You're all i have left traduction Turc
71 traduction parallèle
You're all I have left.
Geriye kalan tek şeyim sensin.
- You're all I have left.
- Bir tek sen varsın.
You're all I have left.
Sen sahip olduğum her şeysin.
You're all the family I have left.
Aileden kalan tek kişi sensin.
You're all I have left.
Senden başka kimsem yok.
And now he wants you. But you're all I have left.
Ve şimdi seni istiyor.Ama sen sahip olduğum tek şeysin.
You're all I have left now, you know.
Şey, elimde bir tek sen kaldın, biliyorsun.
You're all I have left.
Bana kalan birtek sen varsın.
Now that I've lost our child, you're all I have left.
Şimdi de senden kalan tek şeyi, çocuğumuzu kaybettim.
- You're all I have left.
- Beraber devam etmeliyiz.
They're all I have left of you, and I'll never sell them.
Bunlar sizden kalan son hatıralarım ve asla satmayacağım.
They're all I have left of you and I'll never sell them.
Bunlar sizden kalan son hatıralarım ve asla satmayacağım.
You're all I have left.
Bir tek sen kaldın canım.
You're all I have left.
Eğer ölürsen... ve beni yalnız bırakırsan...
You're all I have left.
Sizden başka kimsem kalmadı.
you're all I have left.
Hayatımda kalan tek şey sensin.
You're all I have left.
Yanımda bir tek sen kaldın.
And now, you're all I have left.
Ve şimdi, bir tek siz varsınız.
You're all I have left.
Bir tek sen kaldın.
You're all I have left.
Bana kalan tek şey sensin.
You're all I have left in this world.
Vaav. Manny, Moe veya Jack?
You're all I have left.
Bana kalan tek şeysin.
You're all I have left?
Elimde kalan bir tek sen misin?
You're all I have left.
Sahip olduğum her şey sensin.
So when the court lets us out on summary judgment, all you're gonna have left is Coach Taylor, and I'll bet you can take everything he has and double it and it won't even cover your fee.
Yani mahkeme yazın yargılamaya izin verirse karşınızda bir tek Koç Taylor olacak. Eminim adamın elinde ne var ne yok almak istiyorsunuz. Parayı katlasanız bile istediğiniz miktarı karşılamaya yetmez.
And I'm not holding on to you anymore because you're all I have left.
Elimde kalan son şey olduğun için sana tutunmuyorum.
And you're all I have left.
Ve sahip olduğum tek kişisin.
You're all I have left.
Senden başka kimsem kalmadı.
You're all I have left.
Artık sadece sen varsın.
You're all I have left now.
Tek sahip olduğum sensin.
And you're all I have left!
Ve sizden başka kimsem yok!
You're all I have left...
Bir tek sen kaldın.
You're all I have left.
Tek akrabam sensin. Bunların olmasını istemiyordum.
Is all I have left, you have absolutely no idea, absolutely no idea... what you're asking me to ignore here.
Tüm Bu! Sen burada bana daha neden bahsediyorsun.
You're all I have left, squeakers.
Sen benim tek sahip olduğum şeysin, squeakers.
You're all I have left.
Sahip olduğum tek şey sensin.
You're all I have left in the world.
Senden başka bu dünyada kimsem yok.
You're all I have left.
Tek yolum sen kaldın.
You're all I have left in this world.
Dünyanın en mutlu insanı olmanı istiyorum. Dünyada kaybedeceğim tek sen kaldın.
You're all I have left now, Mitchell.
Bir tek sen kaldın Mitchell.
No. You're all I have left. You can't.
- Elimdeki tek şeysin sen, yapamazsın bunu.
You're all I have left to live for.
Yaşama sebebim için kalan tek şeysin.
You're all I have left.
Bana kalan tek şey sizsiniz.
I don't know how much time I have left, Josh, but I'm afraid you're all in trouble with me around.
Ne kadar vaktim kaldı bilmiyorum Josh. Ama benimleyken tehlike içinde olmandan korkuyorum.
You're all I have left, you know.
Bir tek elimde sen varsın.
You're all I have left.
Hayatımda kalan tek sensin.
So you better put on a dress,'cause you're all I have left.
Yani hazırlansan iyi edersin çünkü bir tek sen kaldın.
You and the kids, you're all I have left.
Bana kalan sadece çocuklar ve sensin.
You're all I have left.
Tamamıyla sana bırakıyorum.
They're your life's work, and I'm going to rip it apart piece by piece because I can, because you can't stop me, and because when they're all gone, what will you have left?
Çünkü yapabilirim, çünkü beni durduramazsınız ve çünkü hepsi gittiğinde elinizde ne kalacak?
You're all I have left.
Ama artık sadece sen kaldın.