You're going to traduction Turc
45,071 traduction parallèle
I believe you, but until your son can sign his own waiver, or until he's released to the care of another doctor, what you're asking for is going to have to wait.
Akşamüstü buraya bir ambulans getirteceğim. Size inanıyorum ama oğlunuz kendi feragatnamesini imzalayana kadar ya da başka bir doktorun bakımına bırakılana kadar ne istediğini beklemek zorundasınız.
And this whole wall is gonna go away, and behind this wall is 4,000 square feet where we're going to have the restaurant, and bar and concession stand, so you can actually bring your cocktails into the theater.
Bu duvar da yikilacak arkasindaki 370 metrekarelik alanda restoran, bar ve açik büfe standi olacak kokteyllerini sinemaya sokabileceksin.
So you're not going to become protein deficient the promoters of the low-carb diets the promoters of the sports drinks and all these kinds of things insist and market to the public that they absolutely must have more protein.
Yani protein eksikliği çekmezsiniz. Ama düşük karbonhidrat diyetini, spor içeceklerini, gıda barları türü şeyleri teşvik eden tanıtımcılar insanlara daha fazla protein almalarının şart olduğunu empoze ediyorlar. Bu doğru değil.
the side effects are you're going to lose weight you're going to have more energy most of the time and a better life.
Hatta yan etki olarak kilo verir, daha iyi görünür, daha enerjik olur ve çoğunlukla birçok yaygın dejeneratif rahatsızlıktan kaçınırsınız. Daha uzun, daha sağlıklı ve daha iyi bir hayatınız olur.
When you're becoming vegetarian and you've given up the meat and the dairy the only thing you know for food you think you're going to starve to death.
Vejetaryen olduğunuzda, etten, süt ürünlerinden ve yumurtadan, yani gıda olarak bildiğiniz tek şeylerden vazgeçtiğinizde açlıktan öleceğinizi sanırsınız.
And so when you're looking at the idea of taking the leap into this way of eating and living don't look at what you're going to be embrace and be excited about the adventure of all these new foods
Yani hayatınızda bir değişiklik yapıp bu tarz yiyip içme fikrini ele aldığınızda neleri yemeyeceğinizi düşünmeyin. Hayatınızda sokacağınız yepyeni yiyeceklerle atılacağınız macera için heyecanlanın.
that you're going to be bringing into your life. [Michal] Eating healthy will not do you much good if you can't afford it. Or if it leaves a big hole in your pocket.
Sağlıklı beslenmek için ekonomik gücünüz yeterli değilse bunun size pek faydası olmaz.
You're going to cut your grocery bills in half from a typical standard American diet.
Standart Amerikan beslenme düzenine göre market masrafınız yarıya iniyor.
it might seem like a lot of effort you're saving all this money for all the new clothes you're going to have to buy for the new slim you that is produced from eating this whole foods plant-based diet.
Başlarda çok çaba gerektiriyor gibi görünebilir ama uzun vadede tasarruf ediyorsunuz ve bitkisel doğal gıdalar sayesinde daha incelmiş olan halinize yeni giysiler almak için paranız cebinizde kalıyor.
The more you can bring your kids into the fold the more they're going to develop an emotional attachment to where their food comes from and the impact that it's having on their health.
Çocuklarınızı işin içine ne kadar katarsanız yiyeceklerinin geldiği yerle, hazırlanma şekliyle ve sağlıklarına olan etkisiyle o kadar çok duygusal bağ kurmalarını sağlarsınız.
You don't want to hold it too tight you're going to hurt the bird.
Çok sıkmamalısınız yoksa kuşa zarar verirsiniz.
You're going to put that burger on that bun you're going to put all the fixings on that you make it exactly the same that's a great way to get started.
Çünkü ekmeğin üzerine o burgeri, sonra tüm malzemeleri koyuyorsunuz. Çocuklarınız neyi seviyorsa, aynı şekilde yapıyorsunuz. Başlangıç için harika bir yol.
And if you start destroying them you're basically killing out the crew and the life support systems going to collapse and there won't be any air to breathe and there won't be any food to eat and the climate'll be out of control
Bu kadar basit. Onları yok etmeye başlarsanız mürettebatı öldürürsünüz. Yaşam destek sistemleri çöker, nefes alacak hava, yiyecek yemek kalmaz, iklim kontrolden çıkar ve hiç iyi olmaz.
When you start to threaten the dominant you're going to become and they'll do everything they can to destroy you.
Toplumun baskın ön yargısını tehdit etmeye başladığınızda uğraşılması gereken bir tehlike haline gelirsiniz ve sizi yok etmek için ellerinden geleni yaparlar.
If I do this, they're going to know I'm working with you, and I can't go home.
Eğer bunu yaparsam sizinle birlikte olduğumu öğrenecekler ve eve geri dönemem.
I was going to ask you for coffee, but since you're deep in marinara sauce...
Kahve içmeye gidelim mi diye soracaktım ama... marinara sosuna bulanmışsın...
We're going to need you to come with us. Why?
- Bizimle gelmeniz gerekecek.
You're always talking about going to visit her.
Onu ziyaret edeceğim deyip duruyordun.
We're going to get this thing out of you.
O şeyi senden çıkartacağız.
You're going to need full facial reconstructive surgery.
- Komple yüz estetiği yaptırmanız gerekecek.
