You've got to help us traduction Turc
78 traduction parallèle
Doctor, you've got to help us.
Doktor, bize yardım etmeniz şart.
You've still got time to help us win the championship.
Şampiyonada bize yardımcı olmak için hala zamanın var.
You've got to help us before it's too late.
Geç olmadan bize yardım etmelisiniz.
You've got to help us.
Bize yardım etmelisin.
You've got to help us!
Bize yardım etmek zorundasın!
You've got to help us.
Bize yardım etmelisin. Sana bazı sorular sormamız lazım.
Pickett, you've got to help us.
Pickett, bize yardım etmelisin.
- You've got to help us.
- Bize yardım etmelisin.
You've got to help us, please!
Bize yardım etmelisiniz, Iütfen!
You've got to get somebody to help us.
Bize yardım edecek birilerini bulmalısın.
I've got six kids and my third name is Maria but that Mary would be among us in Vlissingen to help you against Christine, beauty specialist and witch!
Altı çocuğum var ve üçüncüsünün adı Maria ama Christine adındaki güzellik uzmanı cadı yüzünden Meryem, seni korumak için aramıza geliyor, öyle mi?
You've got to help us, Jack.
Bize yardım etmelisin, Jack.
.You've got to help us.
- Bize yardım etmelisiniz.
Constable Potter, you've got to help us.
Memur Potter bize yardım etmelisiniz.
- You've got to help us, miss.
- Bize yardım etmelisiniz.
Miss, you've got to help us!
Bayan, bize yardım etmelisiniz.
- You've got to help us.
- Yardım etmelisin.
You've got to help us!
Bize yardım etmen gerek!
You got to help us obtain the evidence and testify.
Bizim delil bulmamıza yardım edecek ve tanıklık yapacaksın.
You've got to come up and help us.
Gelip bize yardım etmen lazım.
You've got to help us. Please help us.
Lütfen bize yardım edin!
Oh, my God. You've got to help us.
Lütfen yardım edin.
You've got to help us.
Yardımına ihtiyacımız var.
You've got to help us. There's a monster...
Bize yardım etmelisin, orada bir canavar var.
You've got to let us help you.
Size yardım etmemize izin verin.
Captain, we want to help you, but you've got to give us more information.
Kaptan size yardım etmek istiyoruz, Ama bize daha fazla bilgi vermeniz gerek.
You... you've got to help us.
Siz... siz bize yardım getirdiniz.
You've got to help us find Goron.
Goron'u bulmamıza yardım etmelisin.
We met you and got to know you and realized you could accomplish some things... and, like a lot of us, you could use some help.
Seni tanıdık ve bir şeyler başarabileceğini anladık. Ve pek çoğumuz gibi yardıma ihtiyacın olabilirdi.
Actually, we just got here... and we're hoping you can help us find a way to leave.
Aslında, biz buraya sıkışıp kaldık, ve buradan ayrılmak için bir yol bulamakta yardımcı olacağını düşünüyoruz.
Then you've got to help us.
O zaman yardım etmelisiniz.
Please, you've got to help us!
New York.
I wanted you to come with us because you need someone... to help bring out what you've got there inside you
Bizimle olmanı istedim çünkü içinde olanı çıkartmak için... sana yardım etmek istedim.
Okay, I've got some shoe prints that might be able to help us, I'll show you when you get back?
İşimize yarayabilecek ayakkabı izleri buldum. Geri dönünce sana gösteririm.
We've got mountains of data... ... but nowhere near enough computer power to analyze it. Can you help us?
Elimizde dağlar kadar veri var ama buralarda bunu analiz edecek kadar güçlü bilgisayar yok.
We're here to help. You've got to talk to us.
Bay Bailey, size yardım etmek için geldik ama bizimle konuşmak zorundasınız.
Detective, you've got to help us out with these hansom cabs.
Dedektif, şu faytonlar konusunda bize yardım etmelisiniz.
That should be obvious, but you've got to let us all help you.
Ama yardım etmemize izin vermelisin.
- Shut up. Naboo, you've got to help us.
Naboo, bize yardım etmelisin.
- But, Harry, you've got to help us.
- Ama Harry, bize yardım etmelisin.
You've got some nerve coming to us for help.
Yardım etmemiz için bize gelecek kadar yüzsüzsün.
One of the crew's trying to jettison us. You've got to help us!
Mürettebattan biri bizi fırlatmaya çalışıyor, yardım etmelisin!
- You've got to help us.
Bize yardım etmelisiniz!
And you got to know, none of us would ever help them.
Ve senin, bizden kimsenin, onlara yardımcı olmayacağını bilmen lazım.
You've got to help us.
Bize yardım etmeniz lazım.
You've got to help us!
Bize yardım etmek zorundasınız!
Look, you've got to help us out, Marshall.
Bize yardım etmelisin Marshall.
Yes, Darlene. If you help us, I'll talk to the prosecutor. See if we can help you with these charges you've got pending.
Evet, Darlene, eğer yardım edersen, savcıyla konuşup suçlamaların hakkında birşey yapabilir miyiz diye bakacağız.
You've got to maintain your cover. Help us find who did this.
Gizliliğini korumaya devam etmeli ve, bunu yapanların bulmamıza yardım etmelisin.
Mr. Trent, if you want to try to help us save your son's life, you've got to tell me what happened in your house.
Bay Trent, bize yardım ederseniz oğlunuzun hayatı kurtulur. Evinizde neler olduğunu anlatmanız lazım.
And I got to make my own way, so don't you want to help us?
Ve kendi yolumu kendim çizerim, bize yardım etmek istemiyor musun?