You meant it traduction Turc
1,999 traduction parallèle
You meant it, didn't you?
Beni şimdi öldürür, bu benim için bir onur, dedi.
I understood how you meant it, Jack.
Ne demek istediğini anladım Jack.
You meant it! You have five minutes!
Beş dakikanız var, anladınız mı?
Yeah, but I don't think that you meant it.
- Bence ciddi değildin.
What I want to know is do you think you meant it?
Ben bilmek istediğimse ciddi olduğunu düşünüyor musun?
No, you obviously meant something by that. What is it?
Hayır hayır, belli ki sen bununla birşey kasteddin
If you kiss me and you feel bad about it, you're meant to be with Barney.
Öp! Şuna ne dersin?
- I would if you really meant it.
- Samimi olsaydın, mutlu olurdum.
It never meant anything to you anyway.
Ama seninle ilgilenmiyor.
If you are meant to communicate with Beta it will happen.
Eğer Beta ile iletişim kurmak istersen gerçekleşecekmiş.
What I meant was, it's possible that someone who cares about you killed him.
Demek istediğim size değer veren birinin onu öldürmesi muhtemel.
Not even if you meant it.
Doğru söylüyor olsan bile hayır.
Perseus, being a young man without a father and without a family, if you didn't have a father in ancient Greece, it meant that you were very much a kind of social outcast, didn't have any gifts to bring to the king.
Babası ve ailesi olmayan genç bir adam olan Perseus'un... - antik Yunanistan'da babanızın olmaması demek bir çeşit toplumsal soyutlanmaya maruz kalacaksınız demektir -... krala sunabileceği bir hediyesi yoktur.
But I'm certain, Detective... if he hadn't gotten the treatment... he needed... you... would've done whatever had to be done... in order to see him live... another day, even it meant breaking the law.
Ama eminim, Detektif... ihtiyacı olan... tedaviyi alamasaydı... sende... yapılması gereken herşeyi yapardın... onu bir gün daha olsun... hayatta görebilmek için, kanunları çiğnemek uğruna bile olsa.
But for the ancients, you see this scene depicted again and again on vase painting after vase painting. And it's meant to show you what the ideal man is about, doing whatever is necessary to learn something new.
Fakat eski zamanlarda, bu durumun hemen hemen her vazonun üstünde defalarca resmedildiğini görmekteyiz ve bunun amacı kusursuz bir insanın nasıl olması gerektiğini göstermektir, yani yeni bir şey öğrenmek için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaktır.
It is 8 years already. I never meant to hurt you. ... never...
Arkadaşlık ettiğimiz 8 yıl boyunca seni asla kırmak istemedim asla...
If Jake heard you say that, he'd think you really meant it.
Eğer bu dediğini Jake duysaydı ciddi olduğunu sanabilirdi.
Did you think it meant I was available?
Artık müsait olduğumu mu sandın?
But you never meant to have it pinned on her, did you?
Ama suç onun üzerinde kalsın istemedin değil mi?
It's not like you meant for it to happen.
Sonuçta bilerek yapmadın.
You have no idea how much that letter meant to me, how it sustained me.
O mektubun benim için ne ifade ettiğini beni nasıl teselli ettiğini bilmiyorsunuz.
I tried to give this to you once before, but you didn't know what it meant.
Daha önce bunu sana vermeye çalıştım ama ne anlama geldiğini bilmiyordun.
It destroys the people that are meant to be helped. You're saying the sanctions are futile?
- Yaptırım dediğin nedir?
You're not meant to swallow it.
Yutmaman gerekiyordu.
And what you think it's meant by the mustard seed?
Peki hardal tohumuyla ne denmek istediğini düşünüyorsun?
It was meant to be Have you heard of the butterfly effect?
Böyle olması gerekiyordu çünkü. Kelebek etkisini duymuş muydun?
I know how much it meant for you.
Bunun senin için ne kadar anlamlı olduğunu biliyorum.
That's not what I meant and you know it.
Kastettiğim bu değil, sen de biliyorsun.
