English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You wake up in the morning

You wake up in the morning traduction Turc

285 traduction parallèle
When you wake up in the morning and find yourself dead, it's too late to regret it.
Sabah kalktığın zaman kendini ölmüş bulunca pişman olmak için çok geç olacak.
You wake up in the morning, with the dream still present.
Sabah uyandığında, rüya hala devam ediyordu.
When you wake up in the morning, I'll be gone.
Sabah uyandığında, ben gitmiş olurum.
When you wake up in the morning, do you feel tired and rundown?
Sabah kalktığınızda yorgunluk ve halsizlik duyuyor musunuz?
When do you wake up in the morning?
Sabahları kaçta kalkıyorsun?
Well, you wake up in the morning
Sabahları çalışırken
When you wake up in the morning, that's marriage.
Sabah uyandığında ise o evliliktir.
AND NOW I'M GONNA SUGGEST THAT WHEN YOU WAKE UP IN THE MORNING,
Vanessa, Richard'ın yanındayken senden daha rahat. Ona gıpta ediyorum.
If you don't stamp on it, it spreads throughout the mind, and then one day, you wake up in the morning, and you can't face life any more.
Onu bastırmazsan, zihninde yayılır... ve birgün, sabah uyanırsın... hayatla yüzleşemiyorsundur artık.
You wake up in the morning, and she's there.
Sabah uyanırsın ve o ordadır.
When you wake up in the morning, pray.
Her gündoğumunda dua et.
That way, when you wake up in the morning, you still will have that wonderful baby-pink skin.
Sabah uyandığında hala bebek pembesi tenin olacak.
Take three around seven this evening... three before you go to sleep... and three when you wake up in the morning.
Akşam 7 civarında 3 tane... Uyumadan önce 3 tane ve 3 tane de sabah uyandığında.
Here's something you ought to say first thing when you wake up in the morning.
Al işte sana sabah ilk uyandığında söyleyemen gereken bir şey.
Well, we'll just discuss that when you wake up in the morning.
Bunu sabah.. uyandığında konuşuruz.
When you wake up in the morning, it will be the next morning.
Sabah uyandığında, yarınki sabah olacak.
When you wake up in the morning, do you think... that maybe I'll have to kill somebody today?
Sabahları uyandığında...,... bugün birini öldürmeliyim diye düşünür müsün?
How would you like to wake up in the morning and hear the birds singing... and then find the face of an ex-husband looking down upon you?
Sabahları uyanıp eski kocasını sana bakarken görmek nasıl hissettirir?
You wake up every morning of your life and you know perfectly well that there's nothing in the world to trouble you.
Her gün kalkıyorsun ve dünyada senin canını sıkacak hiçbir şey yok.
In the morning you'll wake up... and be sorry you made such a fool of yourself.
Sabahleyin uyandığında... kendini böyle aptal durumuna düşürdüğüne pişman olacaksın.
To wake up in the morning and know that you're one day closer.
Her sabah uyandığında, sona biraz daha yaklaştığını bilmek...
You don't know what it is To wake up in the morning and go to sleep at night And eat your lunch and read the papers
Sabah uyanıp akşam yatmanın yemek yemenin ve gazete okumanın sokaktaki kornaların sesini ve gece kulüplerindeki gürültüyü duymanın ne demek olduğunu bilmezsin ve her daim, her nerede olursan ol her ne yapıyorsan, her ne görüyorsan her neredeysen yüreğinde bir korku vardır.
I'll drop by and wake you up in the morning.
Yarın sabah uğrayıp saat 10 gibi seni uyandırırım.
I pasted your picture on the ceiling over my bed so you're the first thing I see when I wake up in the morning.
Fotoğrafını yatağımın üstündeki tavana yapıştırdım böylece her sabah uyandığımda ilk gördüğüm şey sen oluyorsun.
Lately, when I wake you up in the morning I've observed you have been sleeping on your stomach.
Son zamanlarda uyandığımda..... midenin üstünde uyuduğunu fark ettim.
Oh, I like to sleep with you, I mean truely sleep and wake up beside you in the morning.
Oh, seninle uyumayı seviyorum, demek istediğim gerçekten uyumayı ve sabahleyin yanında uyanmayı.
