English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You've got a lot of nerve

You've got a lot of nerve traduction Turc

89 traduction parallèle
You've got a lot of nerve after all that time you spent trying to kill us!
Çok yüzsüzsün. Bunca zaman sonra bizi öldürmeye çalıştın!
You've got a lot of nerve...
Çok yüzsüzsün.
You've got a lot of nerve coming here haven't you done enough already?
Ne cüretle buraya gelebiliyorsun ona yaptıkların yetmedi mi?
He started it in Chicago. You've got a lot of nerve.
Şikago'daki gibi yine o çıkardı!
Well, you've got a lot of nerve.
Ne yüzle geldin.
You've got a lot of nerve!
Sen çok küstah birisin!
Oh, you've got a lot of nerve when it comes to writing letters.
Söz konusu mektup yazmak olunca çok cüretkar oluyorsunuz.
Yeah, you bet your life I've got a lot of nerve. What are you gonna do about it?
Hayatını tehlikeye atıyorsun.
You got a lot of nerve the way you talk to the mayor, and McKay.
Başkanla öyle konuşman büyük cesaretti. Ve McKay'le.
- God, you've got a lot of nerve.
- Tanrım, bütün pislikler sende.
- You've got a lot of nerve!
- Amma da asabisin!
You've got a lot of nerve.
- Bu ne cesaret böyle!
You've got a lot of nerve!
Beni çok kızdırdınız!
You've got a lot of nerve.
Sen çok küstahsın.
- ( woman ) You've got a lot of nerve.
- Çok asabisin..
I don't know what really happened between the two of you, but... I must say, you've got a lot of nerve coming up here after what you did to Jordan.
İkinizin arasında neler olduğunu pek bilemiyorum ama itiraf etmeliyim ki... kızıma yaptıklarından sonra buraya gelecek cesareti bulmana şaşırdım.
You've got a lot of nerve talking to me like that.
Benimle ne cüretle böyle konuşuyorsun?
You've got a lot of nerve leading me on.
Beni kandırman büyük küstahlık.
You've got a lot of nerve.
Çok fazla küstahlık yaptınız.
You've got a lot of nerve bringing a slut like this into our school.
Böyle bir kaşarı okulumuza getirdiğine göre mezhebin çok geniş olmalı.
For someone who wet the bed until he was in the 6th grade, you've got a lot of nerve, don't you?
Züppelik yapma! Altıncı sınıfa kadar yatağına işediğini biliyorum! Yatağımı işemek mi?
You've got a lot of nerve coming in here like this.
- Buraya bu şekilde gelerek zaten büyük terbiyesizlik yaptın.
You've got a lot of nerve.
Kibirlenme.
And you've got a lot of nerve complaining about being cold when you're the one wearing the jacket.
Ceketi giydiğin halde şikayet edip sızlanan sen oluyorsun
You've got a lot of nerve telling me how to act at work when you haven't had a job since I met you.
Seninle tanıştığımdan beri bir işin olmadığı halde, iş yerimde nasıl davranmam gerektiğini bana öğretecek kadar küstahsın.
You've got a lot of nerve talking to me that way.
Benimle öyle konuşman büyük küstahlık.
- You know, I just think she's got a lot of nerve showing'up here. Draggin'that, you know, poor animal and that child all the way- -
Bilirsin, sanki buraya biraz sinirli gelecekmiş gibi geliyor, taşınan, şu, zavallı hayvan ve şu çocuk- -
You've got a lot of nerve coming on to me while my husband is dying.
Kocam ölmek üzereyken bile sinirlerime dokunuyorsun.
- You've got a lot of nerve.
- Çok cüretkarsın.
You've got a lot of nerve to come asking for favors.
Gelip benden iyilik istemeye nasıl cesaret ediyorsun?
You've got a lot of nerve hanging up on me.
Baya cesursun yani yüzüme kapadığına göre.
You " ve got a lot of nerve pretending you give a damn.
Eğer umurundaysa bir sürü numarayla sinirlerini altüst etmişsiniz.
You've got a lot of nerve.
Çok sinirlisin.
You've got a lot of nerve, calling.
Sakin ol biraz.
You've got a lot of nerve pretending you give a damn.
Eğer umurundaysa bir sürü numarayla sinirlerini altüst etmişsiniz.
You've got a lot of nerve showing up here.
Buraya gelmek için epey cesur olmalısın.
You've got a lot of nerve coming here.
Sana göstereceğim çok şey var.
You've got a lot of nerve.
Epey cesaretlisin.
You've got a lot of nerve making my cute little sister cry.
Güzel kız kardeşimi ağlatma cüretini gösterdin.
You've got a lot of nerve, lady.
Sen sinir, bayan bir çok var.
You've got a lot of damn nerve seducing me like that.
Beni öyle ayartmaya nasıl cüret edersin?
You'll forgive me if I skip the love and go straight to the "you've got a lot of nerve" part.
Sevgi sözcüklerini atlayıp hemen "Buraya ne yüzle geldin?" kısmına geçeceğim için kusuruma bakma.
You've got a lot of nerve coming back here.
Buraya geri gelmen küstahça.
You've got a lot of nerve talking about going the distance... screwing married men!
Evli bir adamla yatarak bunalım yapmak hakkında konuşmak için çok fazla cesaretin var.
You know what, you've got a lot of nerve coming down here starting shit with me!
Biliyormusun ne? Sana sinirli bir sürü insan var ve gelip bu boku benden soruyolar!
- You've got a lot of nerve!
- Bu kadarı da fazla ama.
You've got a fucking lot of nerve coming around here all fucking high and mighty.
Buraya geldiğine göre çok cesaretli olmalısın.
# You've got a lot of nerve #
Ne pişkinsiniz...
# You've got a lot of nerve #
Ne pişkinsiniz
I mean, you've got a lot of nerve, asking me a question like that.
Bana böyle bir soru soracak kadar yüzsüzsünüz demek.
You've got a lot of nerve to talk to me about loyalty.
Benimle sadakat hakkında konuşamayacak kadar küstahsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]