Yielded traduction Turc
226 traduction parallèle
The inspection yielded no problems. We'll return it.
İncelediğimizde olağan dışı hiçbir şeyle karşılaşmadık, onu geri alabilirsin.
It yielded tens of thousands of tons of silver, enough to finance the entire Spanish Empire.
Onbinlerce ton gümüş veriyordu ; tüm İspanya İmparatorluğu'nu finanse etmeye yetecek kadar.
MANNING : So the journey up the volcano has yielded an amazing result.
Volkana doğru olan yolculuk, harika bir sonuca ulaşmamızı sağladı.
These tunnels have yielded 60,000 tons of precious metal, a significant fraction of all the silver in human hands.
Bu tüneller, 60.000 ton değerli metal barındırıyor ; bu insanların ellerindeki tüm gümüşün önemli bir kısmı.
I yielded once before and was practically never heard of again.
Bir kere izin verdim bir daha da sesim duyulmadı.
You mean that in all this time you have not yielded one inch?
Bunca zaman boyunca fikrinde hiç mi değişiklik olmadı yani?
The sacred hunting ground has not yielded to the plow.
"Kutsal av alanları, verimli ürünler için pulluklarla ezilmeyecek."
A lioness hath whelped in the streets, and graves have yawned and yielded up their dead.
Bir dişi aslan sokak ortasında doğurmuş, mezarlar yarılıp ölüler çıkmış dışarı.
The fields yielded richly and they were cut and gleamed with dilettance and devotion.
Tarlalar bol mahsul verdi ve hayvanlar sabır ve özveriyle hasadı tamamladılar.
And look to have it yielded with all willingness.
Benim için de bu sözü tutmak bir zevk olacak.
The dam yielded and it flooded at Ca'Zuliani.
Baraj çökmüş ve sular Ca'Zuliani'yi basmış.
Earth yielded her riches at harvest time.
Hasat zamanı toprak bol ürün verirmiş.
Crassus is the only man in Rome... who hasn't yielded to republican corruption, and never will!
Crassus, Roma'da cumhuriyetin yolsuzluklarına bulaşmamış... ve asla bulaşmayacak olan tek kişidir!
He thought he had another enemy, and yielded to his loneliness
Ve bir düşman daha edindiğini sandı, bu onu yalnızlığa itti.
It yielded $ 3500 the very first week.
Daha ilk haftada 3.500 dolar kazandırdı.
A further exponential matching using this algorithm table completed by electronic computing yielded a conclusion that...
Elektronik bilgisayar tarafından tamamlanan algoritma tablosunu kullanarak başka bir üstel eşleştirme sonucu ortaya çıktı.
I never yielded to him.
Asla ben, onunla yatmadım.
The Führer has ordered that not one foot of our sacred soil will be yielded to the enemy.
Führer, kutsal topraklarımızın tek bir parçasının bile düşmana teslim edilmemesini emretti.
You must admit that I never yielded to this regime.
Hepiniz biliyorsunuz, ben bu rejime asla boyun eğmedim.
In a few days she would have yielded to Alissa's desire.
Alissa'nın arzusuna boyun eğmesi için birkaç gün daha yeterdi.
Yet ten days after we parted she's already yielded to Tahei. That tramp!
Buna rağmen, ayrılmamızdan on gün sonra çoktan Tahei'ye boyun eğmişti.
She yielded slowly, arching her back as her skin trembled
"Derisi ürperirken, sırtını kabartarak yavaşça teslim oldu."
Our troops have yielded half the Ukraine.
Askerlerimiz Ukrayna'nın yarısından çekilmek durumunda kaldı.
But although the Tchecoslováquia to be ready to fight, Great-Britain and France had yielded.
Her ne kadar Çekoslovakya savaşmaya hazırsa da, Britanya ve Fransa geri adım attılar.
But the Japanese generals not they yielded with the military victories.
Ancak Japon komutanlar burnunun dikine gitmeye devam etti.
Russia would have yielded an area inhabitable for the German people,
Rusya, Alman halkı için yeni bir yaşam alanı sağlayabilirdi.
But if I kept my thoughts to myself and was ingratiating, my behaviour yielded rewards.
Düşüncelerimi kendime saklarsam, çevremdekilerin sevgisini kazanırsam ve ileri görüşlü olursam bu davranışların ödüllendirileceğini yavaş yavaş anladım.
Hitler knew supply would be the Allies'main headache, hence his determination to hang on to the Channel ports as long as possible and, when finally yielded, to see they were destroyed utterly.
Hitler ikmâl konusunun, Müttefiklerin asıl sorununu oluşturacağını biliyordu. Düşüncesi, düşmanı limanlarda olabildiğince yavaşlatmak ve en sonunda tamamiyle yok oluşlarını izlemekti.
It had each time more convoys naval leaving of Canada, with the full decks of tanks e the full bilges of provisions yielded for U.S.A., in this height, still neutral.
