You could have warned me traduction Turc
52 traduction parallèle
You could have warned me.
- Beni uyarabilirdin. - Uyardı zaten, Jim.
You could have warned me.
Beni uyarabilirdin.
Charlie, you could have warned me.
Charlie beni uyarmalıydın.
- You know, you could have warned me.
- Beni zamanında uyarabilirdin. - Evet yapabilirdim.
you could have warned me hey?
Bana söyleyebilirdin değil mi?
- You could have warned me.
En azından uyarabilirdin.
Etrigan, you could have warned me.
Etrigan. Beni uyarabilirdin.
You could have warned me about that.
Bunun hakkında beni uyarabilirdin.
You could have warned me
Beni uyarabilirdin.
You could have warned me you told them I was your father, I mean...
Onlara baban olduğumu söylediğin konusunda beni uyarabilirdin, yani...
You could have warned me.
Uyarabilirdin.
Six months, you could have warned me.
Altı ay, beni uyarabilirdin.
Six months you could have warned me!
Altı ay boyunca beni uyarabilirdin!
- Six months you could have warned me.
- Altı ay, beni uyarabilirdin!
You could have warned me about the squid brains though.
Ahtapot beyni konusunda beni uyarmalıydın.
You could have warned me!
Beni uyarmalıydın.
You could have warned me.
Bana haber verebilirdin.
- Well, you could have warned me.
Beni uyarabilirdin ama!
You could have warned me!
Bana haber vermeliysin!
You could have warned me.
Beni önceden uyarabilirdin.
You could have warned me before you came back!
Ne zaman geri döneceğimizi neden bana haber vermedin?
You could have warned me!
Beni uyarabilirdin!
You could have warned me!
Bir uyarıya ne dersin?
You could have warned me.
Keşke önceden haber verseydin.
You could have warned me this would sting a little.
Bu şeyin batacağı ile ilgili önceden uyarabilirdin.
You could have warned me.
Vurmadan uyarabilirdin.
You could have warned me before putting the window up.
Pencereyi kapatmadan önce beni uyarabilirdin. Vay canına!
You could have warned me.
- Beni uyarabilirdin!
- You could have warned me!
- Beni uyarabilirdin!
Yeah, you could have warned me, Deeks.
Evet, beni uyarabilirdin Deeks.
You could have warned me she was here to teach some classes.
Ders vermek için burda olduğunu söyleyebilirdin.
You could have warned me they live in the forest. They don't.
Ormanda yaşıyorlar diye beni uyarabilirdin.
Bishop, you could have warned me.
Bishop, beni uyarabilirdin.
You could have warned me, Rayna.
Beni uyarabilirdin Rayna.
No, but at least you could have warned me when one of your mistakes - is gonna become my problem.
Hayır ama senin hatan benim sorunuma dönüşürken en azından beni uyarabilirdin.
You could have warned me.
Keşke bir uyarsaydın.
You could have warned me the Empire was here.
İmparatorluk burada olacak diye beni uyarabilirdin.
Well, maybe you could have warned me, and then I could have prepared more.
Belki beni uyarabilirdin ve daha çok hazırlanabilirdim.
If friends of mine have warned me against you... I could hardly reward them with betrayal.
Eğer dostlarım beni size karşı uyardılarsa... onlara ihanet ederek teşekkür edemem.
You could have warned me!
Bu iş bu kadar büyümeden beni uyarabilirdin!
- You could have at least warned me.
En azından beni uyarabilirdin.
You could have warned me.
- Beni uyarabilirdin.
You could have warned somebody, you almost gave me a heart attack.
Önceden uyarabilirdin. Az daha kalpten gidiyordum.
You could have at least warned me.
En azından uyarabilirdin beni.
Had you contacted me before, I could have warned you... that yours are not the only talks taking place with the Government.
Benimle daha önce irtibat kurabilmiş olsaydın hükümetle yapılan müzakerelerin yalnızca sizinki olmadığı konusunda seni uyarabilirdim.
Joe, you could have just warned me a little bit about your brother.
Kardeşin hakkında beni uyarabilirdin.
Could have warned me first, but you're impatient. I can tell.
Beni uyarabilirdin ama gördüğüm kadarıyla sabırsızsın.
If you'd warned me, they could have put you with me.
Döneceğini haber verseydin, seni benim odama aldırırdım.
If you hadn't been too scared and warned me that he was here weeks ago, I could have been prepared for this.
O kadar korkmasaydın ve geldiğini bana haftalar önce söyleseydin bunun için hazırlanmaya vaktim olurdu.
What? You could have at least warned me first?
En azından önce beni bir uyaramaz mıydın?