You're getting on my nerves traduction Turc
97 traduction parallèle
Oh! You're getting on my nerves.
Uyuz ediyorsun beni.
- You're getting on my nerves.
- Sinirlerimi geriyorsun.
- You're getting on my nerves.
- Sinirime dokunuyorsun.
You're getting on my nerves!
Gittikçe sinirime dokunuyorsun!
You're getting on my nerves too with your crap.
Saçmalıklarınla benim de sinirime dokunuyorsun. Uyumak istiyorum.
It means your language stinks You're getting on my nerves
Bu herif kafamı bozmaya başlıyor.
Go away, you're getting on my nerves.
Defol! Sinirlerimi bozma.
You're getting on my nerves.
- Beni sinir etmeye başladın ama.
You're getting on my nerves!
Sinirlenmeye başlıyorum!
You're getting on my nerves.
Sinirlerimi bozuyorsun.
You're getting on my nerves with that "Oh my God".
Bu "Tanrım" lafı ile sinirlerimi bozuyorsunuz.
Tex, you're getting on my nerves.
Tex, sinirime gidiyorsun.
You're getting on my nerves!
Sinirimi bozuyorsun!
You're getting on my nerves.
Canımı sıkmaya başladın.
You're getting on my nerves.
- Canımı sıkıyorsun.
You're getting on my nerves!
Sinirlerimi bozuyorsun!
I think I ought to warn you, Comrade Senior Sergeant, you're getting on my nerves and I have nothing to lose.
Sanıyorum sizi uyarmalıyım, üstçavuş sinirlerime dokunuyorsunuz, kaldı ki kaybedecek hiçbir şeyim yok.
You're getting on my nerves!
Beni kızdırıyorsun.
You're getting on my nerves
Sen benim sinirlerimi alıyorsun...
You're getting on my nerves.
Sinirimi bozuyorsun.
You're getting on my nerves.
Delirtme beni.
I don't know if I'm worried about you or if you're getting on my nerves.
Senin için kaygılanıyor muyum yoksa sana sinir mi oluyorum bilmiyorum.
You're getting on my nerves now.
Sinirime dokunuyorsun.
Go away, you're getting on my nerves.
Tamam git artık! Bütün sinirlerimi mahvettin.
You're getting on my nerves.
Beni geriyorsun.
Cousin Larry, you're getting on my nerves.
Kuzen Larry, sinirlerimi bozuyorsun.
And so you know, you're getting on my nerves - -
Ve biliyorsunuz, sinirlerim bozulduğu zaman...
You're really getting on my nerves.
Sinirlerimi iyice bozuyorsun artık!
I promised you nothing! You're getting on my nerves!
Kulaklarımda kulaklık var, böylece sizi duymuyorum!
- You're getting on my nerves.
- Sinirime dokunmaya başlıyorsun.
You know, you're all getting on my nerves.
Hepiniz sinirimi bozuyorsunuz.
You're getting on my nerves!
Artık sinirime dokunuyorsun!
You're getting on my nerves!
Asabımı bozuyorsun!
And you're getting on my nerves.
Bir bakayım! Bir bakayım!
Because you're getting on my nerves.
Sinirime dokunuyorsun.
- You're getting on my damn nerves! Shut up!
- Sinirlendiriyorsun!
You're getting on my nerves, mutt.
Sinirlerimi bozuyorsun, seni sümüklü şey!
You're getting on my nerves.
Sinirlerime dokunmaya başladın.
You're getting on my nerves.
Tepemi attırıyorsun.
You're getting on my nerves.
Sinirlenmeye başlıyorum.
- You're getting on my nerves.
- Sinirlerime dokunuyorsun.
And stop pissing me off, you're getting on my nerves!
Benimle uğraşmaktan vazgeç. Tepemi attırıyorsun.
- You're getting on my nerves.
- Beni sinirlendiriyorsun.
You're getting on my nerves, minibot.
Sinirlerimi bozuyorsun, robot.
You're getting on my nerves.
Asabımı bozuyorsun.
Now you're really getting on my nerves.
İşte şimdi sinirlenmeye başladım.
You're not getting on my nerves and can always come to me, ok?
Beni sinir etmiyorsun, her zaman yanıma gelebilirsin, tamam mı?
Kevin and Marc, you're getting on my nerves.
Kevin ve Marc, benim sinirimi bozuyorsunuz.
You're getting on my nerves...
Sinirlerimi zıplatıyorsun...
You're getting on my nerves.
Sinirlerim bozuldu.
- You're getting on my nerves, you talk like my father.
- Beni geriyorsun babam gibi konuşmaya başladın.