You're gonna lose traduction Turc
796 traduction parallèle
You're gonna lose all the money you made on Sandow, huh?
Sandow'dan kazandıklarını kaybetmeye mi?
You're gonna lose your teeth chattering if we don't get something hot into you.
Sana sıcak bir şey içirmezsek takırdamaktan dişlerin dökülecek.
- Take it easy, will you? You're gonna lose your privilege.
Sakin ol, yoksa haklarını kaybedeceksin.
I think you're gonna lose this patient.
Sanırım bu hastayı kaybedeceksin.
Now you're not gonna lose hope, are you?
Umudunuzu kaybetmeyeceksiniz, değil mi Peder?
Well, you're gonna lose this one.
Ama bu örneği kaybedeceksin.
- I don't wanna lose you you're gonna get killed if you don't wise up and turn a leaf you pathetic little jerk.
- Seni de kaybetmek istemiyorum. Akıllanıp doğru yolu seçmezsen seni de öldürecekler,.. ... sefil serseri.
You're gonna keep on doing this, and I'm gonna lose a friend.
Böyle yapmaya devam edersen bir arkadaşımı kaybedeceğim.
You're gonna lose that bedside manner of yours.
Hastalara iyi muamele becerini kaybedeceksin.
- He's thinking you're gonna lose.
- Kaybedeceğini düşünüyordu.
I'm telling you as a friend, you're gonna lose her.
Sana bir dost olarak söylüyorum, onu kaybedeceksin...
- You're gonna lose more than that.
- İtibarından fazlasını kaybedeceksin.
You're gonna lose more money to me, that's what.
Bana daha çok para kaybedeceksin, bu nedenle.
You're gonna lose.
Kaybedeceksin.
You're gonna lose him.
Onu kaybedeceksin.
You know you're gonna lose your gig.
Aracı kaybedeceğini biliyorsun.
I'm not gonna go cornball on ya or give ya any big speeches or anything like that... but I'll tell you right now, just as sure as God made little green apples... you play like that this coming Friday night... and you're gonna lose if you don't care.
Size aptalca şeyler anlatıp nutuk çekecek değilim... ama size şunu söylüyorum, Tanrı'nın küçük yeşil elmaları yaptığı... kadar eminim ki eğer gelecek Cuma akşamı... eğer umursamazsanız kaybedeceksiniz.
And I swear, you're gonna lose one if that red man is buried in this town.
Şu kırmızı adamın buraya gömülmesine izin verirseniz beni kaybedersiniz.
You're gonna lose her.
Onu kaybedeceksin.
This time you're gonna lose your balls for real.
Bu sefer toplarını gerçekten kaybedeceksin.
If you get too far ahead of me, you're gonna lose your fix.
Deli olma Starbuck, benden çok uzaklaşırsan yönünü kaybedeceksin.
You play against me, pal, you're gonna lose.
Bana oyna dostum, kaybetmezsin.
Well, they're not gonna lose you, Danny.
Şey, Onlar seni kaybetmeyecek, Danny.
If you don't eat, you're gonna sure lose your strength.
Yemezsen gücünü kaybedersin.
You're the top shelf and I'm not gonna lose you because of some crazy notion about quitting!
Sen en iyisisin... Ayrılmak gibi aptal bir fikir yüzünden seni kaybedemem.
You're gonna be gettin'us both to lose ourjobs!
Seni gerzek! Senin yüzünden biz de işimizi kaybedeceğiz!
You better look good doing it or else you're gonna lose a good thing.
Bunu yaparken iyi görünün yoksa iyi bir şeyi kaybedersiniz.
You're not gonna lose me.
Beni kaybetmeyeceksin.
You trust their honesty, you're gonna lose your long johns, too.
Onların dürüstlüğüne güvenirsen ayağındaki donundan olursun.
I said, "If you ever lose that girl... " you're gonna wind up being a booze-head ex-superstar...
Dedim ki, "Eğer o kızı kaybedersen, alkolik eski bir süper star olup, her nefes alışında, elinde bir kutu bira olacak."
You think that we're gonna lose this game because of you, you got another thing coming.
Senin yüzünden maçı kaybedecek miyiz sence. Sana bir şey daha söyleyeyim.
You're gonna lose.
- Kaybedeceksin.
Three goals or you're gonna lose.
Üç gol atarsın ya da kaybedersin.
Brilliant. And then, you're gonna lose your kidney.
En sonunda da böbreğini kaybedeceksin.
You say... you say you're gonna lose, "Is it my fault?"
Kaybedeceğini söylüyorsun, "Benim hatam mı?"
Your Honour, with all due respect... if you're gonna try my case for me, I wish you wouldn't lose it.
Sayın Yargıç, tüm saygımla, davamı siz yönetecekseniz, umarım kaybetmezsiniz.
You're gonna have to lose some altitude.
Biraz alçalmak zorundasın.
- Hey, you're gonna lose some money!
- Hey, biraz para kaybedeceksin Ellen!
You're gonna lose it.
Aklını kaybedeceksin.
Hey, you're gonna lose your nose.
Hey, burnun kopacak.
You're not gonna use it. You're gonna lose it, lad.
Kullanmayacaksın, kaybedeceksin.
My button. You're gonna lose a lot more than that.
Ondan çok daha fazlasını kaybedeceksin.
- You're not gonna lose him. I promise.
- Onu kaybetmeyeceksin Carla, söz.
♪ If you're gonna lose ♪ ♪ The devil's gonna take you down there below ♪
# Eğer kaybederseniz şeytan sizi orada devirecek... #
- You're gonna lose it.
- Kaçıracaksın.
- You're gonna lose it! - Get it, Moss!
- Kaçıracaksın.
You're just gonna take it back to the poker game next week and lose it, because you stink.
Gelecek hafta oynanacak poker oyununda kesin kaybedeceksin çünkü, sen berbatsın.
Jesus, if you're gonna be glib about this I'm gonna lose it.
- Bütün gece ayaktaydım beni... hasta etti. Tanrım, böyle kayıtsız konuşmayı sürdürürsen, sabrım taşacak!
Are you saying you're gonna lose?
Yani kaybedeceğini mi söylüyorsun?
I mean, I meet you in hotel rooms... in the back of cars, in stalled elevators... you're gonna lose your respect for me.
Seninle otel odalarında, arabaların arka koltuklarında,.. ... bozuk asansörlerde buluşuyoruz. Bana olan saygını kaybedeceksin.
You're gonna lose your job.
İşini kaybedeceksin.
you're gonna have to kill me 35
you're gonna die 167
you're gonna make it 72
you're gonna love it 213
you're gonna be okay 646
you're gonna be fine 581
you're gonna do great 68
you're gonna be ok 87
you're gonna pay for this 33
you're gonna regret this 40
you're gonna die 167
you're gonna make it 72
you're gonna love it 213
you're gonna be okay 646
you're gonna be fine 581
you're gonna do great 68
you're gonna be ok 87
you're gonna pay for this 33
you're gonna regret this 40