And I know it's insecure, but it's very important to me that you believe that I have meant it absolutely every time I told you that I loved you, every time.
ve bunun güvensizce olduğunu biliyorum, ama bu benim için çok önemli inanman anlatmak istediğim şeye kesinlikle sana ne zaman seni sevdiğimi söylesem, her zaman.
And I know I should've told you some of all this about me sooner, before you moved all the way out here, which, believe me, meant so- - it made me feel you really cared about this, especially because your moving out here was something I lobbied so hard for.
ve biliyorum söylemeliydim bu erkenciliğimi, buraya kadar taşınmadan önce, inan bana, çok anlamlıydı... beni, çok önemsediğini hissettirdi, özelikle buraya taşınmış olman benim çok uğraştığım bir şeydi.
It wasn't meant to offend you.
Bu seni rahatsız etmemeli.
It meant so much to us all that you came.
Buraya gelmen hepimizi için çok şey ifade ediyor.
Well, I figure that when you miss a bus... maybe you weren't meant to take it.
Düşündüm de belki otobüsü kaçırman kaderinde binmek olmadığı içindir.
The last two witnesses who were meant to testify against Jimmy Dolan were... murdered - you can say it, Mr Fletcher.
Jimmy Dolan'ın aleyhinde ifade verecek olan son iki tanık... Öldürüldü. Söyleyebilirsiniz Bay Fletcher.
You knew how I would have to choose. You knew what it meant.
Seçim yapmak zorunda kalacağımı ve anlama geleceğini biliyordun.
It was meant for you, not to be shared.
Bunun anlamı paylaşım olmayacak.
I mean, I meant to destroy you, but I didn't think it would really work.
Aslında seni yok etmek istemiştim, ama işe yarayacağını tahmin etmemiştim.
You know, Roy, maybe they meant it when they said that I would be safe.
Belki de bana güvende olacağımı söylediklerinde ciddiydiler.
They pour a little bit of wine, you're meant to... swirl it around and smell it and taste it and look into the corner of the ceiling... and say "Oh perfect."
Bardağa biraz koyuyorlar, çevirmen, hissetmen, tatman ve tavanın köşesine bakarak "mükemmel" demen gerek.
It's never too late to be who you're meant to be
olman gereken kişi olman için asla geç değil.
I thought you meant, like, "How come nobody does it in real life?"
Ama bence sen neden gerçek hayatta kimsenin denemediğini kastettin.
You have taken it wiselier than I meant you should
Siz de düşündüğümden daha ustaca çevirdiniz sözü.
I promise you, it meant the world to him to have you here.
İnan bana senin burada olman ona dünyaları verdi.
It... it should've meant, that you wanted to spend some time with me.
Benimle vakit geçirmek istemenden anlaman gerekirdi.
The way I see it, Lorenzo, maybe you meant to take advantage of us, or maybe you didn't.
Ben bunu gördüm, Lorenzo, belki sen de bizim kadar ilerlersin, ya da ilerlemezsin.
It's like you two were meant for each other.
Siz ikiniz bir biriniz için yaratılmışsınız sanki.
- You know I meant it.
- Hayatım, yanlışlıkla oldu biliyorsun.
It had seemed like meeting at the planetarium the day before meant nothing to you, Naomi.
Senin için hiçbir şey ifade etmediğini öğrenene kadar sanki bulutların üstündeydim.
But it was your dream... and it meant a Iot to you.
Bu senin hayalindi... bu senin için büyük bir önem taşıyor.
You know, I always figured limited resources meant that every day would be a struggle for survival, but I never thought it would come to this. Is that supposed to be some sort of hint?
Biliyor musun sınırlı kaynak deyince hayatta kalmak için her gün mücadele edilmesi gerektiğini anlardım ama hiç bu noktaya geleceğimi düşünmemiştim.
It may take you a while to realize, but this is what you were meant to do, Neal.
Bunu kavraman biraz zaman alabilir, ama bu senin kaderin Neal.
you meant 25
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's ok 4874
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's ok 4874
it's cold 680
it's okay 22028
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's okay 22028
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72