Yore traduction Turc
282 traduction parallèle
'T was a name known to fame in days of yore.
# Eski zamanlarda çok tanınan bir isimdi. #
In the good ol'days of yore
O eski güzel günlerde
I could bring the sheriff in here... and say, "Look, if we didn't add that stolen gold of yore... this mine would only produce rock!"
Şerifi buraya çağırabilirim ve derim ki : "Bak... " Çalınmış altınımız olmasaydı, burası işlemezdi. ... bu madenden sadece kaya çıkıyor. "
Much has been said of the strumpets of yore Of wenches and bawdy house queens by the score
Hakkında çok şey söylendi eski zaman orospularının, fahişelerin ve genelev kraliçelerinin.
The dwarves of yore made mighty spells, While hammers fell like ringing bells In places deep, where dark things sleep,
Cücelerin yaptıkları, kudretli kadim büyüler çanlar gibi öterdi, zamanında o çekiçler çok derinlerde, karanlık musibetlerin uyuduğu yerde dağın altına oyulmuştu o ulu salonlar.
In days of yore, what would a swashbuckler keep in his sheath?
Çok eski zamanlarda, bir silahşor kınında ne taşırdı?
I flung a shutter With a flirt and flutter In stepped a Raven Of the days of yore
Açıverince kepengi, Eski devirden kalma azametli Bir kuzgun kanat çırpıp Sallanarak adım attı içeri.
Piled in the archives the files of yore
Geçmişin dosyaları arşivde saklı.
- Happy golden days of yore
" - Mutlu altın günlerdesin"
Alight your gaze on yonder fabled beasts of yore.
İçeri bakın ve efsanevi yaratıkları gözlerinizle görün.
Indifferent to dreams of yore,
Eski hayallere karşı ilgisizlik... "
"But his incongruities are more elaborately worked up than of yore and therefore less funny."
Uyumsuzluklar üzerine daha özenli çalışılmış ancak daha az komik.
Then relive the carefree days of yore at Past-O-Rama where old New York comes alive.
O halde eski New York'un canlandığı yerde Past-O-Rama'da dertsiz tasasız bir gün yaşayın.
Uh, it's from yore.
Eski zamanlara.
Like the days of yore. Y'know?
Eski çağ günlerine, bilirsin.
The inhabitants drink stagnant water from the cistern or the flooded basement.
Yöre sakinleri sarnıçlardaki ya da su basmış bodrumlardaki pis suyu içiyorlar.
Needless lined up again But for the sake of keeping with the natives'appetite
Ama yöre halkının zevkine hitap etmek için bilete kısa bir opera ilave ettik.
Although now he have already not held an official post
Yöre derebeyleriyle temas halinde.
Here the mental state and taste of the audience is really hard to catch
Yöre halkının zihniyetine ve zevkine hitap etmek çok güç.
His memory will live with those natives for the rest of their lives.
Hatırası ömürlerinin sonuna kadar o yöre halkının hafızasına kazınmış.
"Local Deputy Captures Johnny Rocco."
"Yöre Polisi Johnny Rocco'yu Yakaladı."
The people in the pueblecitos - the little villages - they matter not... but back in the hills there are others.
- Yöre halkı için sorun değil. Tepelerin ardında diğerleri var.
Somebody stole everything we had, including the money of our entire community.
Birileri elimizde ne varsa çaldı, içinde yöre halkının bütün parasını da.
This community you mention.
Şu bahsettiğin yöre halkı.
So the locals say.
Yöre halkı öyle diyor.
The local people believe that, one way or another... she had murdered her benefactor.
Yöre sakinlerine kalırsa, refakatçi o veya bu şekilde... hamisini öldürmüştü.
- I wanted to see the locals.
- Yöre sakinlerini görmek istedim.
Once the rock falls, we can be part of the community once again.
Kaya düşer düşmez, tekrar yöre halkının bir parçası olabileceğiz.
We have people all over the countryside looking for it so I'll be right back with you as soon as we can find it.
Bütün yöre halkımız onu arıyor, bulur bulmaz hemen sizinle olurum.
Two brothers, both local farmers, live a few miles from Clermont.
