English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You'll be free

You'll be free traduction Turc

486 traduction parallèle
You'll have to kill me if you want to be free of me
Benden kurtulmak için beni öldürmen gerekecek.
And you'll be free.
Evet, özgür olacağız.
And then, when you come back, you'll be free.
Döndüğünde özgür kalmış olacaksın.
Give me a free hand, I promise you there'll soon be very few criminals in this community.
Bana yardımcı olursanız, buradaki suç oranını en aza indirmeye söz veriyorum.
I was happy with you, and if I know you're free, I'll be happy, even if you're far away.
Seninle çok mutluydum ve özgür olduğunu bilirsem, ne kadar uzakta da olsan, daha mutlu olacağım.
Give Sampson the information, and you'll be free.
Sampson'a bilgi ver ve özgür ol.
You'll be free to go. 'Cause the meeting's over.
çünkü toplantı bitmiştir.
- And then you'll be free.
- Sonra özgür olacaksın.
If this is what bothers you, you'll be free again before long.
Eğer seni rahatsız eden buysa, çok geçmeden yine özgür olursun.
Surrender your arms and you'll be free to go with as much water and food as you can carry.
Silahlarınızı teslim ederseniz gidebilirsiniz. Yanınıza yeterince su ve yiyecek alarak.
This time next week you'll be as free as a bird.
Haftaya bu zamanlar bir kuş kadar özgür olacaksın.
You'll never be free.
Asla özgür olamazsın.
At two the next day you'll be free!
Yarın bu saatlerde özgür olursun!
I presume you think that if you murder me here your sailor friend will get the blame, and you'll be free to spend my money.
Herhalde şöyle düşünüyorsun : Beni burada öldürürsen... suç denizci dostunun üstüne kalır, sen de dışarıda paramı harcarsın.
I'll never be free of you, Delilah.
Senden asla kurtulamam Delilah.
Our squadron should be here before nightfall. That means you'll be free.
filomuz akşam karanlığından önce burada olacak yani özgürlüğünüze kavuşacaksınız.
However, as soon as you get well you'll be free and divorced.
İyileşince hür ve boşanmış olacaksınız.
Think, you'll be free.
Düşünsene, özgür olacaksın.
You'll be free. We'll have more money than we can possibly need.
Sen özgür olacaksın, ihtiyacımızdan daha çok paramız olacak.
At least you'll be free. If I had met you long ago, everything would have been different.
Seninle uzun süre önce tanışmış olsaydım her şey daha farklı olabilirdi.
Then you'll be legally free.
Yasal yoldan serbest kalacaksın.
AND THE TERRIBLE PART OF IT IS, YOU'LL NEVER BE FREE OF IT UNTIL YOU PUT ANOTHER NOTCH ON IT.
En korkuncu da yedinci çentiği atmadan bundan kurtulmak istememen!
- One year's not long and you'll be free.
- Bir yıl uzun değil ve özgür olacaksın.
But as soon as he's free, I'm sure he'll be delighted to see you.
Fakat serbest kalınca, eminim seni görmekten mutlu olacak.
But at least it'll work no hardship on you to be free of the bothers of my affairs.
Fakat en azından benim sorunlarımın sıkıntılarından kurtulmana bir güçlük çıkarmayacaktır.
So, when you get free from me, you'll be free of my money, too.
Bu durumda, benden boşandığında, paradan da olacaksın.
I'll let you all know when I'll be making a new start, and if you're free, then I'd like you to join me.
Yeniden başladığımda size haber veririm. O zaman müsaitseniz bana katıImanızı isterim.
So, in view of Tolly's switch to guilty, I think I'll be free to take over that teenage killing case, if you'd like me to.
Tolly'nin suçlu olduğunu hesaba katınca, almamı isterseniz bu genç katil davasını devralmakta serbest olacağım.
I have to delay my trip back once again... but soon I'll be free, ready for you.
Gelişimi biraz daha geciktirmek zorundayım... ama yakında serbest ve seninle buluşmaya hazır olacağım.
You'll be free soon enough.
Yakında özgür olacaksın.
She'll be free when you're finished in the steam room.
Siz buhar odasından çıkana kadar müsait olacaktır.
No matter what you do I'll breeze out of a place and will be free as a bird.
# Ne yaparsan yap, bir şekilde sıvışacak # # Kuş gibi özgür olacağım #
Show us Ali La Pointe's hideout. Then you'll be free.
La Pointe'ın nerede saklandığını göster bize, sonra serbest kalacaksın.
- And you'll be paid freelance for this?
... ve bu iş için free - lance ücreti mi alacaksın?
I promise you'll be free to go at 5 : 00.
Beşte gitmekte serbestsin. Söz veriyorum.
In six years, you'll be free to remarry.
Altı yılın ardından yeniden evlenmek için özgürsün.
If you do as I tell you, tomorrow you'll be free and rich.
Eyer söylediklerimi yaparsan, yarın özgür ve zengin biri olacaksın
So now you're gonna try to persuade me that your technologies will find a cure for me and then I'll be free to go.
Şimdi teknolojinizin benim için tedavi bulacağını ve o zaman gitmekte özgür olacağımı söylersiniz.
You'll never be free.
Asla özgür olmayacaksın.
You'll let Abdullah free, and they'll be back.
Sen Abdullah'ı serbest bırakacaksın ve onlar da geri dönecek.
When the tunnel is finished, you'll finally be free
Tünel bitirildiği zaman, sonunda hepiniz özgür olacaksınız.
In less than a fortnight now, you'll be a free man.
İki haftadan kısa bir sürede özgür bir adam olacaksın.
Living there You'll be free If you truly wish to be
Burada yaşarsanız, özgür olursunuz, eğer gerçekten isterseniz.
Living there You'll be free If you truly wish to be
Burada yaşarsanız özgür olursunuz, eğer gerçekten isterseniz.
If you're killed, I'll be free.
Sen ölürsen özgürlüğüme kavuşurum.
And once you're free, we'll be married.
Ondan sonra da evleneceğiz.
Now we'll check this with the authenticator, then you'll be free to go.
Daha sonra gitmekte serbestsiniz.
By singing his name, you'll gain happiness. - You'll be free from suffering.
O'nun adı söylenerek mutluluğa ulaşılır.
When I countersign'em, you'll be free men.
Ben de imzaladığımda özgür olacaksınız.
You'll be free to do as you like after we let you go!
Seni bıraktıktan sonra istediğini yapmakta özgürsün!
You'll be free of me, I promise you.
Sana hiç karışmayacağım, söz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]