You could have said no traduction Turc
80 traduction parallèle
You could have said no, but you stayed, didn't you?
Hayır diyebilirdin. - Ama sen kaldın.
You could have said no... Or asked me...
Hayır diyebilir ya da bana sorabilirdin.
You could have said no!
"Hayır" diyebilirdin!
- You could have said no.
- Hayır diyebilirdin. - Ne?
She booked you but at any point, you could have said no
Sizi kiralamış ama istediğiniz an cayabilirdiniz.
Well, you could have said no. I could have said no.
- Hayır diyebilir miydim?
You could have said no
Hayır diyebilirdin.
You could have said no.
Hayır diyebilirdin.
When they asked you to interview me, you could have said no.
Benimle röportaj yapmanı istediklerinde, hayır diyebilirdin.
I think you could have said no.
Sanırım hayır da diyebilirdin.
- YOU COULD HAVE SAID NO.
- Hayır diyebilirdin.
- You could have said no.
Hayır diyebilirdin.
YOU COULD HAVE SAID NO.
Hayır diyebilirdin.
It's only for a couple of hours, and it's not like you could have said no.
Birkaç saat için gidiyorsun. Hayır diyemezdin ki.
You could have said no in good conscience.
Gönül rahatlığıyla hayır diyebilirdin.
You could have said no.
Hayır diyebilirdiniz.
You could have said no.
"İstemiyorum" diyebilirdin.
No prophet of old could have said a finer thing than you have just said.
Az önce söylediğinden daha ince bir şey söyleyebilmiş peygamber yok.
You could have said, No.
Ona şöyle söyleyebilirdin : Hayır.
Maybe you would have said no, but this could mean a senior vice-presidency.
Belki sen hayır diyebilirdin ama bu kıdemli başkan yardımcılığına malolurdu.
No, tell my secretary I said you could have a free apple.
Hayır, hayır. Sekreterime sana bedavadan elma verdiğimi söyle.
Hey, I could have got you a Chicago Bears mug with a fill-up but I said, " No.
Sana dolu bir Chicago Bears kupası da verebilirdim. Ama hayır, dedim ki ;
You know, I think I could have forgiven you anything if you'd have just once said, "No. Enough,"
Bir kerecik olsun "Hayır, yeter." desen her şeyi affedebilirdim.
You could have just said, "No, thank you."
Sadece "Hayır, teşekkür ederim" diyebilirdin.
No, I said that I didn't know if the two of you could ever have children.
Çocuk sahibi olabileceğinizden emin olmadığımı söylemiştim.
But no bride can... How could I have ever gone through with the ceremony in that moment, after the things you said?
Senin söylediklerinden sonra o törene nasıl devam edebilirdim?
YOU COULD HAVE SAID "NO" TO THIS PLACE.
Sana sordum. "Hayır" diyebilirdin.
I thought you said there's no way she could have survived.
Kurtulmasının imkansız olduğunu söylemiştin sanırım.
When my--when my friend Claire wanted my sperm so she could have a baby you said no because it was your sperm! You practically planted a flag in my testicles!
Erkek spermini bağışlayacağı laboratuvara gider doktor spermi bir makineye koyar ve en iyi örneği alabilmek için kendi ekseni etrafında döndürür.
- You could have said "no".
- "Hayır" diyebilirdin.
No, you look. If someone had asked me just this morning, is there any way that I could have any less respect for you two geniuses, I would have said, that's not possible.
Bu sabah biri bu iki dâhiye daha az saygı duymamı sağlayacak bir şeyin olup olmadığını sorsa, "hayır, hayır, bu mümkün değil" derdim.
"You very well could maybe... maybe..." He said "I'm no expert, but..." he said "you might have a Jackson Pollock painting here."
"Ben uzman değilim ama bahçende bir Jackson Pollock resmi duruyor olabilir."
No one asked for your help. And by the way, the next time you have something to say about me, like how I retreat into my work like dad, or whatever the hell it was you said to Joe, could you please say it to my face?
Kimse senden yardım istemedi ve bu arada bir dahaki sefere benimle ilgili bir şey söylemek istediğinde, mesela babam gibi işe gömülmemle ilgili, ya da Joe'ya her ne söylediysen, lütfen yüzüme söyler misin?
If you'd asked me a week ago, if I thought she could abduct a child I'd have said no.
Bir hafta önce bana çocuk kaçırabilir mı diye sorsaydın,.. ... hayır derdim.
You see, you could have said to me yes or no.
Bana "Evet" ya da "Hayır" diyebilirdin.
You could have just said no to her.
Ona sadece hayır demen yeterli olacaktı.
I even said to the guy at the store, I said, "Could I have a red fuse?" He said, "You want a blue fuse." I said, " No, I already had the blue fuse.
Nalburdaki adama bir de dedim, "Kirmizi sigorta alabilir miyim?" diye "Mavi sigorta mi istiyorsunuz?" dedi "Hayir zaten bir tane var" Hicbir ise yaramiyor, ben de kirmizi alacagim " dedim.
No one said you could have a Trivia Corner.
Kimse senin bilgi yarışması köşen olacağını söylemedi.
No, Jerry, I said you could have it.
Senin olabileceğini söyledim.
You could have just said no.
Sadece hayır diyebilirdin.
Yeah, you didn't have to move halfway across the country. You could have just said no.
Hayır demek yerine kaçmana da gerek yoktu
- No. You said I could have them.
Ben alabilirim demiştin.
Oh, I wish you would have told me your plans, so I could've said "no."
Keşke oraya gideceğinizi bana söyleseydin. Gitme derdim.
No, wait, but you said I could have it.
Bir saniye, alabileceğimi söylemiştin.
I talked to Ted and he said if we clean the place out, we could make it our own dojo. Just have to pay the utilities, no rent. What do you guys think?
Ted'le konuştum, burayı temizleyebilirsek salon olarak kullanabileceğimizi söyledi.
We wanted to go and have a look into the mountains to see if there was a cave where you could walk in but they said no if you do go in, you won't come back.
İçinde yürüyebileceğimiz bir mağara var mı diye dağları görmek ve oraya gitmek istedik ama onlar hayır, eğer giderseniz, bir daha geri dönemezsiniz, diyorlardı.
There's no way that you could have said all of that to each other, could you?
Bu kadar şeyi birbirinize daha kısa sürede söylemenizin imkanı yok, öyle değil mi?
You asked me if you could have one and I said no, so you just ate a strawberry that you can't have.
Alabilir miyim diye sordun, ben de hayır dedim yani şu an, başkasının çileği yedin.
That's like winning. I quit my job to stay at home and take care of you and the fat, smushy baby that you said that we could have. But there's no baby.
Evde kalıp sana ve evlat edineceğimizi söylediğin tombul bebeğe bakmak için işimi bıraktım ama ortada bebek falan yok.
You could have just said no!
Size, olmaz demiştim!
Remember the night we got arrested and you said there was no way that anyone could have recognized us?
Tutuklandığımız geceyi hatırlıyor musun? Bizi hiç kimsenin tanımasının mümkün olmadığını söylemiştin.