You just wait and see traduction Turc
186 traduction parallèle
You just wait and see once my bearskin is off.
Keşke şu ayı postundan kurtulabilsem.
You just wait and see.
Bak göreceksin.
You just wait and see.
Sadece bekle ve gör.
- You just wait and see, sir.
- Bekleyin ve görün efendim.
Marcia, you just wait and see.
Marcia, sadece bekle ve gör.
You just wait and see.
Bekle de gör.
" You just wait and see, Hazel.
" Bekle ve gör, Hazel.
You just wait and see
Bekle ve gör!
- Get back to the convent! - You just wait and see!
- Hadi sen manastıra anca dönersin!
You just wait and see...
Sadece bekle ve gör...
Du, you just wait and see, go...
Du, daha işimiz bitmedi gidelim...
You just wait and see what I can do!
O halde bekle de neler yapabileceğimi bir gör!
Now you just wait and see!
Bekleyip göreceğiz artık.
You just wait and see.
Bekleyip göreceğiz
You just wait and see!
Sadece bekle ve gör!
Oh, you just wait and see.
Oh, sadece bekle ve gör.
Just tell me that, and you can go see them and I'll wait for you.
Bana bunun sözünü ver, o zaman gidip onlarla görüşebilirsin, ben de seni burada beklerim.
When you get there, wait and see, it'll just pour out.
Oraya vardığında, bekle ve gör, hemen dökülecek.
Just you wait and see what's in store for you, Mansour.
Sen hele bir bekle ve gör, başına neler gelecek, Mansour.
Just wait till they see you drivin'up and down the street with the top down.
Sen sokakta, aşağı yukarı arabaya kullanmaya başladığında havasını görelim.
You just have to wait and see.
Sadece bekleyip görmen gerekir.
You just wait and see.
Bekle ve gör.
You see, sometimes a fellow just has to kind of step back and wait a little time.
Bazen, bir arkadaşın bir nevi geri adım atmak ve bir miktar beklemek zorunda kaldığını görürsün.
Just you wait and see
Sadece bekle ve gör.
You have guts, just wait and see
Demek öyle! gününüzü göreceksiniz!
Baby, just you wait and see
Bekle başına gelecek
This will make you very happy, just wait and see.
Bu onu çakı mutlu edecek. Sadece bekle ve gör.
Just wait twenty years and you'll see. Well, in twenty years everything will be completely changed.
Yirmi yıl bekle de gör.
Just you wait and see.
Bekle de gör!
- You're just going to have to wait and see.
- Bekleyip görürsün.
You just wait here and let me see if the guy's got a record, all right?
Burada bekleyin, ben gidip sicil kaydı var mı bakayım.
And just wait till you see what you've won.
Ne kazadığımı görene kadar bekle.
I talked to your grandmother, and she just can't wait to see you.
Anneannenle konuştum. Seni görmeyi iple çekiyor.
If I have to wait a year to see you and chat over cherry, what, mousse... I just don't...
Eğer seni görmek için bir yıl beklemek zorundaysam ve kiraz, falan, köpük hakkında muhabbet etmek için değil..
"There's not a damn thing you can do about it " so you might as well just sit back and wait and see what happens. "
Yapabileceğin hiçbir şey yok o yüzden arkana yaslanıp neler olacağını izle ve gör. "
Maybe if I just wait and see long enough, then I won't have to do anything or decide anything, you know?
Belki yeterince bekleyip de görürsem hiçbir şey yapmak ya da karar vermek zorunda kalmam, biliyor musun?
- If we just sit here... and we wait and see a little while longer, then maybe you won't have to choose, and I won't have to do anything!
- Eğer sadece burada oturur ve biraz daha bekleyip görürsek o zaman belki seçmek zorunda kalmazsın ve ben de bir şey yapmak zorunda kalmam!
Just you wait and see.
Sadece bekle ve gör. Sadece bekle ve gör.
Just you wait and see.
Görürsün bak.
Just wait and see. You understand?
Anladın mı?
Just you wait and see.
Sadece bekle ve gör.
Just you wait and see.
Bekle ve gör.
Yes, well, maybe next time you'll just wait and see.
Evet, Bence bir dahaki sefere bekleyip görsen daha iyi olur.
Uh, well, that's just- - that's just really- - that's part one of my present, and wait till you see part two.
Aslında o... Hediyelerimin birinci kısmıydı. Daha ikinci kısım var.
Just wait and see when your father gets home and finds out... that you skipped school so as to play on the PC!
Bekle de baban bir eve gelsin.. ve senin bilgisayar yüzünden okulu astığını görsün!
Just you wait and see.
Anlattım zaten. Benim burada hayatım...
JUST YOU WAIT AND SEE. MMM, YOU ARE ONE HANDSOME DEVIL, TED SCHMIDT.
Sen yakışıklı bir şeytansın Ted Schmidt.
Well... you're just going to have to wait and see.
Hmm... bunu bekleyip görmelisin.
It's all important because it's all connected to Wyatt, so we just have to see the connection. So you're supposed to go to your temp job and wait for coffee to be spilled on you?
Eğer geçici bir iş için gitmek gerekiyor Yani ve dökülen için kahve beklemek?
He was just using you, Linda, to get at the money! Just you wait and see.
Parayı almak için seni kullanıyordu, Linda!
Just you wait and see.
Bekleyin ve görün.