English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You're my guy

You're my guy traduction Turc

382 traduction parallèle
No guy's giving my wife presents. You're giving that pup back.
Kimse benim karıma armağan veremez.
You're the nosiest guy I ever met, and it's always in my business.
Sem tanïdïgïm en meraklï adamsïn, ve hep isimin içindesin.
I remember that you're the guy who lifted my passport and my money.
Pasaportumla paralarıma el koyan kişi sizdiniz, bunu unutmadım.
So you're the guy that's been swiping'my stock.
Demek içkilerimi aşıran sendin.
Me, oh, my, you're a lucky guy Happy Easter to you
Vay canına, sen şanslı bir adamsın Sana da mutlu Paskalyalar
You're my guy.
Sen benim erkeğimsin.
Well, you're my kind of guy.
Tam benliksin.
You're not the kind of guy that would fit into "my boxes."
Sen tabutlarımdan birini dolduracak bir tipe benzemiyorsun.
You're my wife. You can't go around afraid all the time that every guy you bump into is a former customer!
Hep bu korkuyla dolaşamazsın çarptığın her adamdan eski müşterin diye korkarak.
And when I say to a guy, "You're my pal..." ... everything I got is his.
Ve ben bir adama "benim dostumsun" dersem sahip olduğum her şey onundur.
You're my kind of guy, Frank.
Tam benim adamımsın, Frank.
Au revoir, My Glaude, you're a good guy!
Elveda Glaude. Sen iyi bir adamsın!
You're talking about a guy who held my hand in the hospital, who cried when his baby was born. Where were you?
Hastanede elimi tutan, bebeğimiz doğduğunda ağlayan bir adamdan bahsediyoruz.
Hey, cool down, big guy, I already told you, you're not my type.
Hey, yavaş ol bakalım koca oğlan. Sana tipim olmadığını söyledim.
You know, Steve, you're not my kind of guy or anything, and I don't want to hang around with you, but you know your cars.
Biliyor musun Steve, benim anlaşabileceğim bir erkek değilsin ve seninle takılmak istemiyorum fakat arabadan çok iyi anlıyorsun.
So my mother doesn't know you're a guy.
Böylece annem bir erkek oldugundan süphelenmez. Çaktin mi?
You're the guy who tried to get my cab.
Sen taksime binmeye çalışan adamsın.
You're the little guy that tried to make off with my queen.
Sen benim Kraliçemle kaçmaya çalışan şu küçük adamsın.
If the guy you're talking about is my friend he sure doesn't need your help
Eğer bahsettiğin adam benim arkadaşımsa, kesinlikle senin yardımına ihtiyaç duymaz.
My sister always told me there's the type of guy you're crazy about and there's the type you marry.
Kardeşim bana her zaman bir, eğlenilecek tipte erkek,... bir de evlenilecek tipte erkek olduğunu,
You're a pretty swift guy for a girl, my chickadee.
Bir kız için fazla zekisin minik kuşum.
After a minute of silence the guy said : "Listen up David Lee you're not gonna marry my daughter, you're like some tapestry store ad."
Bir dakikalık sessizlikten sonra, herif dedi ki : "Dinle David Lee... kızımla evlenmeyeceksin, duvarlara asılan reklamlar gibisin".
You know, you're my guy now.
Dinle artık benim adamımsın.
You're the only guy that remembered my birthday.
Doğum günümü hatırlayan tek kişi sensin.
And you're the guy that was raiding the refrigerator in my trailer.
Karavanımdaki buzdolabını yağmalayan adamsın sen.
You're my kind of guy!
Sen benim tipte bir adamsın!
Look, you seem like a nice guy, but you're just not my type.
Bak, iyi birisine benziyorsun ama tipim değilsin.
You mean to say, you're going to bamboozle this guy into thinking... - you're a straight arrow? - That's my plan.
Demek istediğin, bu adamı kafalayıp onun senin... eski kafalı olduğunu düşünmesini mi sağlayacaksın?
Everyone knows you're the guy my father was complaining about.
Sizi herkes tanıyor. Siz babamın şikayet ettiği insansınız.
You're the only guy on my dance card, Parker.
Sen benim dans kartımdaki bir adamsın sadece, Parker.
You're the only guy I've ever trusted in my life.
Hayatımda güvendiğim tek insan sensin.
I mean, you're the only guy I've ever trusted in my life.
Hayatımda güvendiğim tek insan sensin.
You're my go-to guy.
Sen benim adamımsın.
You're my guy.
Sana güveniyorum.
You're still my guy.
Ama sen hala benim adamımsın.
Um, you know, you're gonna wanna kill me, but, uh, my setup guy called today... and he said, "Why didn't your friend meet my friend at the Formosa the other day?"
Dinle, beni öldürmek isteyeceksin ama bugün "tuzak ortağım" aradı ve "arkadaşın geçen gün neden Formosa kafede benim arkadaşımla buluşmadı?" diye sordu.
You're like a guy - my guy friend that knows about girls'stuff.
Erkek gibisin. Kızlardan anlayan bir erkek arkadaşım gibisin.
You're still my number-one guy!
Hala sen benim bir numaramsım!
Look, when you're in Florida, can my cigar guy drop off some Cubans for me at your parents'?
Sen Florida'dayken, benim purocu benim için seninkilere Küba şeylerinden bırakabilir mi?
Ifthe guy you're talking about is my friend... he sure doesn't need your help.
Eğer bahsettiğin adam benim arkadaşımsa kesinlikle yardımına ihtiyaç duymaz.
You're the first guy who's ever saved my life.
Hayatımı kurtaran ilk kişisiniz.
So you're the guy that wants my life.
Demek hayatımı isteyen adam sensin.
- You're my guy.
- Sen benim erkeğimsin.
While you're sawing holes in my story - - There's a guy out there with a list of disasters.
Tamam, sen hikayemdeki açıkları vuruyorsun... ama bir adam var ve elindeki broşürde olan yada olacak felaketlerin listesi var.
You're my kind of guy, aren't you?
Sen benim gibi birisin, değil mi?
If you can't work it out with Bill, bring him to my party on Friday. Everyone is bringing a guy they're no longer interested in.
Bill'le yürütemeyeceğini düşünüyorsan, onu Cuma akşamı vereceğim partiye getir.Herkes artık ilgilenmediği bir erkeği getirecek.
- You're my guy, Jerry, my guy.
- Biliyorum. - Sen benim adamımsın Jerry.
You're my guy.
Sen benim adamımsın.
You're my guy, Ted.
- Sen benim adamımsın, Ted.
( Handcuffs locking ) You're my guy, Jerry.
- Sen benim adamımsın, Jerry.
You're moving my guy!
Adamımı götürüyorsun!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]