You're the police traduction Turc
1,056 traduction parallèle
- You're from the police?
- Polis misin? - Hayır.
And while you're in Brunico, waiting for the prefect of police... " Thank you very much.
"Ve siz Brunico'da polis şefini beklerken, ben de..."
You're with the Kobe police.
Kobe polisi ile birlikte çalışıyorsun.
You're nothing to do with the police, are you?
Polisle bir ilişkin yok, değil mi?
I doubt if the Miami Beach police would take kindly to what you're doing.
Miami Plajı polisinin bu yaptığını kibarca karşılayacağından şüpheliyim.
Instead, Goldfinger goes to Europe and it's only thanks to Leiter and my diplomatic intervention that you're not being held by the Miami Beach police!
Şimdi, Goldfinger Avrupa'ya gidiyor ve Miami plajı polisi tarafından tutuklanmamış olmanı Leiter'a ve benim araya girmeme borçluyuz!
Look, Miss Marple, in the past you've been of some small help to the police and we're grateful, but at the trial you interfered with the course of justice.
Bakın, geçmişte polise az da olsa yardımınız dokundu ve minnettarız ama mahkemede adalete müdahale ettiniz.
And you say you're not in trouble with the police.
Bir de polisle başım belada değil diyorsun.
You were chosen because you're unknown to the police, and it'll stay that way.
Sizler seçildiniz, çünkü polisçe tanınan kişilerden değilsiniz böyle de kalacak bu.
You're obviously in some sort of trouble with the police, and you've come to me to establish a tricky defense!
Polisle başınız derde girmiş. Hileli bir savunma hazırlamaya geldiniz!
You're missing, and the police want information.
Kayıpmışsın ve polis bilgi istiyormuş.
You're in the bathtub and the police are here.
Küvettesin ve polisler kapıda.
But if you're in the movies, they give you millions of dollars... women tear your clothes off, police protect you wherever you go... I tell you it's....
Ama filmlerde oynuyorsan, sana milyonlarca dolar verirler kadınlar elbiselerini parçalar, polis nereye gidersen seni korur sana söylüyorum bu...
I've called you to this offshore location in the middle of the night because we're safer here than elsewhere from police interference.
Çünkü, polis baskını ihtimali çok daha az.
- As soon as you're safe, I'll call the police.
- Senin güvende olduğunu öğrenir öğrenmez polisi arayacağım.
No, you're the Police Commissioner, and Charley Kane's your friend.
Hayır, sen Polis Komiserisin, Charley Kane de senin dostun.
Besides, you're wanted by the police.
Üstelik polis tarafından aranıyorsun.
You're going to turn me over to the police?
O zaman beni polise mi teslim edeceksiniz?
So if you're going out, or going on holiday or anything strange happens involving other galaxies just nip round to your local police station and tell the sergeant on duty, or his wife, of your suspicions.
Eğer dışarı ya da tatile çıkıyorsanız ya da başka galaksilerle ilgili bir tuhaflık olursa hemen mahalli karakolunuza uğrayın görevli çavuşa ya da eşine şüphelerinizi anlatın.
You're ready to indict the Chief of Police?
Polis Şefi'ni suçlamaya hazır mısınız?
You're trying to humiliate people and I'm going out to tell the police what you do to people.
İnsanları küçük düşürüyorsunuz. İnsanlara yaptığınızı gidip polise anlatacağım.
You're full of indignation for the wrongs that have been done to you. First by fate and now by police investigation.
Başınıza gelen haksız muamelelerden dolayı kızgın olduğunuzu biliyorum.
You're sure there's no way to call the police?
Polis'i aramanın bir yolu olmadığına emin misin?
Uh, is this... you're casting for that "be black" thing, for the police officer?
Siyah ol şeyinde polis rolü denemeleri mi yapılıyor?
You're going to call the police?
Polisi mi arayacaksın?
Are you saying that seriously to the jury? That you go to the police and confessed a murder because you're worried about your daughter?
Yani siz sadece kızınızı merak ettiğiniz için... cinayeti itiraf edip... polise gittiğinizi mi söylüyorsunuz?
You're the police.
Siz polissiniz.
And you're quite right about the police, especially that stupid lieutenant.
Ve polis konusunda çok haklısın, özellikle de o aptal komiser hakkında.
If you're not out of here in two minutes, I'm calling the police.
İki dakika içinde burayı terk etmezsen polis çağırırım.
You knew it, Mr. Santore, because you're in our country to advise the police.
Biliyorsunuz. Polisimize bu konuda talimatlar verdiniz
When the police get here you're really for it
SEVGİ : Birazdan polisler gelince, bu işe son verecekler, Doktor Şeytan
But they're gonna think it's odd that you made no effort to get the police.
Ama onlar polis ulaşmaya hiç çalışmadığın için bunu tuhaf bulacaklar.
You're the one with a police record.
Sabıka kaydı olan sensin.
But we can't have the public crying, "police brutality" every time you're on the street.
Ama sen her dışarı çıktığında halkın "polis vahşeti"... diye yakınmasına izin veremeyiz.
If one of your lot sings to the police, it means you're paying them too little.
Eğer adamlarından biri polise ötüyorsa bu ona çok az para ödediğini gösterir.
You're the police.
- Polis misiniz?
Looks like you're interested, you would not be the police?
Eğer ilgileniyorsanız, polis olamazsınız, değil mi?
Whether you're here on official police business or not, this is the height of the season and the hotel is full!
Resmî polislik görevinde olun ya da olmayın, mevsimin en hareketli zamanı ve otel dolu.
Next time he calls, you tell him you're gonna get the police on him.
Bir daha aradığında, senin telefona çıkmanı ve polise haber vereceğini söylemeni istiyorum.
What do you say, I call the police and tell them we're here?
Polisi arayıp onlara burada olduğumuzu söylememe ne dersin?
You know if you're inspector under the new guidelines you might be out riding in a police car.
Biliyorsun yeni kurallar gereği müfettişsen polis arabasıyla devriyeye çıkabilirsin.
You're the killer who's wanted by the police in every state.
Her eyalette polisçe aranan katil sensin.
You're currently at the federal police department.
Şu anda federal polis amirliğindesiniz.
You're on the police force.
Artık birer polis oldunuz.
You're just lucky I got him instead of the police.
Onu polis yerine ben bulduğum için şanslısın.
I don't understand.Why can't you just go to the police tell them who they're looking for?
Neden sadece polise gidip onlara kimi aramaları gerektiğini söylemiyorsun?
So, either you explain what you're up to to the police, or I go with you and get the whole story for my station.
Yani, ya derdinizi polise anlatırsınız ya da sizinle gelirim ve yapacağım haber için bir şeyler öğrenirim.
The police think you're involved in a murder in Palm Springs a week ago.
Polis, Palm Springs'deki bir cinayete karıştığınızı düşünüyor.
You're the police.
Polis sensin.
Oh, you're not the police?
Ah, sen polis değil misin?
You're gonna have to go back to the police department... and tell them I said you should file your complaint with them.
Siz karakola geri dönün ve onlara benim size... şikayetinizi oraya yapmanız gerektiğini söylediğimi iletin.
you're the best 629
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the one 134
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the one 134