Oh, I hope you're proud of your handiwork, because you're going to enjoy it... for the rest of your life.
Umarım eserinizle gurur duyuyorsunuzdur çünkü onun tadını siz çıkaracaksınız hayatınızın sonuna kadar.
You're going to have to learn how to think on your feet, roll with the punches... and other metaphors. You're part of this thing now.
Hızlı düşünüp çabuk karar vermeyi, zorluklara göğüs germeyi ve benzeri şeyleri öğrenmek zorundasın.
You're not gonna solve anything by going to war with a government agency.
Bir devlet kurumuna savaş açarak hiçbir şey halledemezsin.
But why do you all buy cars that you're going to get carjacked in?
İyi de neden altınızdan çalınacak arabalar alıyorsunuz ki?
If you're going to drive across Italy, which we're going to do, taking in some culture... - Mm-hm. -... that's what you need.
Eğer İtalya'yı bir uçtan bir uca geçeceksen ki bizim de yapacağımız şey bu, kültürü özümsemek ihtiyacın olan şey bu.
You're going to go like Inspector Dreyfus in the Pink Panther films soon.
Yakında Pembe Panter'deki Müfettiş Dreyfus'a dönüşeceksin.
You're not going to any party thrown by any member of that crooked Earl Chambers family.
O namussuz Earl Chambers'ın ailesinden birinin verdiği hiçbir partiye gidemezsin.
You're going to Luke's!
Luke'un partisine gidiyorsun.
You heard your mother! You're going to Luke's!
Luke'un partisine gidiyorsun.
- You're going to Earl's.
- Earl'ün partisine gidiyorsun. - Ne?
You're a brilliant producer and an asset to this network, but you're going to apologize... or you're fired.
Sen bu network'ün mükemmel bir yapımcısı ve varlığısın. Fakat ya özür dileyeceksin ya da kovulursun.
If we're just going to drive around aimlessly, the least you could do is take me for ice cream.
Amaçsızca dolanıp duracaksak hiç değilse beni dondurma yemeye götür.
I know you're going to end up doing something that changes the world.
Dünyayı değiştirecek bir şey yapacağını biliyorum.
So, now that you know I'm serious, you're going to tell me why you'd do this.
Şimdi ne kadar ciddi olduğumu biliyorsun bunu neden yaptığını bana söyleyeceksin.
♪ If you're going to San Francisco ♪
# Eğer San Francisco'ya gidiyorsan #
Because...'cause you don't know if it's the last thing you're ever going to be able so say to them.
Çünkü o kişiye söyleyeceğin son şey olup olmadığını bilmiyorsun. Bilmiyorum.
You're going to kill her.
Onu öldüreceksin.
You're going to save me...
Beni kurtaracaksın...
You're damn right I'm going to call him your father... One in a million.
Tabii ki baban diyeceğim ona, milyonda birdirler.
When this shift is over in approximately 37 minutes, Otis, you're going back to Molly's and you're taking those signs down.
Yaklaşık 37 dakika sonra, vardiya bittiğinde Otis, Molly's'e dönüp afişleri indiriyorsun.
Stella, you're going to try to sweet talk your way out of any of those deliveries, and me, I am going to stand watch and handle those protesters.
Stella, tatlı dilinle gelenleri dışarı çıkaracaksın ben de nöbet tutup protestocularla ilgileneceğim.
You're going to feel it for months.
Aylarca hissedeceksin.
You're going to make them angry.
Onları kızdıracaksınız.
You don't step up to it till you know exactly what you're going to say.
Ne söyleyeceğine tam olarak karar vermeden mikrofonu açma.
Oh, so you're going to your parents'?
Ailenin yanında mı olacaksın?
If you're going to the park, watch your brother!
Parka gidiyorsanız kardeşine göz kulak ol!
If you don't let go, you're going to die!
Eğer aşağı inmezden öleceksin!
I used to be an ADA in the gang unit, so I can relate to what you're going through.
Çete biriminde idare müdürüydüm yani nasıl bir şeyle uğraştığınızı biliyorum.
You say we're a team, this is your chance to make it more than talk, so tell us what's really going on.
Bir ekip olduğumuzu söylüyorsun, bildiklerini söyleme şansı yakaladın. Bize gerçekten neler döndüğünü söyle.
I just feel like ever since I went back to work, I'm going out one door, you're coming in the other.
İşe geri döndüğümden beri, ben bir kapıdan çıkıyorum sen diğerinden giriyorsun.
You're going to enjoy marriage very much.
Evlilikten çok keyif alacaksın.
you're going to die 99
you're going to be a father 17
you're going to hell 34
you're going too fast 33
you're going to lose 24
you're going to kill me 26
you're going to be great 24
you're going to be okay 102
you're going to jail 90
you're going to love it 23
you're going to be a father 17
you're going to hell 34
you're going too fast 33
you're going to lose 24
you're going to kill me 26
you're going to be great 24
you're going to be okay 102
you're going to jail 90
you're going to love it 23
you're going to love this 34
you're going to school 20
you're going to be late 44
you're going to help me 24
you're going to have to 24
you're going to be fine 119
you're going to be ok 44
you're going to need it 36
you're going too far 33
you're going to be all right 67
you're going to school 20
you're going to be late 44
you're going to help me 24
you're going to have to 24
you're going to be fine 119
you're going to be ok 44
you're going to need it 36
you're going too far 33
you're going to be all right 67