You're so beautiful traduction Turc
864 traduction parallèle
I want to surprise you so I asked it to be a secret wow you're so beautiful wifey and your mom? today's concept is the New Year's Special.
Burada olmalıydım.
So, you're telling me that those goddesses are being pushed out by a single ghost? A scary ghost is more shocking than beautiful goddesses.
Bir hayalet kız, güzel kızlardan daha etkileyici.
- You're so beautiful.
- Çok güzelsin.
- They're not half so beautiful as you.
- Senin kadar olmasa da idare eder işte.
You're so beautiful did you find a nice place in the city?
Çok güzelsin şehir içinde güzel bir yer edindin mi?
Besides, you're so very beautiful.
Bunun yanı sıra, çok çok güzelsin.
You're so beautiful.
Çok güzelsiniz.
You're so beautiful.
Öyle güzelsin ki.
England is so much more beautiful when you're here.
İngiltere, burada olduğun zaman çok daha güzel.
You're so beautiful.
Çok güzelsin.
Sometimes you're so beautiful it just gags me.
Bazen güzelliğin nefesimi kesiyor.
Oh, Scarlett! You're so fine and strong and beautiful.
Scarlett, o kadar iyi güçlü ve güzelsin ki.
Because you're so beautiful.
Çünkü sen çok güzelsin.
Because you are a beautiful dancer, but you're so smug and conceited that you can't see any further than your funny nose.
Harika bir dansçısın ama kibirli ve kendini beğenmişsin komik burnundan daha ötesini göremiyorsun.
You see, Eve, you're so beautiful.
Demek istediğim, Eve, sen çok güzelsin.
You're so charming, so young and so beautiful.
Çok büyüleyici, genç ve çok güzelsiniz.
You're so beautiful with that dark tan.
Bu esmer teninle çok güzel görünüyorsun.
You're so beautiful.
Sense öyle güzelsin ki.
Under the circumstance you're going to say it is impossible, of course, but... why are you so much more beautiful than your sister?
- Efendim? Bu şartlar altında imkansız diyeceksin elbette ama niçin kardeşinden bu kadar fazla güzelsin?
- You're so beautiful.
- O kadar güzelsin ki.
- You're beautiful! Grown so much.
- Çok güzelsin, ne kadar da büyümüşsün.
He just eats you up with his eyes, because you're so beautiful.
Güzelliğinden dolayı gözleriyle seni yiyip bitiriyor.
You're very beautiful tonight, and I love you so...
Bu gece çok güzelsin ve seni o kadar çok seviyorum ki...
- You're so beautiful!
- Çok güzelsin!
I'm not going to film you, even though you're so beautiful.
Senin filme almıyorum, sen çok güzelsin.
You're so beautiful you must be perishable.
Öyle güzelsin ki, yok olup gideceksin.
- You're not so beautiful.
- O kadar güzel değilsin.
I can see why, you're so beautiful.
Neden olduğunu anlayabiliyorum, çok güzelsin.
Maggie, you're so beautiful.
Oh, Maggie, çok güzelsin.
I'll give you whatever you want. You're so beautiful.
Çok güzelsin!
You're so beautiful.
Ne kadar da güzelsin.
So you see, Stell, when I tell you that you're a vibrant, beautiful, exciting woman, you can believe me, you can bet it's the truth.
Şunu demek istiyorum ki, sana heyecan verici, güzel bir kadınsın dediğim zaman bana inanabilirsin, gerçeği söylediğimden emin olabilirsin.
Well, since you're so very knowledgeable, Mrs. Edgar, do you also know that your daughter, your beautiful, young daughter, cannot stand to have a man touch her? Any man?
Çok bilgili olduğunuza göre, Bayan Edgar kızının, o güzel genç kızının, hiçbir erkeğin ona dokunmasına neden tahammül edemediğini de biliyorsunuzdur!
You're so beautiful, my pet
Çok güzelsin sevgilim.
You're so beautiful, Carla.
Çok güzelsin, Carla.
You're so beautiful.
Öyle güzelsiniz ki.
Oh, Rosalie, you're so beautiful.
Oh, Rosalie, öyle güzelsin ki!
Cathy, you're so beautiful.
- Cathy! Eskisi gibi olacak.
Oh, Iris, you're so very beautiful.
Ah Iris, öyle güzelsin ki.
You're beautiful when you're scared, but even more so in death.
Korktuğunda çok güzel oluyorsun ama ölümdeki kadar değil.
You're so beautiful, so radiant, so glorious.
Siz, o kadar Güzelsiniz ki Son derece çekici ve göz alıcısınız.
But you're so young and beautiful.
Ama çok genç ve güzelsiniz.
You're so beautiful...
Çok güzelsin.
You're so much more beautiful now.
Şimdi çok daha güzelsin.
Anyway... here I am sitting next to you, feeling intimidated because you're so beautiful.
Neyse şu an yanında oturuyorum, ve çok utanıyorum çünkü çok güzelsin.
My Tina... you're so beautiful.
Tinam... çok güzelsin.
You're so beautiful, Greta.
Çok güzelsin Greta.
You're even more beautiful when you're pale, so Aryan!
Solgunken daha bile güzelsiniz, ne kadar da Ari!
"Alexandre, you're so beautiful..."
Alexandre, sen çok güzelsin.
- So am I and I think you're beautiful.
- Ben de bakp güzeIsin diyorum.
You're so beautiful, in that red
Kırmızılar içinde çok güzelsin.
you're so stupid 85
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're something else 41
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're something else 41