Zillion traduction Turc
217 traduction parallèle
- A zillion dollars.
- Bir zilyon dolar. - Ne?
- A zillion dollars.
- Bir zilyon dolar.
Well, you promised me a zillion dollars. And a nickel.
Bana bir zilyon dolar ve beş sent söz verdin.
- We'll give you a zillion dollars.
- Sana bir zilyon dolar vereceğiz. - Ve beş sent.
When I was a kid, I dug your flicks four zillion times.
Çocukken, filmlerinizi dört trilyon kere falan izlemişimdir.
Now you go home and write "I am very sorry for what I did to Frosty" a hundred zillion times.
Eve dön ve yüz zilyon kez "Frosty'ye yaptıklarım için özür dilerim" yaz.
And every galaxy is made up of a billion, zillion stars.
Her galaksi milyarlarca yıldızdan oluşur.
One zillion percent.
Yüzde bir milyon alkol.
All you gotta do is make your usual zillion goals, and we got it made. ELLEN : Oh, yeah?
Kıçınızı oraya götürün ve öldürün, öldürün!
Mr. Waxman, we've been through this a zillion times.
Bay Waxman, trilyonlarca kez bu konuda konuştuk.
He has a zillion dollars!
Onun milyarlarca doları var.
ha! oh, i've got a zillion of them.
- Bu şakalardan milyonlarca var!
Exactly a zillion.
Zilyon tane.
Anyway, this guy got away with a zillion simoleons.
Her neyse... biri... zilyarlarca para çalmış.
I gotta scare away about 5 zillion birds before Shelbys reception.
Shelby'nin kabul töreninden önce 5 milyon kuşu korkutmam gerekiyor.
It feels like a zillion pins and needles.
Milyonlarca iğne batıyormuş gibi hissediyorum.
I bet you a zillion billion dollars that you are full of shit.
Yalan söylediğine dair seninle trilyon milyar dolarına iddiaya girerim.
I'd rather bet a zillion billion dollars.
Trilyon milyar dolarına var mısın?
I thought we bet a billion zillion dollars.
Trilyon milyar dolarına iddiaya girdiğimizi sanıyordum.
Look, I know we didn't do so good today, but, uh... there's a zillion things we can try.
Bak, biliyorum bugün pek de başarılı değildik ama yapabileceğimiz milyarlarca şey var.
And she knew a zillion old jokes.
Ve bir sürü fıkra biliyordu.
I got one keyhole and a zillion keys!
Bir tane anahtar deliği bin tane anahtar var!
Now, Ted, a person's life is filled with a zillion little experiences.
Ted bir insan bir sürü şey yaşayabilir.
Because there were a zillion DEA guys hanging around the terminal.
- Çünkü Narkotik her yerde. - Narkotik demek.
A zillion? That's a lot, huh?
Zor tabii.
For five dollars, Milhouse could own you for a zillion years.
5 dolar karşılığında, Milhouse zilyonlarca yıl sana sahip olabilir.
Plus a zillion other little rancid goodies.
Ve daha milyonlarca küçük küflenmiş haber.
I love you a million, billion, zillion.
Seni milyon, milyar, trilyon kere seviyorum.
You'll find a zillion of them in the Everglades.
İriyarıyı, Everglades bataklığında bulacaksın.
Shy? I'm the one who's supposed to be shy, and I've called him about a zillion times.
Utangaç olması gereken biri varsa o da benim ve ben onu aradım, trilyonlarca kere.
By the way why did he or they go out the window anyway when he or they got in by breaking a zillion dollar security system?
Birde şu var : O veya onlar, pahalı alarmı bozarak girmişken O ya da onlar, neden pencereden çıksınlar?
You've only told me a zillion times, dad.
Baba, bunu bana zilyon kere söyledin.
But I seen it a zillion times.
Ben orayi çok gördüm.
Like it or not, in this day of remote control and five zillion channels... ... one function of the anchorwoman is to be beautiful. Pretty enough to make the channel surfer stop right there...
Hoşunuza gitsin ya da gitmesin, bu uzaktan kumanda ve milyonlarca televizyon kanalı çağında, bayan sunucunun işlevlerinden biri, fiziksel açıdan çekici olmaktır.
You're worth a million billion zillion dollars.
Sana milyarlar, trilyonlar, zilyonlar feda olsun.
40 gillion, 80 million, zillion, billion, killion, tillion...
40 gilyon 80 milyon, zilyon, billion, katrilyon, katrilyar...
There's eight zillion cops out there, waiting to blow my brains out, and you want me to take it easy.
Dışarıda sürüyle aynasız var. Beynimi dağıtmayı bekliyorlar ve sen sakin olmamı mı bekliyorsun?
- Like a zillion times.
- Milyonlarca defa gördüm.
I can inspire anyone I meet and give out a zillion and nine ideas a second... but I can't keep any for myself.
Tanıdığım herkese ilham verebilirim ve saniyede 1 milyar ve 9 fikir üretebilirim ama hiçbirini kendime saklayamam.
- Yesterday, he lands a zillion planes.
- Dün, milyon tane uçağı indiriyor.
I bagged a zillion groceries.
Milyonlarca paket yaptım.
They've only run that spring break thing like a zillion times.
Sadece şu yaz tatili şeyini milyonlarca kez yayınladılar.
To make all those zillion IBM computers compute?
Zilyon tane IBM bilgisayarını çalıştırmak için mi?
I'm glad I didn't fantasize about you turning human only about 10 zillion times.
Biliyor musun iyi olan şey, senin insan olmanı milyarlarca kez hayal etmedim.
That a zillion of your empirical facts about science, religion are wrong, or completely suspect.
Biliminizdeki milyonlarca deney, dininiz yanlış olabilir, veya tamamiyle şüphelidir.
Look, there are a zillion dog owners in this country and they all manage- -
Bak, ülkede milyonlarca köpek sahibi var ve hepsi bir şeklide- -
- Eight zillion dollars.
- Sekiz zilyon dolar.
I know I'll get a zillion questions today.
Bugün bu konuda bir sürü soru sorulacak şimdi.
Some serial killer who needs $ 20 or a cute genius with an I.Q. Of a zillion?
20 $ a ihtiyacı olan bir seri katil mi yoksa milyon I.Q. sahibi tatlı bir dahi mi?
He's a zillion times better than when you last saw him.
Onu son gördüğünden milyonlarca kat daha iyi.
Half the girls were there, about a zillion boys.
Ve kızların yarısı orada oğlanlarlaydı.