You were right about me traduction Turc
175 traduction parallèle
You were right about me.
Benim hakkımda haklıydın.
Elaine, you were right about me.
Elaine, hakkımda yanılmamışsın.
You were right about me.
Hakkımda hissettiklerin doğruydu.
You were right about me, I haven't taken steps very often.
Benim hakkımda haklıydın, Çok sık önlemler almıyordum.
Deanna, you were right about me.
Deanna, benim hakkımda haklıydın.
I think you were right about me being afraid of women.
Sanırım kadınlardan korkuyor olmam, hakkında sen doğru düşünüyordun.
You were right about me meeting someone at the Festival.
Onunla konuşmam lazım ama. Festivalde yeni birisini bulmam konusunda haklıydın.
You were right about me.
Hakkımda doğru söyledin.
You were right about me.
Hakkımda doğru düşünmüşsün.
You were right about me.
John, benim hakkımda haklıydın.
You were right about me Mr. Aryan like you even I love challenges.
- Bay Aryan siz haklıydınız, ben de meydan okumaları severmişim.
- You were right about me.
- Haklıydın.
And you were right about me.
Benim hakkımda da haklıydın.
You were right about me liking dark places to hide in.
Saklanmak için karanlık yerleri sevdiğim konusunda haklıydın.
Let's just say you were right about me and Dawson.
Dawson'la aramızdakilerde haklı olduğunu söyleyelim bitsin.
You were right about me.
Haklıydın benim hakkımda.
All right, Mr. Vulcan, let's see if you were right about me.
Hadi bakalım Bay Vulkan, benim hakkımda haklı mısın değil misin görelim.
You were right about me being cautious.
Dikkatli olmam gerektiği konusunda haklıydın.
You were right about me.
Benim hakkındaki düşüncelerin doğruydu.
You were right about me and my interns.
Ben ve stajyerlerim hakkında haklıydın.
You were right about me.
Benim hakkımda yanılmıyordun.
You were right about me all along, Mr. Kent.
Başından beri hakkımda yanılmadınız Bay Kent.
You were right about me and everything. I should have admitted it, but I was afraid you wouldn't like me anymore.
Her konuda haklıydın fakat ben bunu kabul etmedim çünkü beni artık sevmeyeceğinden korktum.
You were right about me, Mom.
Hakkımda yanılmamışsın anne.
Well, you were right about me.
Sen de benimle ilgili haklıydın.
you were right about me.
Benim hakkımda haklıydın.
Right after dinner. You were telling me all about a night in San Francisco...
Yemekten sonra sadece San Francisco'daki bir geceden bahsediyordun.
You were absolutely right when you warned me that I was getting too liberal with her about boys.
Onu fazla başıboş bıraktığım konusunda... beni uyarmakta çok haklıydın.
You were swapping stories about me, right?
Hakkımda bildiklerinizi birbirinize anlatıyordunuz, değil mi?
You know, you were right, Vincent, about Frank and me.
Frank ile benim hakkımda haklıydın Vincent.
You were shitting me about that spaceship crap, right?
UFO gördüğünü söyleyen sen misin ahbap?
I just wanted you to know... you were right in what you said about the Bajorans - at least about me.
Sadece bilmeni istiyorum ki, Bajorlular konusunda söylediğinde haklıydın en azından benim hakkımda.
What matters is you were right when you told me I never said anything nice about you.
Önemli olan, senin hakkında güzel hiçbir şey söylemediğim konusunda haklıydın.
You were about to try to sell me something, right?
Bana bir şeyler satmaya çalışıyorsun, öyle değil mi?
I thought you were just another easy mark but you saw right through my little scam and taught me a thing or two about doing business in the Gamma Quadrant.
Başka bir kolay hedef olduğunu düşünmüştüm ama doğrudan dolabımı anladın ve Gama Çeyreğinde iş yapmak hakkında bana bir iki şey öğrettin.
You were right, though, about me being afraid.
Korktuğum konusunda haklıydın.
And you were right- - about going after the Tzenkethi and about me.
Tzenkethiler'in peşinden gitmek konusunda ve benim hakkımda haklıydın.
You were thinking about me, right?
Beni düşünüyordun değil mi?
Well, I've been thinking about what you said and you were right not to let me into your class.
Söyledikleriniz hakkında düsündümde ve haklı oldugunuza karar verdim Beni sınıfınıza almamanız konusunda.
To be clear-we were talking about me being in love with you and you rejecting me, right? - Yes.
Benim sana aşık olmam ve senin beni reddetmenden bahsediyoruz değil mi?
I just wanted you to hear from me that despite everything that's happened and the miles that may be between us right now I still think about the way things were.
Sadece aramızda geçen her şeye rağmen, aramızda kilometreler olmasına rağmen eskiden ne kadar yakın olduğumuzu hâlâ düşündüğümü bilmeni istedim.
It means that as much as I hate to admit it I think you were right about Gretchen and me.
Anlamı şu. Her ne kadar kabul etmek istemesem de Gretchen'la ilişkim konusunda haklısın.
You were right about 99 percent of what you said before, when you broke up with me.
% 99 haklısın daha önce ayrılırken söylediklerin hakkında.
Your assistant said you were going to get right back to me about this David Haskell fingerprint.
Asistanın, Davir Haskell'in parmak izleri için döneceğini söylemişti.
- You were right about Tezcatcatl not wanting to kill me- - that I am not a hero. Say you stop it. Then what?
Diyelim ki onu durdurdun.
So, if anything were going on with you... anything important or weird, or confusing... I mean, you could still be honest with me about that, right?
Öyleyse, o zaman aranızda birşeyler varsa... herhangi birşey önemli, garip, veya kafanı karıştıran... demek istediğim, bana hala dürüst davranabilirsin, değil mi?
That stuff you were saying today, about you and me, you know, about your wife, that was just crazy, right?
Aslında tahmin edebilirsin, değil mi? Merak ediyorum yani bugün bizim hakkımızda söylediğin şeyler. Yani, karın hakkındakiler.
Admit it, you were worried about me, right?
Benim için endişelendiğini kabul et.
That right now you were thinking about me, and out of the blue, your phone rings?
Acaip değil mi? Acaip olan ne? Az önce beni düşünüyordun,..
Because if I recollect right, I recollect that... when we had our conversation in town that time... you sort of felt like what MacMurphy and his boys were saying about me... was beneath contempt.
Çünkü yanlış hatırlamıyorsam şehirde o sohbetimizi yaparken diyordunuz ki, MacMurphy ve adamlarının hakkımda söyledikleri ayıplamaya bile değmez.
All right, when were you gonna tell me about this? We didn't know what it meant.
Pekâlâ bana bundan ne zaman bahsedecektiniz?