Zelda traduction Turc
462 traduction parallèle
Ah, Lady Zelda Dragonbreast,
Leydi Zelda Dragonbreast...
It's that famous "zip" girl of the screen the darling of the flapper set Zelda Zanders!
Şu sahnelerin ünlü "hızlı çapkın" kızı sosyete takımının sevgilisi Zelda Zanders!
Zelda!
Zelda!
Zelda!
Zelda
Zelda's had so much unhappiness, I hope this time it's really love.
Zelda pek çok mutsuzluklar yaşadı, umarım bu kez gerçek aşka sıra gelmiştir.
She'd be good as Zelda's sister.
Zelda'nın kardeşi rolüne iyi gider.
Mr. Simpson's thinking about casting you as Zelda's sister.
Bay Simpson size Zelda'nın kızkardeşi rolünü vermeyi düşünüyor.
Zelda told me everything.
O benim sesim olmayacak. Zelda bana herşeyi anlattı.
- Thanks, Zelda. You're a real pal.
- Teşekkürler, Zelda.
Why do you think Zelda's in such a sweat?
Zelda neden bu kadar endişeli sanıyorsun?
You've given her a part in Zelda's picture and you'll give her a bigger one in the next.
Ona Zelda'nın filminde bir rol vermiştiniz ve ona gelecek filmde daha büyük bir rol verecektiniz
- Is Zelda there?
- Zelda orada mı?
Look, mister, please excuse me for being unkind, but I told you three or four times already, there is no Zelda here.
Kaba davrandığım için özür dilerim, ama daha önce de söylediğim gibi burada Zelda yok.
Not now, ever or at no time. There's no Zelda, all right?
Ne şimdi, ne de bundan önce.
Guy keeps calling up and asking for Zelda, Zelda...
Adam arayıp Zelda'yı isteyip duruyor.
There's never been a Zelda here.
Burada Zelda yok.
I don't know no Zelda except a parakeet, I know Zelda, but not this...
Bildiğim tek Zelda muhabbetkuşu ama o Zelda...
I wanna talk to Zelda!
Zelda'yla konuşmak istiyorum!
You call up here and you keep asking for Zelda.
Sürekli arayıp Zelda'yı isteyemezsin.
Well, there is no Zelda!
Zelda yok.
The girl is a bird, and Zelda's...
Kız bir kuş...
There's no Zelda, because if it was a bird, you couldn't get it. A parrot...
Kuşsa da onu alamazsın.
- Zelda...
- Zelda...
- It's really Zelda.
Gerçek adı Zelda.
- You're lying, Zelda.
Yalan söylüyorsun, Zelda.
Zelda! Wait.
Zelda.
Once Zelda's gone, we pick up a cocktail waitress and get her over here.
Zelda yolundan çekildiğinde o kokteyl garsonlarından birini alır buraya getiririz.
- Has he seen Zelda?
Zelda'nın nasıl biri olduğunu biliyor mu?
Hi, Rosalie.
- Merhaba, Zelda.
Poor Zelda.
Zavallı Zelda.
This is me, your wife, Zelda, remember?
Benim, senin karın. Zelda, hatırladın mı?
I got nothing against that, but not with Zelda.
Ben buna karşı değilim, ama Zelda'yla olmaz.
- Who is Zelda?
Zelda da kim?
- But tonight you're her, so you're Zelda.
Yani, sen Zelda'sın.
- Thanks. The name is Zelda.
Teşekkürler ve ayrıca adım, Zelda.
No. You and Zelda.
Oh, hayır.
I'm Zelda, remember?
Yani, sen ve Zelda. Ben, Zelda'yım, hatırladın mı?
Polly - I mean Zelda.
Polly...
Keep an eye on the meat sauce, will you? - Sure.
Yani, Zelda etin sosuna bakıver, olur mu?
- This is my wife Zelda.
Bu, benim karım Zelda.
Zelda's a big fan of yours.
Zelda'da bütün plaklarınız var. O, büyük hayranlarınızdan biri.
How about you, Zelda?
Peki ya sen, Zelda?
Oh, Zelda, Zelda! What a mess you made of your life.
Oh, Zelda, Zelda hayatını nasıl da mahvettin.
- Not yet.
Hayır, hayır, Zelda.
Zelda! You're not supposed to be here.
Zelda, senin burada olmaman gerekiyordu.
Take it easy.
Bak, Zelda, sakin ol.
Zelda, there are certain things a man cannot ask his wife to do.
Bak, Zelda. Bir erkeğin karısına soramayacağı ciddi şeyler vardır.
- Thanks, Zelda.
- Teşekkürler Zelda.
I...
Zelda yok.
- Zelda?
Zelda'dan mı?
- Happy anniversary.
Mutlu yıldönümleri, Zelda.