You're in the clear traduction Turc
203 traduction parallèle
You're in the clear, Mrs. Beragon.
Temize çıktınız Bayan Beragon.
I'll stick with you until you're both in the clear.
İkiniz de rahata erene kadar yanınızdayım.
I guess you're in the clear, Mr. Niles.
Sanırım temize çıktınız, Bay Niles.
I don't think I just wanna know that you're in the clear.
Tahmin yapacak durumda değilim senin temiz olduğundan emin olmak istiyorum, o kadar.
All you've got to do is get rid of me, and you're in the clear?
Yapmak istediğin tek şey benden kurtulmak ve kendini aklamak mı?
You're in the clear now.
Artık güvendesin.
But you're in the clear.
Ama sen aklandın.
Use that police wavelength only when you're absolutely in the clear.
O polis frekansını sadece tehlikeden katî uzak olduğunuzda kullanın.
You're in the clear.
Aklandın.
It's clear you're out to get Yoshida and cause disorder in the unit.
Amacının Yoshida'ya zarar verip birlikte düzeni bozmak olduğu açık.
Anything before 1945 - you're in the clear.
- 1945'ten önceki her şey silindi.
♪ Consider yourself at home Consider yourself one of the family ♪ I've taken to you so strong It's clear we're going to get along ♪ Consider yourself well in Consider yourself part of the furniture
Kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanım kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... zor günlerimiz de olabilir, aç kalabiliriz, ne fark eder?
♪ Consider yourself at home Consider yourself one of the family ♪ We've taken to you so strong It's clear we're going to get along ♪ Consider yourself well in Consider yourself part of the furniture
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
You're in the clear.
Sen zan altında değilsin.
You're in the clear.
Temize çıktın!
Are you claiming that homosexual card, meaning you're in the clear?
Bu homoseksüel kartı sende olduğu için temiz olduğun anlamına mı geliyor?
You're in the clear.
Senin sorumluluğun yok.
Yeah, when you're in the clear.
Evet, aklandığın zaman.
Come on, Metron, you're in the clear!
Hadi Metron, önün açık!
As you can see from our helicopter up in the sky... we're getting a very clear picture now.
Havadaki helikopterimizden gördüğünüz gibi... şu an çok daha belirgin görüntü alıyoruz.
- Just be a man. You're in the clear.
- Sadece erkek gibi davranmanı istiyorum.
Now look, unless one of you two guys took a piece of rope or a piece of wire and strangled this guy, you're both in the clear.
Şimdi bakın, bir parça ip veya tel alıp boğmadıysanız ikiniz de temizsiniz.
You're in the clear.
Bu işten sıyrıldın.
- You're in the clear.
Çıkar! - Açıktasın.
You're not in the clear, buddy.
Bundan daha sıyrılmadın, ahbap.
You're practically in the clear.
Pratik olarak sen temizsin.
If you're in a hurry, your worker can help us. move the bricks and clear the road!
Acelen varsa, adamın bize... tuğlaları kaldırmak ve yolu temizlemek için yardım edebilir.
Well, whoever it was, you're in the clear.
Kim yapmışsa sen paçayı kurtardın.
Alpha 3 and 4, the captain says you're clear to bring him in.
Alfa 3 ve 4, kaptan konuğumuzu içeri alabileceğimizi söylüyor.
I need to talk to my agent in charge to get a feel for how to go on this, but, uh, i think it's pretty clear you're gonna want to talk to the right people.
Yetkili ajanımla bu konuda nasıl devam edeceğimize dair konuşmalıyım, ama bence doğru insanlarla konuşmak istediğin oldukça açık.
So we just gotta fight these guys for an hour and a half, and you're in the clear, okay?
O zamana kadar karşı koyabilirsek temize çıkarsın.
You're in the clear.
Artık beladan uzaksınız.
You're in the clear. Trust me.
Senin için sorun olmayacak.
But in the end, you're gonna see clear to who and what you are and what you're here to do.
Fakat sonunda, kime ve kim olduğunu ve ne yapman gerektiğini açıkça göreceksin.
If Donna's not jealous, I mean, it means, basically, you're in the free and clear.
Donna kıskanç değilse, bu demek oluyor ki sen özgür ve masumsun.
Indeed, I hope for your sake that what I'm about to say will steer you clear of the very real danger you're in.
Aslında söyleyeceklerimin sizi... içinde bulunduğunuz tehlikeden uzaklaştırmasını umuyorum.
You're in the clear.
İlerleyebilirsin.
You're in the clear.
Kurtuldunuz.
yeah. and the word from steve is you're clear.
Evet. Steve'in söylediğine göre sende hiç yokmuş.
But if you agree to take it easy... no traveling for a few days until... we're totally in the clear I see no reason why he can't check outta here. Well, that's good news, isn't it? Just sign right here.
Ama sâkin olmayı başarırsan biz gitmeni söyleyene dek birkaç gün burada kalırsan buradan taburcu olmaman için sebep görmüyorum.
You've got to wait until they're in the clear.
Çıkana kadar beklemeniz lazım.
Once I'm gone, you're in the clear too.
- Gittiğimde sen de kurtulursun.
Once we're in the clear, you call the cops.
Başımızı dertten kurtarınca, polisleri arayacaksın.
You're in the clear, so I guess you got what you wanted.
Aklandın, sanırım istediğin oldu.
You don't know what's gonna happen when you're kind of clear and here and in the now.
Kafan açıkken, bulunduğun yerde ve şu andayken ne olacak, bilemezsin.
Let me be clear. You return home, you're putting in jeopardy the lives of the people you claim to love.
Ajan Bristow, açık konuşayım,... eve dönersen,..
When I'm waiting in the car and you're up here la-di-dahing, it's perfectly clear that...
Ben arabada bekliyorum, sen burada laylay yapıyorsun. Beni umursamadığın gayet açık.
So you're in the clear.
Yani sen temize çıktın.
The darker the water, the darker the bait, which doesn't make any sense at all, but if the water you're going to be fishing in is real clear, you'll want the lighter colors.
Bulanık suda bulanık yem kullanılır. Hiç mantıklı değil ama balık avlayacağın su temizse makara ve kilit sistemi için daha açık renkler tercih edersin.
Looks like you're in the clear.
İğrençliğin âlemi yok.
You're in the clear.
İçin rahat olsun.
you're invited 50
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in denial 28
you're in charge 189
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in denial 28
you're in charge 189
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103