Yells traduction Turc
747 traduction parallèle
One of them yells :
Kadınlardan biri bağırır :
Put that down! ( yells ) Oh!
Bırak şunu.
"Louder, you Yankee pip-squeak," our captain yells.
"Bağır, Amerikalı domuz," dedi kaptan.
First it's yells, then it's bends.
- Önce bagïrïyor, sonra egiliyor.
A man is a dope who yells and storms
Budaladır o adam bağırıp çağırıyorsa
Every time I buy a dress or a pair of shoes he yells his head off. He never lets me go anywhere.
Bir elbise yada ayakkabı alsam hemen bağırır.
When that guy at the door yells, "All aboard for Arizona."
Şu adam "Arizona yolcusu kalmasın" deyince.
I will be right there with bells When that old conductor yells
Zillerimle orada bekleyeceğim Yaşlı kondüktör bağırdığında
The louder he yells, the higher his price.
Daha çok bağıranın fiyatı artar.
The one that yells into the megaphone all the time
Sürekli megafonla bağıran adamı.
He yells nice and loud, don't he?
Gür bir sesi var, değil mi?
Kid yells all night long.
Bütün gece bağırıyor.
WHO? [yells] COLONEL FORBES!
- Albay Forbes!
"Is this a clarinet?" yells old Charlie Johnson
Yaşlı Charlie Johnson bağırmış : "Bu bir klarnet mi?"
- ( Yells ) Fore!
- Çekilin.. ( bağırır )!
Then some kid yells, "Them's my shoes!" So we fight.
Bir çocuk "onlar benim" diye bağırdı. Dövüştük, ben kazandım.
[yells] tell them this, Moonface!
Söyle onlara, Toparlak Surat!
His hearing has failed, so the guard yells into his ear
Yaşlılıktan adamın kulakları sağırlaştığı için kapıcı bağırır :
- He always yells like this.
- Hep böyle bağırır.
Always yells like that in the morning.
Sabahları hep böyle bağırır.
( Yells ) Oh!
( Yells ) Oh!
( Yells ) Kaili!
( Yells ) Kaili!
- ( Yells ) Brahna!
- Brahna!
( Gunfire ) ( Man yells ) Retreat! Retreat!
Geri çekilin!
- ( Yells ) Fire!
- Ateş!
( Yells ) Come on, quickly! Get them, men. I'm with you.
Hadi çabuk Yakalayın adamı
- ( Yells ) Kaili!
- ( Yells ) Kaili!
( Yells ) Quickly!
( Yells ) Quickly!
The Boyar yells : " Jesters are all thieves and drunkards!
Boyar bağırır : "Tüm soytarılar hırsız ve ayyaş!"
The Boyar yells, hops about like a flea.
Boyar bağırır, bit gibi zıplar.
If I'm to have trouble with these yells, I'll do the film with Sofia.
Bu bağırışları çekmek zorundaysam, filmi Sofia ile çekerim.
I mean, can you see this guy, running around the beach all suntanned... and he`s goin` swimmin`, like... and somebody yells, "Hey, Ratso."
Düşünsene, yanık tenli bir adam, plajda..... yüzüyor falan..... sonra biri ona : "Hey, Ratso!" diye bağırıyor.
The shock and the yells woke me.
Darbe ve bağrışmalar beni uyandırdı.
One of us is in trouble, he yells and they all come running.
Birimizin başı beladaysa, milleti çağırırız onlarda koşarak gelirler.
"and in her sharp ears the yells."
"... ve keskin kulaklarında çığlıklar. "
And she yells at me...
Ve bana şöyle bağırdı :
Like when a man yells, "What are you doing with my wife?"
Örneğin adam şöyle bağırınca : "Karımla ne yapıyorsun?"
[YELLS]
[ÇIĞLIK SESİ]
( Yells ) I'll have them all arrested!
Hepsini tutuklamanı istiyorum. Hepsini.
All of a sudden some kid walks in and yells that the bulls are comin', right?
Aniden içeriye bir çocuk dalıyor ve aynasızlar geliyor diye bağırıyor, tamam mı?
( YELLS ) Bring me a vine branch!
Bana bir asma dalı getirin!
( YELLS ) Is there anyone in Rome who has not slept with my daughter? !
Roma'da kızımla yatmamış biri var mı?
When the director yells "Action!" get out and shoot!
Yönetmen "motor!" diye bağırdığında dışarı çıkıp ateş edin.
If we go ahead and the world suddenly yells stop,
Daha ileri gidersek ve dünya haykırmayı aniden keserse,
[yells]
Joe!
- ( yells )
Yardım edin.
She yells.
Bağırıyor.
Nobody yells "help." They always yell "help, help."
Zavallı çocuk.
[YELLS IN FOREIGN LANGUAGE] It's all right, Duchess.
Bir şey yok Düşes.
- ( Yells ) Stand by!
- Hazır olun diyor. - Hazır ol!
( YELLS IN PAIN )
Ohh!