You'd traduction Turc
295,834 traduction parallèle
You sure you don't want to just go outside and fill it up with the hose?
Dışarı çıkıp hortumla doldurmak istemediğine emin misin?
I don't think you do'cause you know I'd be winning.
- Girmezsin çünkü benim kazanacağımı biliyorsun.
I mean, I know we talked about seeing other people, but I thought we we'd still hang out and watch football, maybe mess around a little, but you didn't text or anything.
Başkalarıyla görüşme hakkında konuştuğumuzu biliyorum ama yine de beraber takılıp futbol izleriz, ortalığı dağıtırız sanmıştım. Ama ne mesaj attın ne aradın.
Well, you don't want to start pulling on that thread'cause there's a good chance we'd all be happier somewhere else.
O ipi çekmeye başlama çünkü hepimizin başka bir yerde mutlu olma şansı var.
Look, I believe I was very cool about you dating my best friend, but I didn't know it'd mean that you'd be here all the time even when she is not here.
Bak, en yakın arkadaşımla çıktığın için çok mutlu olduğumu düşünüyordum ama bunun o yokken bile burada olacağın anlamına geldiğini bilmiyordum.
So what'd you do with the bras?
- Sutyenleri ne yaptın?
You'd better pop a question today.
Bugün sorsan iyi edersin.
I'd hate to have to let the state know you're feeding me dinner this late.
Devlete karnımı geç doyurduğunuzu bildirmek istemem.
Hey, Brick, did you e-mail your teacher and tell her what happened with your history paper?
Brick, hocana mail atıp tarih kağıdına ne olduğunu söyledin mi?
You'd be doing me a favor.
Bana bir iyilik yapardın.
And I look up, I see the deep-fried family feed bag for $ 5.99, and I'm thinking, you'd probably buy us that, right?
6 dolara aile boyu paketi vardı ve sen olsaydın bize alırdın diye düşündüm, doğru mu?
Well, if it makes you feel better, we can go grab a beer and that way when she says, "How'd it go?" you can say you spent an hour with me and I was happy, and that would all be true.
Daha iyi hissedeceksen bira içmeye gidebiliriz ve o "Nasıldı?" diye sorunca benimle bir saat geçirdiğini, mutlu olduğumu söylersin ve bu doğru olur.
Why'd you tell her that?
Bunu neden söyledin?
Why'd you do that?
Bunu neden yaptın?
I told Frankie you and I went outside because there were miscreants in the parking lot.
Frankie'ye ikimizin dışarıya çıktığını çünkü otoparkta kötü birilerinin olduğunu söyledim.
How'd you get it back?
- Nasıl geri aldın?
Why'd you never invite me?
Neden beni hiç çağırmadın?
A white wolf came to me in a dream and told me if I sacrificed my hair, you'd come back to me.
Beyaz bir kurt rüyamda saçlarımı feda edersem bana geri geleceğini söylemişti.
Why are you wasting your time on me when there's probably some other guy - - or merman - - who'd be perfect for you?
Belki bir denizadamı veya sana ne uyacaksa birlikte olmak varken neden vaktini benimle harcıyorsun?
Anything you'd like to, uh, tell me?
Bana söylemek istediğin bir şey var mı?
It kinda feels like there's somebody you'd rather be going to this ball with.
Sanki bu baloya birlikte gitmek istediğin başka biri varmış gibi.
You'd be the first to do it.
- İlk yapan sen olurdun.
But I'm sure if you saw that ship coming down the street, you'd flag it down and ask it to fix your plumbing!
Ama eminim o treni yoldan geçerken görsen el edip tesisatını tamir etmesini istersin!
The maître d'said, "I'll let you in, but, uh, don't start anything."
Kulübün sahibi "Seni içeri alırım ama hiçbir motoru çalıştırma." demiş.
Since you thought it was about Apollo Creed, I'd say the bar was pretty low.
