You don't have to worry about it traduction Turc
212 traduction parallèle
But you don't have to worry about getting it.
Sen hiç meraklanma.
- You don't have to worry about it.
- Merak etme.
You don't have to worry about it.
Endişe etmenize gerek yok.
You don't have to worry about it!
Endişe etmenize gerek yok!
You do whatever you have to do and I'll just tag along and don't you worry about it.
Ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın, bense sadece sizin peşinize takılacağım. Siz bunu dert etmeyin.
Listen, if you don't hand it out, you don't have to worry about not getting to pack.
Dinle, dağıtmazsan, toplamak için endişelenmek zorunda kalmazsın.
You don't have to worry about it.
Endişelenmene gerek yok.
- You don't have to worry about it.
Endişelenmene gerek yok.
Well, one second is all it's gonna take and I don't wanna have to worry about you again, David.
Bak evlat, zaten tek bir ana bakar ve ben tekrar senin için endişenlenmek durumunda kalmak istemiyor, David.
You don't have to worry about it.
Korkmana gerek yok.
Whatever comes to you, you don't have to worry about it.
Bu konuda endişelenmenize gerek yok.
You don't have to worry about anybody else murdering you... because I'll do it.
Başkalarından korkmak zorunda kalmazsın.
You don't have to worry about which way to go, or whether to go at all... the question doesn't arise, does it?
Hangi yöne gideceğin konusunda endişelenmene gerek yok, ya da hiç gidip gitmeyeceğin... O soru hiç sorulmuyor değil mi?
Honey, I have to go to the bathroom. But don't you worry about it.
Hayatım, benim tuvalete gitmem gerek.
But you don't have to worry about time,'cause no matter what time it is,
Yine de senin zaman hakkında endişe etmene gerek yok. Çünkü vakit ne olursa olsun ben seni beslemek için hep burada olacağım.
You don't have to worry about where I've been because I'm a two-time-or-less. It's up to you.
Nerede olduğum için endişelenmene gerek yok çünkü bir, bilemedin iki kere yaptım.
For you people that are really agonizing... and just hate all this stuff and all the hollering... if you don't make a turn, it'll be over next week... so you won't have to worry about it.
Siz insanlara resmen acı çektiriyorsunuz... ve bütün bu işlerden ve bağırıp çağırmaktan da nefret ediyorum... Yolunuzu değiştirmezseniz, önümüzdeki hafta her şey biter... artık endişelenmenize gerek kalmaz.
oh, don't worry.this is normal we still have time to think about this if you want to remove it, or keep it
Panik yapma. Test olumlu çıkarsa, düşünmek için zamanımız olacak. Aldırabiliriz ya da doğurmana karar verebiliriz.
And I'm coaching, so, uh, guess what? You don't have to worry about the refreshments,'cause I got it covered.
Bu arada yiyecek içeceği merak etmeyin, çünkü ben halledeceğim.
Look, you don't have to worry about it'cause I'm not gonna see her again.
Bak, endişelenmene gerek yok çünkü onu bir daha görmeyeceğim.
But you don't have to worry about it.
Fakat bu konu hakkında endişelenmeni istemiyorum.
Edith, it might be better for you in the long run... to get a nice apartment or a room somewhere... where you don't have to worry about cleaning the house... or taking care of the yard.
Edith, uzun vadede bu senin için daha iyi olabilir. Bir yerlerde güzel bir daireye veya bir odaya yerleşirsin. Böylece evi temizlemek, avluyla ilgilenmek gibi şeylerle meşgul olmazsın.
You don't have to worry about it.
Onunla ilgilenmeniz gereksiz.
You don't even have to worry about it because I also think it's wrong to blab this kind of thing.
Bunun için endişelenmene bile Gerek yok Çünkü bu konular hakkında Gevezelik etmek de bence yanlış.
You don't have to worry about it.
Endişe etmene gerek yok.
I'm pretty sure he's gay, though. You don't have to worry about it.
Eşcinsel olduğuna eminim o yüzden endişelenmene gerek yok.
If you have stuff to do, don't worry about it.
Eğer işin varsa merak etme.
Harry, you don't have to worry about me. I mean... I mean, just the idea of two guys together it just...
Aman Tanrım!
Harry, you don't have to worry about me. I mean... I mean, just the idea of two guys together it just...
Harry, bu konuda endişelenmene gerek yok.
You don't have to worry about it.
Canını sıkma.
No one does but I know you don't have to worry about it.
Kimse bilemez. Ama bu konuda endişelenmemen gerektiğini biliyorum.
You don't have to worry about it.
Bunun için üzülmene gerek yok.
YEAH, WELL, YOU DON'T HAVE TO WORRY ABOUT IT, HONEY, BECAUSE IT'S COMING DOWN RIGHT NOW.
Merak etme tatlım, çünkü şimdi oradan inecek.
We want you to have it, Robert, and we don't want you to worry about it.
Almanı istiyoruz Robert. Ne zaman öderim diye tasalanma.
If you have to wake me up in the middle of the night to tell me that I don't have anything to worry about, it kinda makes it seem like I do have something to worry about.
Gecenin bir yarısı beni uyandırıp, Endişe etmememi söylersen, Beni daha çok endişelendirirsin.
You don't even have to worry about it.
Endişelenmene gerek yok.
Oh, well, thanks anyway, but I really have it under control, so, you don't have to worry about a thing, Ed.
Ah, teşekkürler ama, her şey kontrolüm altında, bu yüzden endişelenecek hiçbir şey yok, Ed.
You don't have to worry about it. You know why?
Neden biliyor musun?
You don't have to worry about it, though.
Ama endişelenmene gerek yok.
Don't worry about it, buddy, because in this house, you don't have to choose.
Merak etme dostum. Çünkü bu evde bir seçim yapmak zorunda değilsin.
- You don't have to worry about it.
- Bu konuda merak etmene gerek yok.
- You don't have to worry about it.
- Endişelenmene gerek yok.
- You don't have to worry about it.
- Sen merak etme.
After you graduate from it, you become the elite and don't have to worry about the money anymore.
Oradan mezun olduktan sonra bir elit oluyorsun ve para için endişelenmene gerek yok.
- Then you don't have to worry about it.
- O zaman endişe etmene gerek kalmaz.
You don't have to worry about it.
- Ne? Dert etme.
So you don't have to worry about it.
Yani endişelenmene gerek yok.
You don't have to worry about her having sex with a boy. - It's probably already happened.
Tom, büyük bir ihtimalle bu gerçekleşmiştir.
Then you and I don't have to worry about it.
Sonra onu aklımızdan çıkarırız.
You don't have to worry about it so much.
O kadar dert etmenize gerek yok.
Don't worry about them - it's the widths you have to worry about.
Yüksekten değil genişlikten korkmalısın bence.