İkisi de köylü olan iki yöre insanı Clermont'dan birkaç kilometre ötede yaşıyorlar.
In the small ads of Le Moniteur, a local merchant announced that he was 100 % pure French.
Le Moniteur'de küçük bir ilanda yöre halkından bir tüccar % 100 saf Fransız olduğunu beyan etti.
I truly believe that the majority of Frenchmen today realize that Pierre Laval did all he could to defend them.
Her sabah kendisiyle muhabbet etmeye gelen bölgenin yöre sakinleriyle fazladan biraz daha vakit geçirdi.
Its members are picked from the phonebook, from the list of local property owners and the electoral rolls, i.e., from classes which have a vested interest in society's remaining unchanged.
Üyeler telefon rehberinden yöre halkından, mal mülk sahibi olanlardan ve seçmen pusulaları, toplumun değişmez değerlerinde çıkarı olan sınıflardan seçilir.
The whole countryside talks of your evil doings.
Tüm yöre şeytani işlerinden bahsediyor.
Those were the days, sir.
Normalde Salisbury'da görev yapıyorum, ama buradaki yöre halkından biri gelip ona yardım etmemi istedi.
Facts? What facts?
Yöre sakini, beni çağırmadan ve sizin gibi bir beyefendiyi rahatsız etmeden önce gerçeklerden emin olmak istedi.
They know that - the camels get temperature.
Bilirsin yöre insanı bu tür şeyleri bilir.
Comrades, today, on this festive day, the people of our district join in a day of great national joy.
Değerli yoldaşlar bugün, bu şen günde yöre halkımız ulusal bir sevince ortak oluyor.
I tried in vain to locate his house... but the name Smith was a common one among these people.
Evini bulmak için boşuna uğraştım. Smith ismi yöre insanlarında son derede yaygındı.
And now, new business. Homer Simpson, local resident, has something.
Ve şimdi sıradaki işimiz.Homer Simpson, yöre sakinlerinden, bir sorunu var.
So on behalf of the neighborhood council... myself, and New York City...
Yöre konseyi, kendim... ve New York şehri adına... yaptıklarınız için teşekkür etmek istiyorum... ve kasabanın ihtiyacı olan...
The local matronage will happily part with half a guinea each for the company of such a man all be it in public.
Bir kaç kuruşu olan yöre sakini kadınların tümü böyle bir adamla toplum içinde olmaktan mutluluk duyacaktır.
The country people put them there long ago... and they think that if they chew a piece of the bark... it will cure the toothache.
Yöre halkı çok önceleri yapmışlar ve eğer bu ağacın kabuğundan çiğnerlerse, bunun diş ağrısına iyi geldiğine inanırlarmış.
"I walked into his establishment and sampled the local fare."
Binaya girdim ve yöre yemeklerinden tattım.
The country is very fine.
Yöre çok güzeldi.
Bet the local girls thought you were quite the charmer
Eminim ki yöre kızları seni çok çekici buldular
So I'm gonna prove to you that there is no such thing as someone who is psychic, and that with the most minimal training and the right set of buzzwords, anyone can appear to be psychic.
Aman tanrım! Diğer haber : bir yöre sakini lotoyu tutturdu. Şanslı Quahog sakini Dale Robinson büyük ikramiyeyi...
This is Kent Brockman live from Barney's Bowlarama... where local pinhead, Homer Simpson, is on the verge of a perfect game!
Ben Kent Brockman, Barney'nin Bowlarama'sında yani yöre sakini beyinsiz Homer Simpson'ın "Tam Skor'un" eşiğinde olduğu yerdeyiz!
People prize them for their own displays and the locals are expert hunters
İnsanlar onlara gösterilerine göre paha biçer ve yöre halkı uzman avcılardır.
Some small town.
Küçük bir yöre.
Ahh, just like the apothecary tables of yore ¡ ¦ ¡ ¦ so then the farmer says, "That's not a cow and you're not milking it." I am so glad you guys got together, Chandler and I are always looking for a couple to go out with and now we have one!
Birlikte olmanıza çok sevindim.Biz de sürekli birlikte takılacak birilerini arıyorduk.