English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You're going to die

You're going to die traduction Turc

961 traduction parallèle
Always saying you're going to die. Its getting so old.
Siz hep kendinizi öldürmekle tehdit ediyorsunuz.
You start walking or you're going to die.
Yürümeye başla.
If any of us stops a bullet, before we die... we're going to come to you, click our heels together and ask stiffly,
İçimizden biri vurulursa, ölmeden önce sana gelip topuk selamı vereceğiz ve çakı gibi durarak...
You're going to die anyway!
Nasıl olsa öleceksin!
Darling, you're not going to die, you're going to live.
Tatlım, sen ölmeyeceksin. Sen yaşayacaksın.
You're going to die in his place. Why?
O'nun yerine öleceksiniz, ama niye?
Because you're going to die and you know you're going to die.
Çünkü öleceksin ve öleceğini biliyorsun.
- All right, so you're going to die.
- Tamam, öleceksin demek.
No, you're not going to die.
Hayır, ölmeyeceksin.
You're going to die, Brandon, both of you!
Öleceksiniz, Brandon, ikinizde.
You're going to die.
Öleceksiniz.
You're not going to die.
Ölmeyeceksin.
He's got to die, and you're going to kill him!
Ölmek zorunda! Ve onu sen öldüreceksin!
Fan, you mustn't die! You're going to get well again, Fan.
Tekrar iyileşeceksin, Fan.
Yes, you're going to die, but not by a bullet.
evet, bir kurşunla olmasa da öleceksin!
You're going to die as he died, by the sword.
onun kılıçla öldüğü gibi öleceksin!
You're not going to die, Mr. Bettini.
Ölmeyeceksiniz, Bay Bettini.
You're going to die.
Çok beklersin.
There's just you and me... and we're going to die, too.
Sadece sen ve ben kaldık ve biz de öleceğiz.
You're both going to die.
İkiniz de öleceksiniz.
You can walk, but we're going to die here.
Sizler yürüyebilirsiniz, ancak bizler burada ölmeyeceğiz.
You're a worried old man who's soon going to die, but I have all my life before me.
Sen, yakında ölecek olan, üzgün yaşlı bir adamsın ama benim önümde koca bir hayat var.
Fish, you're going to die anyway.
Balık, nasıl olsa öleceksin.
You're going to die.
Öleceksin.
Well, make a deep breath... because you're going to die again.
Derin bir soluk al çünkü yeniden öleceksin.
Do you know you're going to die?
Öleceğini biliyorsun, değil mi?
We all know we're going to die... but you make a marvelous game out of it that includes the whole world.
Hepimiz öleceğimizi biliyoruz... sizse bunu tüm dünyayı kapsayan olağanüstü bir oyuna çeviriyorsunuz.
I'm going to die and you're afraid I'll take the secret to my grave.
Öleceğim, sırrımı mezara götürüm diye korkuyorsunuz.
I want you to know why you're going to die.
Niye öleceğini öğrenmeni istiyorum.
You're all going to die!
Öleceksiniz!
But if you prefer... you're going to die!
Ama tercih edersen... öleceksin!
You're not going to die, Pilar, I promise.
Ölmeyeceksin, Pilar, söz veriyorum.
McCoy has given me his medical evaluation of your condition. He says you're going to die unless something is done.
McCoy bir şeyler yapılmazsa senin öleceğini söylüyor.
This is the person you're going to be until the day you die?
Ölene kadar böyle mi kalacaksın?
Okay, as you're going to die soon, let me be frank so you can die in peace
Yakında öleceğin için sana herşeyi anlatacağım! en azında bilerek öl!
No, you're not going to die, Mr. Halder.
Hayır, ölmeyeceksiniz, Bay Halder.
Why is it that you're going to die with me?
Neden benimle beraber ölesin ki?
Now you're going to die!
Şimdi öleceksin.
You're going to die!
Öleceksin!
You're going to die!
Öleceksin.
Hey, while you're up here safe and dry, your woman is going to die.
Sen burada kuru ve güvendeyken kadının ölmek üzere.
If you're going to die, kill me first!
Eğer öleceksen, önce beni öldür!
You're all going to die... and Satan walks the earth.
Hepiniz öleceksiniz! Şeytan, Dünya'da yürüyor!
This ffool doctor says you're going to die.
Bu aptal doktor öleceğini söylüyor.
You're not going to die in your bed.
Sen sıcak yatağında ölmeyeceksin.
You're going to die here, on the machine
Burada makinanın üzerinde öleceksin.
Stay in your seat You can't die They're going to kill him!
yerinde dur ölmemeli onu öldürecekler!
And you're going to die here!
Ve burada öleceksiniz!
You're going to die up there.
Yukarıda gebereceksin!
You're not going to die.
Soğuk algınlığından ölecek değilsin.
You're going to die...
Öleceksin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]