English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Z ] / Zoomed

Zoomed traduction Turc

62 traduction parallèle
They zoomed around me like kamikazes.
Kamikazeler gibi etrafımda dolandılar.
There lens and can be zoomed.
Hallettim. Üç objektif bir de zoom var.
Inside of two years, you zoomed up to over 200.
İki yıIda 90 kiloya çıktın.
He started the car and couldn't see through the windshield... and zoomed straight into the canal.
Arabayı çalıştırdı ama ön camdan dışarısını göremiyordu... ve dosdoğru kanala uçtu.
We just zoomed right out over that train.
- O trenin üzerinden vınn diye atladık.
It zoomed right by, just the way they say it does.
Film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti.
Look, this is really hard for me to say but you taught me a real lesson when you zoomed into that hot-sheet hotel.
Neden yıldırım şeklinde ki? Sıkıcı olmasın diye. Nihayet ilerliyorum.
" When we zoomed past Mercury, my parents caught on fire and then I woke up in my own bed.
Merkür'ü hızla geçtikten sonra annem ve babam alev aldı. Sonra yatağımda uyandım.
She done zoomed.
Keçileri kaçırmış.
That old mercury zoomed on up to 91.
Sıcaklık 35 dereceye kadar tırmandı.
When I left home... I zoomed like a rocket here.
Ben evden ayrıldığım zaman... buraya roket gibi düştüm.
He just zoomed about the place, sucking up lnuits.
Etrafta dolaşıp yakınındaki Eskimoları emdi.
You know, homer, edna was bugging me and bugging me to set a date, and I picked one that seemed far away, and it zoomed up like a june bug flying at my windshield.
Biliyormusun, Homer, Edna randevu ayarlamak için beni dürtüklüyordu, öylesine bir bakmıştım, ve o biranda yakınlaştı.
OK, so... we're zoomed in as much as possible right now... and all we see is your face.
Tamam, şu anda olabildiğince yakına zum yaptık... ve sadece yüzünü görüyoruz. Tamam mı?
But my cab driver from Oakland just drove me off here and zoomed off.
Oakland'lı taksi şoförüm beni burada bırakıp gitti.
He zoomed you, because you're so beautiful.
Çok güzel olduğun için senin içine düştü.
Time has just... zoomed right by.I got to run
Zaman... su gibi aktı. Gitmeliyim.
When I zoomed in I saw what first appeared to be a blur, but when I computer-enhanced it.
yakınlaştırdığımda ilk önce bir bulanıklık gördüm, fakat blgisayarda düzelttiğimde,
I'm zoomed in pretty good.
Zoom yapıyorum.
When I saw them, I zoomed in And saw this.
Onları görünce yakın plana geldim ve bunu gördüm.
The focus was off when I zoomed in on one of the buttonholes.
İliğe yakınlaştığımda odak bozulmuş.
Caltrans traffic operator saw him on the bridge and zoomed in for a closer look.
Kaliforniya Ulaşım'dan bir operatör onu köprüde görmüş ve zum yapmış.
I come home... he's all zoomed up.
Eve geldiğimde kafası bir dünyaydı.
So I zoomed in on the sign that says "O'S,"
Tabelayı büyüttüm, "o's" yazıyor.
No, I'm zoomed in.
Hayır, zum yapıyorum.
At some point, an icy comet zoomed in from deep space and smashed into one of those moons.
Bir noktada, donmuş bir kuyruklu yıldız derin uzayda belirdi ve o uydulardan birine çarptı.
Clearly zoomed in a touch, like someone didn't wanna be seen in this picture.
Zoom yapınca gayet net, sanki bu resimde görünmek istememiş.
I scanned, zoomed and improved the contrast.
Taradım, yakınlaştırdım ve ışığı artırdım.
I got zoomed.
Hapı yuttum.
Uh, Aaron zoomed in on your satellite dish.
Aoron çanak anteninize zumladı.
She zoomed in. It lasted an awful long time.
Çok uzun süre yakından baktı.
I just zoomed on his gym bag.
Az önce çantasına zumladım.
Did you... you said you zoomed on his gym bag?
Sen az önce...? Çantasına "zumladım" mı dedin?
Artie, somebody knocked us out, grabbed the doorknob, and zoomed off in a car.
Artie, biri bizi sepetledi kapı kolunu aldı ve arabanın yanına kadar geldi.
- Oh, I just zoomed.
- Zumladım. - Ne?
- What? I just zoomed.
- Az önce zumladım.
Mm. Okay, just zoomed.
Tamam, şimdi zumladım.
Oh, yeah. Zoomed on a file in Castle.
- Evet, kalede dosyaya zumladım.
And I zoomed.
Sonra ben zumladım.
A car zoomed out of nowhere and almost ran her over.
Araba birden ortaya çıktı, az kalsın kızın üstünden geçiyordu.
Director Patrizio Guzman and his team filmed from rooftops, with handheld cameras, zoomed in to see soldiers running like ants.
Yönetmen Patrizio Guzman ve ekibi, çatılarda el kameralarıyla çekim yapar. Karınca gibi koşan askerleri göstermek için zum yaparlar.
He dollied in and zoomed out, to create this queasy scene of change of visual perspective, as Hitchcock did in Vertigo.
Şaryo ile insanın midesini alt üst eden bu sahneyi çeker ve görsel perspektifle oynar Hitchcock'un "Yükseklik Korkusu" nda yaptığı gibi.
– Make sure it's zoomed out all the way.
Tam zum yaptığından emin ol.
Got on the bike. Bike zoomed off.
Araca atlamış ve uzaklaşmış.
Sorry. Bike zoomed off, nearly hit an old lady, who fainted, but I think she's going to be OK.
- Motosiklet uzaklaşmış neredeyse bir kadına vuruyormuş, kadın bayılmış ama sanırım iyileşecek.
Tripod shots are 75 % steadier than handheld, And that number goes up to 350 % For shots zoomed in more than four times.
% 75 olarak zumu daha yakın tutman gerek
Smith, I happened to find something interesting when I zoomed in on the "suck it" photo you sent us.
Smith, senin bize gönderdiğin "Alın bakalım!" fotoğrafını zumladığımda ilginç bir şey fark ettim.
And then she was pushing her way up to get out of the pool, and the whale zoomed over, grabbed her boot and pulled her back in.
Sonra havuzdan çıkmak için kendini yukarı iterken balina hızla oraya gidip ayağından tuttu ve onu geri çekti.
'A white color Jaguar car zoomed in looking right at me
'Beyaz renkli Jaguar, bana doğru yaklaştı'
Now we've zoomed in a bit.
Yerçekimsiz bir ortamda bacaklara neden ihtiyaç duyalım ki?
Zoomed? Did you say you... what?
Zumladın mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]