You don't think i can traduction Turc
2,383 traduction parallèle
- I don't think I can be in business with you.
Gözümün önünde suçluyorsun. Bu şekilde seninle çalışamam.
It's right over here. I mean, you think you can make it, for Pete's sake? - I don't know.
İşte orada. tam orada.
Look, I know you don't think you can talk right now, but we think that you could be this man's fourth victim.
Şu an konuşamayacağınızı düşündüğünüzü biliyorum, ama bu adamın dördüncü kurbanı olabilirsiniz.
I don't want either of you two doing shit or even contemplating doing shit until you run it by someone who can think.
Aklı başında birine danışmadan ikinizden birinin hiçbir bok yapmasını hatta bir bok yapmaya niyetlenmesini bile istemiyorum.
You think I can't do that, don't you?
Bunu benim yapamayacağımı mı düşünüyorsun?
You don't think I can do it?
Yapamayacağımı mı düşünüyorsun?
You know, I got to be honest with you. I don't think that we can continue to do... stuff. Of a...
Dürüst olmalıyım böyle, fiziksel ilişkiye devam edebileceğimizi düşünmüyorum.
I don't think you can yet.
Senin henüz bunu yapabileceğini sanmıyorum.
I don't know how much of a father you think you can be, but...
Ne kadar baba olabilirsin bilmiyorum ama...
You don't think I can be an ISP supervisor?
Sizce ISP sorumlusu olamaz mıyım?
What, you don't think I can be a cop?
Sence polis olamaz mıyım?
Yes, you can, but I don't think you'll like me when I've told you.
Bana bişey demedi bilmiyorum
I don't think I can stay here. # When you told me, it just sounded like you should fucking get it off your chest, you know?
- Arkadaşlar arasında. Burada kalabileceğimi sanmıyorum. Bana anlattığın zaman, bastırılmış duygularını açığa vurmalıymışsın gibime geldi.
Lance, I'm really thinking, I don't think I can do this. I... Be a fucking professional will you?
Gerçekten korkuyorum, bence bunu yapmamalıyız...
I can understand chewing each bite of some food 25 times like chicken fried steak, but I don't think you have to chew your refried beans that many times.
Tavuk biftek gibi yiyeceklerin her lokmasını 25 kez çiğnemeni anlarım ama haşlanmış bezelyeyi bu kadar çiğnemek zorunda mısın?
I don't think I can handle it without you being there.
Sensiz bunun altından kalkabileceğimi sanmıyorum.
It's not that I don't think you can handle it.
Bu işin altından kalkabileceğini sanmadığımdan değil.
Well, we've never used the stones inside a star, and I don't think now is the time to start it, but I'll tell you what, you can go talk to yourself once we're on safely on the other side.
Bir yıldızın içinde taşları hiç kullanmadık bu da başlamak için iyi bir zaman değil. Diğer tarafta kendimizi güvenliğe alınca gidip kendinle konuşabilirsin.
I don't think you can.
Sanmıyorum.
We can understand that you and your family... I don't think you can.
Yani buradan anlıyoruz ki siz ve aileniz... Bence anladığını sanmıyorum.
So, Humps... is hoping he can pull a few strings. I don't know, it's all very complicated. Do you think he can?
Oyleyse, Humps... umuyor ki bir kac teli cekebilir.
You don't think I can?
Yapamaz mıyım sanıyorsun?
I don't think you can, and I would certainly recommend against it because, I think it sort of goes...
Sanmıyorum. Ve kesinlikle bunu tavsiye etmiyorum, çünkü...
What is it, you don't think I can pay the toll?
Ne var, vergiyi ödeyemeyeceğimi mi düşünüyorsun?
♪ I can feel something inside me say ♪ ♪ I really don't think you're strong enough, no ♪
# İçimde bir şeyin "Yeterince güçlü... # #... olduğunu sanmıyorum." dediğini duyuyorum. #
You don't think I can handle it?
Halledemeyeceğimi mi düşünüyorsun?
Oh, I don't think you can smoke in here.
Ah, burada içebileceğini sanmıyorum.
I don't think you can go a day without having sex, personally.
Bence sen seks yapmadan duramazsın.
You don't think I can?
Yapamayacağımı mı sanıyorsun?
I don't think you can kill pain with more pain!
Daha fazla acıyla öldürebileceğini sanmıyorum.
I don't think that I can hear any more cyber geek talk thing, so why don't you just tell me what you found.
Artık daha fazla sanal bilgisayar muhabbeti edebileceğimi sanmıyorum o yüzden neden bana direkt olarak ne bulduğunu söylemiyorsun?
You can take risks for yourself. I don't think we have the right to take risks with our children.
Kendi hayatın için risk alabilirsin ama bunu çocukların için yapamazsın.
I don't think you can afford it.
Paranızın yeteceğini sanmıyorum.
And I don't think you can do your job without being a good listener.
İyi bir dinleyici olmazsan işini yapabileceğini sanmıyorum.
I don't think you can call us a cowboy unit.
Kovboy çetesi olarak adlandırabileceğini sanmıyorum.
I mean, I don't really have a problem telling people what I do, but we try to be as discreet as possible, just because I don't want people to think that they're eating in an area that's full of rats. JEFF : But East Village is full of them, so you can't hide that.
Lakin bunları saklayamayız çünkü doğu yakası bunlarla dolu,
Wait. You don't think I can dance?
Biraz.
I don't think I can rely on you, Naomi.
Sana güveneceğimi sanmıyorum, Naomi.
You don't think I can fit in this bed?
Bu yatağa sığamayacağımı mı düşünüyorsun?
I don't think I can beat you, Kang.
Seni benim yenebileceğimi düşünmüyorum, Kang.
You don't think I can stall this any more, do you?
Bunu daha fazla oyalayamam, değil mi?
Well, I just don't think it's gonna do any good to tell haddie that she can't see Alex, you know.
ben sadece onun Alex'le görüşmesini istememenin doğru olduğunu düşünmüyorum.
Well, I can tell you this- - if I did what that man did, I don't think I'd want my sanity back.
Sana şunu söyleyebilirim ki, eğer o adamın yaptıklarını ben yapsaydım akıl sağlığıma kavuşmayı istemezdim.
I don't think this is the kind of thing you can force, Tom.
Bunun baş edebileceğin bir şey olduğunu sanmıyorum, Tom.
You don't think I can do it, do you?
Yapabileceğimi sanmıyorsun, değil mi?
I don't care who you are or what you think you can get away with, you are gonna stay away from this house, and you are gonna stay away from Sonny!
Kim olduğun ya da bu işten paçayı nasıl sıyıracağını düşündüğün umurumda değil. Bu evden ve Sonny'den uzak duracaksın!
Well, elliot, I don't know what I can say. H - how do you think this is gonna turn out?
Elliot, ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I can't believe you don't want to help me. You know what? I don't think I'm gonna get another chance to say this
Bak ben fırsat istemiyorum Sen cehenneme git
Unfortunately, Jackson, I don't think I can give you what you want.
Ne yazık ki, Jackson, sana istediğin şeyi verebileceğimi sanmıyorum.
Unfortunately, Jackson, I don't think I can give you what you want, but I have a feeling you might be able to help me.
Maalesef Jackson sana istediğini verebileceğimi sanmıyorum ama içimden bir ses bana yardım edebilirsin diyor.
But I don't think I can do it without you.
Ama bunu sensiz yapabileceğimi sanmıyorum.