Daha, çok daha fazla konvoy, Kanada'dan ayrılıyordu. Güverteler tanklarla, ihtiyaç malzelemeriyle doluydu. Hepsi Lend-Lease yasası kapsamında ABD'den tedarik edilen şeylerdi [16].
It still had the bombers Lancaster. But although the apelos of the Admiralty, the RAF kept all bombing Germany. Although they have yielded other airplanes.
Keza Lancaster bombardıman da uçakları da, donanmanın isteğine karşın bu iş için yeni uçaklar üretilmiş olmasına rağmen RAF tarafından Almanya'yı bombalamak amacıyla elde tutuluyordu.
The Command of Bombers yielded 6 squadrons to the Coastal Command.
Bombardıman komutanlığı altı filoyu sahil güvenliğe yönlendirmişti.
It is clearly that it would have been better if they had yielded ten, but it had that to have a limit.
Bu sayı altı değil de on olsaydı, daha iyi olmaz mıydı derseniz, kesinlikle evet derim. Ancak işin sınırları da bir yerde çizilmeliydi.
I wonder why the Roc Soc. Yielded so easily
Acaba anka cemiyeti neden bu kadar kolay teslim oldu
The goods of a brother inviolable are except yielded full liking.
Müslümanın malı ve canı, müslüman kardeşinden emindir.
Without firing a single shot,... he killed six Nazis and returned to his unit... with two fascist prisoners who... ~ "Yielded..." ~ Who yielded...
Tek bir atış olmadan,... altı Nazi öldürdü ve iki faşist mahkumla..... birliğine geri döndü... - "Yardımcısı..." - Kim yardımcı...
This exploration has yielded no positive results.
Bu araştırma pozitif sonuçlar vermemiştir.
So you yielded to his British charm.
Böylece onun İngiliz koltuğuna kuruldun.
"Sukarno has yielded to the demands of Communist Party members... " in Indonesian cabinet that a'Fifth Force'is to be established. "
" Sukarno sonunda Endonezya meclisindeki Komünist Parti üyelerinin bir'Beşinci Güç'oluşturulması taleplerini kabul ediyor...
England and France yielded to Germany large areas of Czechoslovakia, under Adolf Hitler's threat of war.
İngiltere ve Fransa AdoIf HitIer'in tehdidine karşı Çekoslavakya'nın idaresinin, büyük bir kısmını Almanya'ya verdi.
A funny tune, but it yielded good things.
Hoş bir ezgi, ama bir iki iyi düşünceyle.
I have never yielded.
Hiç kaybetmedim.
"The operation went like magic... with only a few drops of blood on the skin... to show that the rebel tendon... had at last yielded to the surgeon's art."
"Hasta, Lion d'or'un genç garsonu, Hippolyte Toutain'di. Ameliyat öylesine çabuk bitti ki, sanki asi ayak tendonu, cerrahi sanatının şimdiye dek hiç görülmemiş bu ustalığına pes edercesine, sadece birkaç damla kan akıtılarak düzeltildi."
Now, Pierre has yielded a new truth to the world, and however ludicrous and personally unsettling... and regardless of its impact, I think we have an obligation to tell that truth.
Şimdi, Pierre dünyaya yeni bir gerçek sağladı ve her ne kadar gülünç ve şahsen rahatsız edici olsa da ve etkisi ne olursa olsun, bence gerçeği söylemek durumundayız.
Close-range sensor analysis has yielded no further trace of Data.
Kısa menzilli algılayıcı taramaları da Data'dan bir iz bulmayı başaramadı.
You mean, the case control study yielded zilch?
Vaka kontrol çalışması da boş çıktı mı diyorsun?
I know he doth deserve as much as may be yielded to a man.
Ah Aşk Tanrısı. Benedick bir erkeğe verilebilecek her şeye layıktır.
And so euphoric was I that I yielded to her every desire.
Kendimi o kadar zinde hissediyordum ki onun her isteğine boyun eğiyordum.
However, there is no evidence whatsoever that Ridley's work yielded any results, or that his theories, all hope to the contrary, hold any validity.
Buna rağmen, Ridley'in çalışmalarının ya da teorilerinin işe yarayıp yaramadığı konusunda bir kanıt ya da bir umut oluşturacak bir ışık yok.
We've merely made a preliminary reconnoitre, which has yielded a very approximate figure. 218.5 00 : 17 : 08,717 - - 00 : 17 : 10,000 Click, click, click...
Yakın değerler veren bir ön çalışma yaptık.
One might have hoped that a field so regularly ploughed might have yielded one good crop.
Evet, bu kadar düzenli ekilen bir tarlanın, hiç olmazsa bir tanecik tohum vermesi beklenir değil mi?
The people of Russia have yielded for centuries.
Rusya monarşinin boyunduruğu altında yüzyıllardır yaşadı.