You're my son traduction Turc
1,520 traduction parallèle
You're my last chance, Yael Hoffman, director of admissions.
Siz benim son şansımsınız, Yael Hoffman, öğrenci kabul müdürü.
Well, I bought chicken and you're my son and you're going to sit down and we're going to eat, so call her.
- Ben de tavuk aldım. Oğlumsun, masaya oturacaksın ve yemek yiyeceğiz. - Yani onu ara.
Just so we're clear, you will not return home from Africa without my son.
Eski bir alman atasözü der ki : "Balığı suçlama."
You're my son, no matter what.
Sen benim oğlumsun, önemli olan tek şey bu.
The truth, Shawn, you're not really my son, are you?
İşin gerçeği Shawn, aslında benim oğlum değilsin, değil mi?
you're my son.
sen benim oğlumsun.
You're my son.
Sen benim evladımsın.
I can't believe this, Nina. My son could be one court appearance away from freedom and you're refusing to let Collier testify on his behalf?
Oğlum bir mahkeme sonrasında ögürlüğüne kavuşacak, ve sen Collier'in onun tarafında tanıklık etmesini reddediyorsun?
So you're an expert on my son's feelings.
Demek ki çocuğumun duyguları üzerine bir uzmansınız.
I'm your mother, for God sakes! You're my son.
Ben senin annenim, tanrı aşkına!
You're the closest thing that I have to my son.
Sen sahip olduğum oğluma en yakın şeysin.
- what the - - I'm your son, and you're my dad... and we're gonna talk about this.
Ne ben senin oğlunum, sen de benim babamsın..
you're my son.
Sen benim oğlumsun.
You're selfish, and my son is giving.
Sen bencilsin, oğlum ise fedakar.
Well, you're not gonna stay in this house and take care of my son.
Bu evde kalıp, oğluma bakıcılık yapmayacaksın.
You're my son
Sen benim oğlumsun.
Charlie, look, you're a grown man, but you're still my son and I'm still your father.
Charlie, bak, yetişkin bir insansın ama hala benim oğlumsun, ben de hala babanım.
- You're not my son!
- Sen benim oğlum değilsin!
i don't mean to pry, but i think you're a good christian woman, and you deserve better than my son.
Karışmak istemem ama gördüğüm kadarıyla dindar bir kadınsın oğlumdan daha iyisini hak ediyorsun.
Now, you listen up, Brittany Pam. You're my last chance.
Şimdi beni iyi dinle Brittany Pam, sen benim son şansımsın.
You're not the final say in this house, not when it comes to my children.
İş çocuklarıma gelince bu evde son sözü sen söyleyemezsin.
You're accusing my son of being involved in drugs?
oğlumu uyuşturucu işine karışmakla mı suçluyorsun?
You're my son.
. sen benim oğlumsun.
And you're not my son, neither.
ve artık benim oğlum da değilsin.
Oh, you're a friend of my son's.
Sen oğlumun arkadaşısın.
You're the last person anyone saw with my victim
Kurbanı gören son kişi sensin.
So what you're saying is that if my son doesn't deduce that there is a second Kira, then you'll continue to suspect him?
Öyleyse eğer ikinci bir Kira olduğunu anlamazsa oğlumdan daha mı çok şüpheleneceğini söylemeye çalışıyorsun?
You're always gonna be my son.
Sen hep benim oğlum olacaksın.
If you want this money, you're gonna have to stay married to my son for the next 13 months.
Bu çeki istiyorsan, oğlumla 13 ay daha evli kalman gerekiyor.
Oh, please, wilhelmina. You're my last hope.
Lütfen Wilhelmina, son ümidim sensin.
I've waited... seven days to talk to my son, and now you're telling me I can't?
Oğlumla konuşabilmek için yedi gün bekledim ve şimdi siz bana konuşamazsın diyorsunuz.
Look, I know being my son these days, you're catching a lot of grief.
Bak, bu sıralar benim oğlum olmandan dolayı sıkıntılılar yaşadığını biliyorum.
You're my last spirit?
Beni ziyarete gelen son ruh sen misin?
My point is, you're headed for a desk job, son.
Sana bir masa işi verilecek evlat.
You're part of this family, she's your mother, she's in business with my son.
Son bu ailenin parçasısın. O da senin annen. Oğlumla ortak.
Yo, son, you're messing with my equilibrium.
Oğlum, ahengimi bozuyorsun.
Now you're my son's wife.
Artık oğlumun karısısın.
You're my son.
Sen benim oğlumsun.
You're not my son.
Sen benim oglum degilsin.
Well, yeah, you're right. It is my last $ 50. Till Thursday, I mean, you know.
Haklısın, bu perşembeye kadar son 50'liğim.
You're the last person i expected to come to my defense.
Kendi savunmama gelebileceğini beklediğim en son insan sensin.
You're going to kill my son, aren't you?
Oğlumu öldüreceksiniz, değil mi?
You're my only son,
Sen benim tek oğlumsun,
You're my only son, I'm worried about you.
Benim tek oğlumsun, endişeleniyorum. Kafanı ne kurcalıyor söyle.
" And you're my only son.
Ve benim biricik oğlumsun.
And you're positive, that's the final signal from my son's phone?
Ve oğlumun telefonundan son sinyal alınan yerin orası olduğundan eminsiniz?
The lad you're talking about happens to be my son.
Himayemde dediğin çocuk benim oğlumdur.
And you're good enough to come and meet me here my last free night before my parents arrive.
Ve ailem gelmeden önceki son boş günümde buraya gelip benimle buluşacak kadar iyisin.
If you're watching this, it's because my son from my first marriage has arrived, caused a scene and is currently chatting up some nearby trollop. - Hey!
Eğer bunu izliyorsanız... ilk evliliğimden olan çocuğum geri gelmiş... ve şu anda ortamdaki hatunlara sarkıyor demektir.
Please, you're my last chance on earth.
Lütfen, şu dünyadaki son şansım sensin.
You're Not My Son.
Oğlum değilsin.
you're my rock 22
you're my hero 133
you're my best friend 278
you're my wife 107
you're my favorite 18
you're my only hope 38
you're my mom 23
you're my brother 182
you're my sister 76
you're my baby 18
you're my hero 133
you're my best friend 278
you're my wife 107
you're my favorite 18
you're my only hope 38
you're my mom 23
you're my brother 182
you're my sister 76
you're my baby 18