You're not real traduction Turc
1,001 traduction parallèle
Too bad you're not a real dragon instead of a punk poet.
Değersiz bir şair yerine gerçek bir ejderha olmaman çok kötü.
The girls say you're not a real man!
Kızlar senin gerçekten erkek olduğunu bile tartşıyorlar!
You're not a real man either.
Sen de gerçek bir erkek değilsin.
You're not often the absent-minded professor, but you can be a real zombie.
Genellikle kaçık bir profesör gibi değilsindir ama öyle olduğunda da gerçekten yaşayan bir ölü gibi oluyorsun.
You're not real.
Sen gerçek değilsin.
I s almost a pity that you're not the real robber.
Gerçek hırsız olmamanız neredeyse acınacak bir durum.
REAL PRETTY. YOU'RE NOT GOING TO GET YOURSELF
Boş yere endişe etme.
And as long as you're looking for something real, you're not lost.
Ve gerçek bir şeyler aradığın müddetçe, kaybolmazsın.
Because you're not a real champ.
Gerçek bir şampiyon değilsin de ondan.
Glad you're not the real thing.
- Sahiden olmamanıza sevindim.
You're not real.
Gerçek değilsin.
You're not really real.
Aslında gerçek değilsin.
You're not real.
Yoksunuz siz!
Gentlemen, surely you're not going to take the word of a soulless mechanical device over that of a real flesh-and-blood man.
Mekanik alete mi inanıyorsunuz, yoksa bir insana mı?
Since you're not real, there's no point in continuing this conversation.
Sen gerçek olmadığına göre bu konuşmayı sürdürmenin bir anlamı yok.
If you go in real quiet, they may not know you're there.
Çok sessiz olursanız, orada olduğunuzu fark etmezler.
You're not a real cop any more.
Ne de olsa artık gerçek bir polis değilsin.
- What a shame you're not real. - We are real, my lord.
- Gerçek olmamanız ne acı.
But if you're not given the antidote, the apparent death becomes real.
Fakat panzehir verilmezse, kişi gerçekten ölür.
You're not his real father, are you?
O'nun gerçek babası değilsin, değil mi?
You're not real and I'm talking to you.
Sen gerçek değilsin ve ben seninle konuşuyorum.
I will check whether you're a real virgin or not.
Bakalım gerçekten bakire misin.
The important distinction to make when you're talking about... the genuine quality of a painting... is not so much whether it's a real painting or a fake.
Bir resmin hakiki kalitesinden bahsediyorsak... asıl idrak edilmesi gereken şey... aslında gerçek mi taklit mi olduğu değil,
You're the real hero, not Leary.
Sen gerçek bir kahramansın, Leary değil.
Uh, when it happens, and it's gonna happen, then you're gonna be working here for real, and not just playing around, splashing in the water.
Geldiğinde, ve kesin gelecek, o zaman burada oynamak ve Sularla eğlenmek yerine, gerçekten çalışmak zorunda olacaksın.
Next ya dice up, not chop up, some onions and some celery... and ya mix'em in real even so that... you don't get a big bite of onion or somethin'when you're eatin'it.
Sonra da biraz soğan ve kerevizi küp halinde doğra, rendeleme ama... ve hepsini karıştır... öyle ki yerken ağzına yoğun soğan tadı gelmesin.
And you're not the real Zhao Wuji
Ve sen gerçek Zhao Wuji değilsin
Now I know the real you You're not human
En azından şimdi anladım gerçekten kimle evlendiğimi
It'll divine whether or not you're going to be a real man.
Gerçek bir erkek olup olmayacağını haber verecek.
I just couldn't get it into my head you're not a real woman...
Senin gerçek bir kadın olmadığını kafama sokamadım...
You're not going after real power.
Gerçek güçlere dokunmuyorsunuz.
You're not real talkative, are you, Soyer?
Pek geveze değilsin, Soyer?
I think you're not real. I think you're just another part of a bad dream.
Senin gerçek olmadığını ve kabusun bir parçası olduğunu düşünüyorum.
No, you're not catching on here. That was a real guy talking.
Galiba yanlış anladın Koç, konuşan o katırın içindeki gerçek bir insandı.
You're not real!
Sen gerçek değilsin!
You're not real!
Sen gerçek değilsin! Hayır! Hayır, bırak!
'Cause if you're not, it's gonna be a real crazy night.
Aksi takdirde, bu gece çok çılgın bir gece olacak.
- It's not because you're my brother, but you're real genius!
İnan kardeşim olduğun için söylemiyorum ; sen bir dahisin.
You're not gonna pass on a real sheik!
Gerçek bir şeyhten vazgeçemezsin!
Lady, I hope you're taking notes...'cause you got a real live death scene going on right here.
Bayan, umarım not alıyorsunuzdur... çünkü burada devam eden gerçek bir ölüm kalım sahnesine sahipsiniz.
You've been driving up a tab here all night and we're not real big on credit.
Tüm akşam hesaba yazdırıp durdun ama pek bir şey verdiğin yok.
- You're not a real sadist.
— Sen gerçek bir sadist değilsin.
I realize you're not very interested in what Marilyn and I are doing, but we have a real shot at getting our work into AD next month.
Marilyn ve benim ne yaptığımız seni ilgilendirmiyebilir..... ama gerçek bir tiyomuz var işimizi gelecek ay AD'ye çeviriyoruz. - AD?
But you're not real.
Ama sen gerçek değilsin.
- You're not real.
- Siz gerçek değilsiniz.
Maybe you're not real.
Belki de gerçek değilsindir.
The fact is, that if you can't come up with the front money you're not for real.
Aslında, eğer peşinat vermeye yanaşmıyorsanız samimiyetinize inanmam.
It's because when you talk about him, your eyes, they're not real.
Çünkü ondan bahsederken gözlerin yalan söylüyor.
you're not real.
Sen gerçek değilsin.
Since you're not real, there's not much point... in continuing this conversation, is there?
Gerçek olmadığından, bu konuşmaya devam etmenin bir anlamı yok.
He says, "Why not?" I says, " Because you're a real shithead.
"Neden olmasın?" dedi. Ben de " Çünkü sen pisliğin tekisin.
you're not my type 58
you're not serious 282
you're not listening 211
you're not 3927
you're not mad at me 38
you're not wrong 99
you're not gonna die 103
you're not ready 114
you're not alone 369
you're not listening to me 216
you're not serious 282
you're not listening 211
you're not 3927
you're not mad at me 38
you're not wrong 99
you're not gonna die 103
you're not ready 114
you're not alone 369
you're not listening to me 216