Sen onu Apollo Creed sandığın için çıta oldukça düşüktü.
Look, it's beautiful out there, and you guys spent the whole day looking at screens.
Dışarısı çok güzel ve siz tüm günü ekrana bakarak geçiriyorsunuz.
You think he'd like that?
Sizce bu hoşuna gider mi?
I don't know... I kind of thought you'd be all like, um,
" April'dan yeni ayrıldın.
But the way she used to dance around the house, you'd have thought she was 20.
Ama evde bir dans ederdi ki görsen 20 sanırdın.
Well, you'd have liked her.
Onu severdin.
Why'd you let them take us for 5 bucks?
Neden beş dolarımızı almalarına izin verdin?
We'd like to invite any of you to come back and speak to the members of the class of 2017 to give your thoughts and reflections on your time at Orson High and beyond.
Orson Lisesi ve ötesindeki düşüncelerinizi ve fikirlerinizi 2017 mezunlarına aktarmanız için sizleri konuşmacı olarak davet ediyoruz.
You'd be so perfect.
Mükemmel olursun.
You'd have so many great things to say.
Söyleyecek bir sürü harika şeyin var.
And I bet it'd break you out of your Sue Sue So-So Sophomore Slump.
Ve bahse girerim bu İkinci Sınıf Sue'yu bitirir.
Sue, I'd like to tell you a little story about two other nerds I know...
Sue, sana tanıdığım iki inek hakkında bir hikaye anlatmak isterim...
Why'd you go and do that?
Neden not bırakırsın ki?
You will not disarm me with humor.
Beni mizahla saf dışı bırakamayacaksın.
I thought we'd at least have him for the summer, you know?
En azından bu yaz onunla olacağımızı düşünmüştüm.
We'd maybe, uh, you know, watch some games, shoot some hoops.
Belki beraber maç izler, biraz basket oynardık.
Why'd you park the'Bago in front of the driveway?
Neden Bago'yu evin çıkışına park ettin?
If you were to have an accident, if I'd shot you here in the dark...
Eğer bir kaza geçirsen, eğer seni karanlıkta vursam...
But if I had, you'd head straight for which department?
Eğer vursaydım hangi departmana giderdin?
- You'd teach me?
- Bana öğretir misin?
Because I didn't think you'd take me seriously otherwise.
Çünkü beni ciddiye alacağınızı düşünmedim.
- Otherwise you'd be cheating, wouldn't you?
- Aksi takdirde hile yapıyor olurdunuz, değil mi?
"He hanged himself", is the correct conjugation, for which, of course, you have my deepest sympathy.
Doğrusu "Kendisini astı" dır. Bunun için tabii ki çok üzgünüm.
Well, if we don't start "one" or "bun" we get "neun", which is a number, if you happen to come from Frankfurt.
Eğer bire ya da çöreğe başlamazsak elimizde "neun" kalır. Eğer Frankfurt'tan geldiyseniz bilirsiniz. Neun bir sayıdır.
You said you'd be waiting outside.
Dışarıda bekleyeceğini söylemiştin.
Since you're in here, when we're trying to sleep, don't tell us the outside temperature is 57 below zero, cos we don't give a toss.
Sen burada olduğun için, uyumaya çalışırken, Bize dış hava sıcaklığını söyleme. 57'nin sıfırın altındadır,
Yes, you'll get out, and you'll get your strap with you.
Evet, dışarı çıkacaksın Ve kayışını yanınıza alacaksınız.
you'd better watch out 24
you'd better 93
you'd better come in 34
you'd better believe it 24
you'd do the same for me 34
you'd like it 22
you'd better not 25
you'd love it 36
you'd better be careful 19
you'd better be 34
you'd better 93
you'd better come in 34
you'd better believe it 24
you'd do the same for me 34
you'd like it 22
you'd better not 25
you'd love it 36
you'd better be careful 19
you'd better be 34