You're the writer traduction Turc
158 traduction parallèle
You're the writer.
Yazar olan sizsiniz.
You're supposed to be the writer.
Yazar olan sensin.
You're the writer of that Mystery.
Şu oyunu yazan, şair bozuntususun sen.
You're like every hysterical writer in the world.
Dünyadaki her histerik yazar gibisin.
You're the writer!
Sen o yazarsın!
You're gonna have to go and be the writer.
Oraya gidip yazar olmak zorunda kalacaksın.
You're the only writer I know who never wants to talk about his work.
Yaptığı iş hakkında konuşmayan tanıdığım tek yazarsın.
The way I see it, you're either a writer or a talker.
Hem yazarsın hem de konuşmacı.
You're the one who talked me into being a writer, Dashiell.
Beni yazar olmaya teşvik eden sendin, Dashiell.
Oh, you're the writer.
Oh, siz şu yazarsınız.
For Christ's sake, you're the best goddamn writer around.
Tanrı aşkına, sen buranın en iyi yazarısın.
But love sometimes is too. With improvisation, you're the writer.
Dogaçlama olarak sen, yazarsin.
You're already the youngest writer... to publish his Collected Works.
Derlemelerini yayınlayan en genç yazarsın zaten.
fine, you're the writer.
İyi, yazar sensin.
you're the writer.
Yazar sensin.
You're not a writer, savior of the country.
Ulkenin kurtaricisi bir yazar degilsin.
You're the writer.
Belki olabilir.
You think you're the only writer that can give me that Barton Fink feeling?
Bana Barton Fink hissi verebilecek tek yazar sen misin sanıyorsun?
You're the new writer, aren't you?
Siz yeni yazarsınız değil mi?
- You're the writer?
- Yazar mısınız?
You're the writer's executive.
Sen yönetici yazarsın.
You're not the only writer here, okay?
Tek yazar sen değilsin, tamam mı?
You're Paul Benjamin, the writer, aren't you?
Yazar Paul Benjamin'siniz değil mi?
You're the worst writer in the world!
Dünyanın en kötü yazarısın sen!
You're a writer, you can fill out the rest, can't you?
Sen yazarsın, gerisini kendin düşünebilirsin, değil mi?
So, you're the writer?
- Sen yazar olan mısın?
You're the writer.
Sen yazarsın.
You're a gifted writer, but no amount of talent could describe the events that occurred in any realistic vein because they deal with alternative realities that we're yet to comprehend.
Yetenekli bir yazarsınız ama hiçbir yetenek bu tarz olayları düzgün şekilde açıklamaya yetmez Çünkü bunlar alternatif gerçeklik denen ve henüz tam olarak anlayamadığımız şeyler.
- You're the writer.
- Yazar sensin.
You're back home now... with a wife that you can talk to about your writer's block... and anything else that's bothering you in the whole wide world.
Yazarının engellemesi ve dünyada canını sıkacak... her şey hakkında konuşabileceğin... bir eşinle evine artık geri döndün.
You're the writer, do it for me.
Benim yerime yazıver.
You know, since you're a writer, I know you'd appreciate... ... that the sister of Bette Davis'chauffeur... ... once had Thanksgiving in the apartment next door.
Yazar olduğun için belki bilmek istersiniz Bette Davis'in şoförünün kızkardeşi bir keresinde yan dairede Şükran günü yemeği yemişti.
That's not Joey, the guy's not you, and you're not disecting you two's relationship on the page just like every other narcissistic writer through history.
O Joey değil. O adam da sen değilsin. Ve sayfalarda yazan sizin ilişkiniz değil.
You're the expert writer here.
Yazma konusunda uzman sensin.
Jake, you're the brightest... You're certainly the most literate person I've ever known. You are not a writer.
Jake, sen gördüğüm en parlak ve kesinlikle en bilgili insansın.
All the kids in workshop hate you because right now you're ten times the writer any one of them will ever be.
Seminerdekiler senden nefret ediyorlar çünkü sen onların ileride olacaklarından on kat daha iyi bir yazarsın.
- You're the writer?
- Sen yazarsın?
Well either you're a very fast writer, which I know not to be the case or you come bearing bad news.
Peki ya çok hızlı bir yazarsın, ki biliyorum durum bu değil, ya da kötü haberi vermeye geldin.
And you're dallying with the writer.
Sense yazarla kırıştırıyorsun.
writer 1 : You're a game up on the Tigers.
Tiger'larla oynunuz var.
You're a talented writer, Will, but I promise you, if anything like this ever happens again, the only thing you'll be inventing are facts on your own résumé.
Sen yetenekli bir yazarsın. Ama inan bana, bir daha böyle bir şey olursa, uyduracağın tek şey istifa mektubundaki kanıtlar olur.
The whole process is different if you're just a writer for hire...
Bütün olay hikâyeyi tek başına yazdığında bambaşka oluyor...
You're the writer.
Sen de yazarsın.
You're a writer. The most beautiful love songs are the ones about broken hearts.
- Bütün aşk şarkıları ayrılıktan sonra yazılır.
Dawson, you're being way too hard on yourself here. I mean, I'm the writer.
Dawson, kendine karşı çok sert davranıyorsun. Yazar benim.
You're a writer. and that's how you use the English language?
Yazar olmana rağmen dilbilgisini böyle mi kullanıyorsun?
Yeah, well, you're the writer.
Sen yazarsın.
You're the Zuckerman that's the writer, correct?
Yazar Zuckerman, değil mi? Evet ama...
You're the writer, aren't you?
Sen yazarsın değil mi?
Congratulations... -... you're the new head writer. - Thanks.
Tebrikler Bob yeni başyazar oldun.
You're the writer.
Yazar olan sensin.
you're the best 629
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the one 134
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the one 134