Wake up in the morning and find you've got a dead battery.
Sabah kalkıyorsun ve akünün ölmüş olduğunu fark ediyorsun.
It's not exactly a soothing experience you know to wake up in the morning and find a judge all dressed up in those crazy ceremonial robes, climbing over your bed.
Uyanıp yargıcın giyinmesini gözlerim.. Görmeye değer manzaradır. Tunç zırhını kuşanıp yatağın etrafında yürür.
Should I wake you up in the morning, Guido?
Sizi sabah uyandırayım mı Guido?
- You know, the majority of women... they have half a glass too much and let down the barriers a little... then they wake up in the morning riddled with guilt... and think they can reclaim their virtue by saying, "I don't remember."
Kadınlar yarım kadeh fazla içip rahatlarlar, uyanınca da suçlu hissedip, "hatırlamıyorum" der ve kirlenen iffetlerini aklamaya çalışırlar.
How'd you like to wake up in the morning... and be him?
Sabah uyanıp da onun gibi olmaya ne dersin?
In the morning, when you wake up, in the evening, when you sleep.
Sabah, kalktığında, akşamleyin, uyuduğunda.
- You don't know that scouts go camping, sleep in tents, wake up early in the morning and go for a walk?
- Mahmut Hoca. - İsmail.
That's why, you said, you wake up feeling tired in the morning.
Dedin ki, bu yüzden, sabah çok yorgun uyanıyormuştun.
I think of you at night when I go to bed and in the morning when I wake up.
" Gece yatağa gidince, sabah uyanınca seni düşünüyorum.
Believe me. You'll wake up in the morning with a sigh of relief because I'm not there.
İnan bana, yarın sabah uyandığında çok rahatlayacaksın... çünkü ben orada olmayacağım.
You're not gonna be here in the morning when I wake up, are you?
Sabah uyandığımda burada olmayacaksın, değil mi?
But there always comes that morning surprise when you wake up in the arms of an ordinary woman.
Fakat daima bir sabah sürprizi sizi karşılar kollarınızda alışılmış bir kadınla uyandığınızda.
- I'll wake you up in the morning.
- Sabah beni uyandır.
I TOLD YOU I WANT MY COFFEE WHEN I WAKE UP IN THE MORNING.
Uyanır uyanmaz kahvemi hazır et diye kaç kez daha söyleyeceğim?
You can wake up in the morning and it will not be there.
Sabah uyandığında ilacın orada olmayabilir.
You got someone to wake up with in the morning.
Sabah birlikte uyandığın birini buldun.
You wake me up in the morning... and tell me you're stealing my money and sleeping with my daughter!
Beni sabahın köründe kaldırdın... ve paramı çaldığını söyledin ve şimdide kızımla yattığını söylüyorsun!
You're the last thought I have when I fall asleep at night and the first when I wake up in the morning.
Kate gece uyumadan önce aklımdan son geçen şey sensin. Sabah uyanınca da aklımdan ilk geçen şey.
Otherwise, one morning you'll wake up and you're 60, living alone in a little apartment. And you wish... you had the chance to love someone as special as you.
Aksi takdirde, günün birinde 60 yaşında, yalnız bir adam olarak, küçük bir dairede uyanırsın ve yanında senin gibi bir insan olmasını arzu edersin.
We apply the solution here then when you wake up tomorrow morning in your own bed, you take off the bandage and you're a new man.
Solüsyonu burada uyguluyoruz. Yarın sabah yatağında uyandığında sargılarını çıkartıyorsun, ve artık yeni birisin.
That's because my butt doesn't wake up in the morning looking at you.
Çünkü popom, sabah sana bakarak kalkmıyor.
Then you wake me up with coffee in the morning!
Sonra sabah beni kahveyle uyandır!
I wake up every morning looking in the face of death, and you know what?
Her sabah ölümle yüz yüze gelerek uyanıyorum. Neden, biliyor musun?
His mother says, "Where'd you get this money?" She goes in his room next morning to wake him up, the money's on the bureau.
Eve gittiğinde annesi parayı nereden bulduğunu sormuş.
That'll wake you up in the morning, boy.
Artık sabaha uyanırsın, evlat!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]