You are free to go traduction Turc
255 traduction parallèle
You are free to go, dear sir.
Gitmekte özgürsünüz, efendim.
I was held for questioning, I was questioned, and they just said "Miss Shelley, you are free to go."
Sorgu için buradaydım, sorgulandım gidebilirsiniz dediler.
Miss Novotny, you are free to go.
Bayan Novotny, gitmekte serbestsiniz.
If you are prepared to post this bond at this time, you are free to go until Friday at 10 : 00.
Bunu şimdi göndermeğe hazırsanız, Cuma Saat 10 : 00'a değin gitmekte serbestsiniz.
All right, Lebarre, you are free to go.
Pekala Lebarre, gitmekte özgürsün.
Listen to me, you are free to go!
Dinleyin beni, gitmekte özgürsünüz!
'You are free to go! '
Gitmekte özgürsünüz!
You are free to go!
Gitmekte özgürsünüz!
You are free to go, free to go!
Gitmekte özgürsünüz, özgürsünüz!
You are free to go about and meet our people.
Gezmek ve halkımla tanışmak için özgürsün.
You are free to go.
O yüzden gitmekte serbestsiniz.
Take a seat. You are free to go.
kemerini tak. gitmek için özgürsün.
- You are free to go.
- Gitmekte özgürsün.
You are free to go.
Serbestsiniz.
Just one more little thing, and then you are free to go.
Gitmeden önce yapmamız gereken küçük birşey daha var.
- You are free to go for a walk.
- Yürüyüşe çıkabilirsiniz. - Sahi mi?
Now that you're of age, you are free to go.
Yaşın da geldiğine göre, gitmekte özgürsün.
- You are free to go, yes. - Great.
- Gitmekte serbestsiniz, evet.
Data, you are free to go.
Data, gitmekte serbestsin.
In the meantime, Lieutenant, you are free to go.
Bu arada Teğmen, gitmekte özgürsünüz.
- You are free to go.
- Gidebilirsiniz.
You are free to go in, but he can't.
Sen istiyorsan girebilirsin ama o giremez.
You are free to go now.
Artık gidebilirsiniz.
But as I promised, you are free to go.
Ama söz verdiğim gibi, gitmekte özgürsünüz.
Just sign at the bottom, and you are free to go.
Sadece en altı imzalayın, ve gitmekte özgürsünüz.
You are free to go whenever you wish Mr. Malone.
İstediğin zaman gitmekte özgürsün, Bay Malone.
Mrs. Windham, you are free to go.
Bayan Windham, gidebilirsiniz.
You are free to go.
Gitmekte özgürsünüz.
But at the end of the day, you are never free to go anywhere.
Ama günün sonunda hiçbir yere gidecek vaktin olmuyor.
There are you, free to come and go as you please, and you choose to stay here.
İstediğiniz gibi gelip gitmekte özgürsünüz ve kalmayı da seçebilirsiniz.
You Greeks in chains, who fought for Persian pay, are free to go back to your homes or to serve under me as you choose.
Pers parası için savaşan, siz zincire vurulmuş Yunanlar seçiminizi yapın, ya özgürce evlerinize dönün, ya da emrim altında hizmet edin.
You, too, are free to go back to Athens, if you wish, as I no longer need Athens.
İsterseniz, siz de Atina'ya geri dönebilirsiniz artık Atina'ya gerek duymuyorum.
Well, you can scarcely regard yourselves as victims of an abduction, sir... since you are free to come and go on this ship as you choose.
Kendinizi bir kaçırılma olayının kurbanları olarak sayabilirsiniz bayım ama bu gemiye istediğiniz zaman gelip gitmekte özgürsünüz bayım.
Are you going to keep your slaves or let'em go free?
Kölelerini tutacakmısın yoksa serbest mi bırakacaksın?
You are free, free, free to go!
Özgürsünüz, özgür, gitmekte özgürsünüz!
You are free to leave Turkey But if you are smart, I recommend you do not go back.
Beyler serbestsiniz ve Türkiye'yi terk edebilirsiniz eğer aklınız varsa bir daha da buraya gelmezsiniz.
You are free to go.
Gitmekte serbestsiniz.
You are free to come and go.
Gidip gelmekte özgürsünüz.
Slaves go back or you agree to return your slaves back to us there are however some free men among them
Sizin krallığınıza sığınmışlar Esirler geri verilebilir, ama karşılığında biz de esirlerimizi isteriz. Evet ama arlarında özgür olanlar da var.
Did you make people like to believe that people are free and you go home...
Bu insanları serbest kaldıklarına ve eve gideceklerine inandırdınız.
" Here you go America, you are free, to do as we tell you!
İşte böyle Amerika. Özgürsünüz söylediğimiz gibi davranmakta.
Then we shall go another time, when you are free to join us.
O halde senin de serbest olduğun bir güne erteleriz.
Are you free to go?
Gitmek için özgür müsün?
You are proposing, instead of Mr. Piper going to jail for statutory rape he should be allowed to go free so he can marry the victim?
Bay Piper'ın kanuni tecavüzden hapse girmesi yerine kurbanla evlenebilsin diye özgür bırakılmasını mı öneriyorsun?
You are also free to go.
Sen de gitmekte özgürsün.
Three cheers for the F.B.I. You guys are free to go.
FBI'a alkış. Siz çocuklar gitmekte özgürsünüz.
Your Graces must forgive me, but you are now free to go.
Lütfen beni af edin. Ancak gitmenize izin yok.
Joshua's gone, so you and Emily are free to go.
- Joshua gitti, yani Emily'le ikiniz gitmekte özgürsünüz.
- And one other thing he says you are now free to go.
- Ve bu başka bir şey şimdi gidebilirsiniz.
Well, you're free to go now. - The kids are grown and gone.
Artık gitmekte serbestsin.
Well, looks like you folks are free to go.
Görünüşe göre gitmekte özgürsünüz.