling and pushing some helpless animal around.
Herhalde bağırıp, zavallı bir hayvanı boğazlıyordur.
Where's Tracy? I've been yelling for her.
Tracy nerede?
Come on, let's go in yelling like we used to.
Hadi, eskisi gibi çığlık atarak girelim.
- What's that boy yelling?
- Ne diyor bu çocuk?
- I'm sick of your yelling'...
- Bağırıp durmandan sıkıldım...
You hear them splashing and a-yelling?
Nasıl da su sıçratıp çığlık attıklarını duyuyor musunuz?
He's all wound up to do something. Your yelling will only make it worse.
Ona engel olamazsın, bağırışların durumu daha da kötü yapacak.
If she's yelling, that means you've done something to her.
Ona bir şey yaptın ki bağırıyor.
He started yelling, that's why you hit him, isn't it?
Bağırmağa başladı, bu nedenle ona vurdun, değil mi?
What's all the shouting and yelling in here?
Bu bağırış çağırış da ne?
Just then, Gig comes out of the house... and he's yelling, "Who's stealing my car?"
Derken, Gig evinden çıktı ve... "Arabamı çalan kim?" diye bağırmaya başladı.
But this glimpse of my past monstrosity has made me so grateful to those I once thought cruel that I shall go on yelling'Tripe'whenever tripe is served. "
"Geçmişteki hilkat garibesi oyunum gözüme ilişince..." "... bir zamanlar acımasızlık diye düşündüğüm eleştirilere minnettar kaldım. " " Her oyun için hak ettiği sıfatı haykırmaya devam edeceğim. "
She's still yelling, " Oh, God.
Hâlâ bağırıyormuş ; " Annecim!
It's no use yelling. Be a good boy.
Bağırmanın faydası yok.
Everybody's yelling at me at one time!
Herkes bana bağırıyor!
You slap a cigarette out of some hoodlum's mouth... five minutes later he's in the mayor's office yelling "police brutality"... rallying the bleeding heart squad.
Bir serserinin ağzındaki sigaraya bir fiske vurursun... beş dakika sonra "polis zulmü" diye belediye başkanına koşar... ve yufka yüreklileri de ayağa kaldırır.
There's no use yelling.
Bağırmanın bir faydası yok.
What's the point of yelling like that?
Böyle bağırmanın ne faydası var?
Hey, he's not yelling.
Bağırmıyor.
That's why they're yelling.
Bu yüzden bağırıyorlar.
That's the name that that guy kept yelling.
O herifin bağırdığı isim buydu.
All those Pinky Benson fans screaming, yelling, crying...
Bütün o Pinky Benson hayranları çığlık çığlığa, ağlaya sızlaya...
- Who's yelling?
- Kim bağırıyor?
Yelling in a classroom.
Sınıfın ortasında bağırıyor.