You're so young traduction Turc
399 traduction parallèle
- You're so young.
- Çok gençsiniz.
Is that why you're looking so young?
Yoksa bu yüzden mi bu kadar genç görünüyorsun?
You're so young, you don't know what marriage means.
O kadar genç ve uçarısın ki. Daha evliliğin ne olduğunu bilmiyorsun.
You're so lovely... so delicate, like a young animal.
Çok güzelsin,.. ... çok narin, yavru bir ceylan gibi.
Well, it struck me as curious ever since I met you... you know, from that very early moment ages ago... that you're so young, so lovely and so defeatist.
Sanki asırlar önce tanıştığımız ilk andan beri bu kadar genç, ve sevimli birisinin kaderci olması garibime gitmişti.
You're a very old one for one so young. What is your name?
Bu kadar genç yaşına rağmen oldukça olgunsun.
You're so charming, so young and so beautiful.
Çok büyüleyici, genç ve çok güzelsiniz.
It is a nice family. Charlie, why don't you let the young men go ahead, so long as they're here?
Charlie, beyefendilerin devam etmesine izin ver, artık burada olduklarına göre.
You're so young.
Çok gençsiniz.
So you're willing to play second fiddle to Young and Goodheart and the others when the chance to make a real discovery falls into our laps.
Yani gerçek bir keşif yapma şansı kucağımıza kendiliğinden geldiğinde Young, Goodheart ve diğer bütün herkesi ikincil bir oyuncakla oynatmak istiyorsunuz.
You're a fresh young kid, so we start fresh.
Genç ve yeni bir boksörsün, o yüzden baştan başlayacağız.
You're still so young!
Hala gençsin.
- So you're back, young man?
- Geri döndün öyle mi genç adam?
- You're so young and fine.
- Çok genç ve iyi bir insansınız.
But you're still so young, you may have a change of heart one day.
Ama hala çok gençsiniz, bir gün hisleriniz değişebilir.
You're young and you're healthy, so that's why...
Sen gençsin, sağlıklısın...
You're on the young side what that seems so important.
Genç olduğun için bu sana önemli geliyor.
Come on, you're going into town with me. So we can walk down Broadway, and you can look into the face of every young kid that goes by? Why?
- Şehre iniyoruz.
You're both so young and so lovely... but of the three of us I'm to be the bride.
Her ikiniz de öyle genç ve güzelsiniz ki ama üçümüz içinden, gelin olacak olan benim.
But not so young you're not a man too.
Ama erkek olmayacak kadar genç değil.
Because you're so young and I'm so old.
Çünkü sen çok gençsin ve ben çok yaşlıyım.
Because you're so young.
Sen gençsin tabii.
Nevertheless, Setsuko, you may say so but you're still young and your future is bright.
Sen böyle konuşsan da Setsuko hâlâ çok gençsin, geleceğin de çok parlak.
I didn't mean to waste your young years like this... but... you're so sweet, so graceful, so intelligent... and you never made any demands.
Senin gençlik yıllarını böyle harcamak istemezdim ama sen çok şirin, zarif ve çok akıllısın ve hiçbir şey talep etmedin.
So you're Ciccio's young friend?
Ciccio'nun genç arkadaşı sensin demek?
You're so young...
Sen çok gençsin...
You're young, so you don't know, but I've had my fair share in my lifetime.
Sen gençsin, bilmiyorsun, ama ben hayatım boyunca adil yaşadım
So you're the young farmer boy that whipped my nephew.
Demek yeğenime dayak atan çiftçi sensin.
You're still young, your skin is so white and smooth.
Hâlâ gençsin, tenin hâlâ parlak ve pürüzsüz.
But I couldn't help pitying you because you're so young.
Fakat, sana acımama engel olamıyorum çünkü, çok gençsin.
Well, since you're so very knowledgeable, Mrs. Edgar, do you also know that your daughter, your beautiful, young daughter, cannot stand to have a man touch her? Any man?
Çok bilgili olduğunuza göre, Bayan Edgar kızının, o güzel genç kızının, hiçbir erkeğin ona dokunmasına neden tahammül edemediğini de biliyorsunuzdur!
So, you're awake at last, young man?
Sonunda uyanabildin, delikanlı.
You're young, so you talk like that.
Genç olduğun için böyle konuşuyorsun.
You're still so young.
Daha çok gençsin.
So you're the young lady.
Siz o genç kız olmalısınız.
You're so young, sweet and gentle.
Kendine bir bak. Çok gençsin.
Even if you're an idiot, I don't see why you wanna die so young.
Her ne kadar aptal olsan da, bu kadar genç ölmek için niye acele ediyorsun anlamadım.
So, you're friendly with young Finn Malmgren?
Genç Finn Malmgren'in arkadaşısınız demek.
You're a very young man, one could say, in the first flush ofyouth, and so you put human intellect above everything.
Çok genç birisiniz, tek şey diyececeğim ; derinizin ışıltılı görünümünü ve zekânızın kıvrak inceliğini her şeyin üstünde tutuyorsunuz.
- You're young, so you're impatient.
- Gençsin, bu nedenle de sabırsızsın.
I know I can't fool you. But I know I will die this time. You're so young, you have a future.
ne kadar zor olacağı umrumda değil seni kandıramayacağımı biliyorum ama beni idam edecekler sen ise daha gençsin, uzun bir hayatın var neden kendini harcıyorsun?
But you're so young and beautiful.
Ama çok genç ve güzelsiniz.
You're both so young. [Door Closes]
İkiniz de çok gençsiniz. [Door Closes]
You're so young and distinguished-looking too.
Genç ve aynı zamanda dikkat çekicisin.
You're so young.
Daha çok küçüksün.
You're still so young... otherwise why would you be doing this?
Hala çok gençsin... Aksi halde niye bunu yapasın ki?
♪ The night was young and you're so beautiful
Gece henüz erkendi ve sen çok güzeldin.
You're not so young as I am.
Sen benim kadar genç değilsin.
You're still so young!
Hala çok gençsin!
You're so young.
Çok gençsin.
You're so young.
Ne kadar safsın.
you're so stupid 85
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're something else 41
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're something else 41