You're gonna do fine traduction Turc
111 traduction parallèle
You're gonna grow up to be a strong, fine woman... and I'm gonna see that you do.
Büyüdüğünde iyi ve güçlü bir kadın olacaksın. Öyle olmanı sağlayacağım.
And if you fine... fancy gentlemen... ain't gonna do nothin'about it... then you're just a bunch of lousy... yellow, stinkin'cowards... the whole bunch of ya!
Ve, eğer siz, sayın... kibar beyler... bu konuda bir şey yapmayacaksanız... o zaman, siz bir avuç işe yaramaz... korkak, kokuşmuş heriflersiniz... topunuz birden!
- Relax. You're gonna do just fine.
- Rahatla, sorun çıkmayacak.
- You're gonna do fine, Coach.
- Sen bu işi halledersin, Koç.
You're gonna do just fine.
Bunda da başarılı olacaksın.
For what it's worth, I think you're gonna do fine.
Her ne olursa olsun, bence iyi iş çıkaracaksın.
You're gonna do just fine.
Çok iyi olacak.
Kate, you're gonna do fine.
Kate, bunu başaracaksın.
I know that when you get used to this, you're gonna do just fine.
Buna alıştıktan sonra iyi olacağını biliyorum.
You're gonna do fine.
Üstesinden geleceksiniz.
I mean, if I can get dog boy here a job, you're gonna do just fine.
Demek istediğim şu köpek oğlana bile iş bulabiliyorsam, sen kesin bulursun.
Thanks. - Okay. You're gonna do fine.
İyi iş çıkaracaksın.
You do the work assigned you, you stay out of trouble, we're gonna get along just fine.
Sana verilen görevi yap, beladan uzak dur, gayet güzel anlaşırız.
You're gonna do fine.
Başarılı olacaksın.
You're gonna do fine.
Halledeceksin.
You're gonna do just like we tell you, and everything's gonna be fine, right?
Sana söylediklerimizi yapacaksın, ve her şey yoluna girecek, değil mi?
Oh, well, you know, we're both gonna be fine.
İkimiz do öyle olmayacağız.
You're gonna do just fine.
Sadece iyi olacaksın.
You're gonna be fine, we're both gonna be fine, gonna do well.
İyi olacaksın, ikimiz de iyi olacağız.
Partner, you're gonna do just fine.
Sen idare edersin.
And I'm like, "whatever." You're gonna do fine.
İlk küçük burun bluzuma akıttığı anda cin aramaya başlarım.
Oh, you're gonna do fine.
- Ben de seni seviyorum.
You're gonna do fine.
Merak etme.
"Fine" might be all right in your mother's salon, but you're gonna have to do better than that if you're to colour for me.
"İyi", annenin salonunda yeterli olabilir fakat benim için boyayacaksan, bundan daha iyisini yapmalısın.
I know you're gonna do just fine.
- Başaracağını biliyorum.
You're gonna do just fine here.
Burada herşey iyi olacak.
- You're gonna do fine.
- Çok başarılı olacaksın.
You're gonna do fine. Just listen to Alex.
Sayın Yargıç, James Woodrow.
You're gonna do fine tomorrow and we're gonna become good friends.
Yarın iyi iş çıkaracaksın ve iyi arkadaş olacağız.
I do. And you'ne gonna do fine tomorrow... and we're gonna becmme good friends.
Yarın iyi iş çıkaracaksın ve iyi arkadaş olacağız.
If you're gonna turn me into a traitor, fine... but do me a favor and stop asking about him like you give a shit how he is.
Beni bir hain yapacaksan tamam, ama bana bir iyilik yap ve sanki çok umurundaymış gibi onun nasıl olduğunu sorma.
You're gonna do just fine.
İyi iş becereceksin.
Oh, my god. I'm gonna take care of you, and you're gonna do fine.
Dinle, sana yardım edeceğim, sen de işini iyi yapacaksın, tamam mı?
Because you're such fine, hard-working folks, tell you what I'm gonna do.
Bu kadar iyi ve çalışkan olduğunuz için, ne yapaağımı söyleyeyim.
Just do everything I told you, and we're gonna be fine, all right? Don't worry.
Dediğim gibi yap, sorun çıkmaz, oldu mu?
What you're gonna do is call Neil Mink, play it down, pay the fine and not turn this into one of your causes célèbres.
Yapman gereken Neil Mink'i aramak, aşağıdan almak, ve cezayı ödemek. Ve bu olayı da her zamanki gibi bir kutlama partisi haline çevirmemek.
You're gonna do just fine at those baton-twirling tryouts.
Sopa çevirme denemelerinde başarıIı olacaksın.
You're a hustler you're gonna do just fine.
Sen girişkensin, becerirsin.
Man, you're gonna do fine.
Dostum, her şey iyi olacak.
You're gonna do fine.
- İdare edersin. - Bunu sen söylüyorsun.
- You're gonna do fine.
- İdare edersin. Bunu söylemeyi kes.
I'm sure you're gonna do fine.
Eminim güzel geçer.
Hey, relax, you're gonna do fine, okay?
Sakin ol. İyi olacaksın, tamam mı?
You're gonna do fine. - Bye.
İyi iş çıkaracaksın.
Oh, you're gonna do fine.
Beni çiğ çiğ yerler. Üstesinden gelirsin.
Take it easy, you're gonna do fine.
Rahatla bunu başaracaksın.
So, look, we're just gonna talk to'em... and we're gonna tell'em about all of the human stuff we like to do, and, you know it'll be over before you know it... and everything will be fine.
Şimdi onunla konuşacağız. Ve yapmayı sevdiğimiz insan aktivitelerini anlatacağız. Çabucak bitecek işimiz.
You're gonna do fine.
İyi olacak.
Fine, if you're not gonna do it, then I'll just do it myself.
Öyle olsun. Sen yapmayacaksan, ben de kendim yaparım.
You're gonna be fine. Do you understand me?
Bir şeyin kalmayacak.
You're gonna do just fine. Thanks.
İyi iş çıkaracağından eminim.
you're gonna have to kill me 35
you're gonna die 167
you're gonna make it 72
you're gonna love it 213
you're gonna be okay 646
you're gonna be fine 581
you're gonna do great 68
you're gonna be ok 87
you're gonna pay for this 33
you're gonna regret this 40
you're gonna die 167
you're gonna make it 72
you're gonna love it 213
you're gonna be okay 646
you're gonna be fine 581
you're gonna do great 68
you're gonna be ok 87
you're gonna pay for this 33
you're gonna regret this 40