Zou traduction Turc
19 traduction parallèle
"Zó there is a Hercule Poirot, what zou I!"
"Sadece bir tek Hercule Poirot var ve o da benim!"
Zou Kai.
Zou Kai.
ja natuurlijk is het gevaarlijk als je er bovenop zou zitten, maar hier niet, er zit meer dan 45 kilometer zee tussen ons.
Üstünde durursan elbette tehlikeli ama burada oldukça güvendeyiz aramızda 30 millik deniz var
Ik denk wel dat dat zou moeten.
Bence olmalı.
"Paddy Barnes " with a bronze medal in the Olympic Games " after losing in his semifinal bout
Paddy Barnes Olimpiyat Oyunları'nda Çinli Dünya Şampiyonu Zou Shimng'e yarı finalde 15-0'Iık bir skorla yenilmesinin ardından bronz madalyayı kazandı ancak...
Highness, Qi Zou we have news that Dr. Sun Wen sailed yesterday from Japan to Hong Kong
Yüce, Qi Zou... Dr. Sun Wen'in Japonya'dan Hong Kong'a doğru yola çıktığına dair duyum aldık.
Maybe it was one of the girls. I like to beat the shit zou'm.
Belki kızlardan biri yaptı bazen ben bile onu gebertmek istiyorum
I just wanted that you would forgive him.
Ik wilde alleen dat je hem zou vergeven.
I wanted you to love him as the father he was... and would not hate him for his mistakes as a husband.
Ik wilde dat je van hem zou houden als de vader die hij was... en hem niet zou haten om z'n vergissingen als echtgenoot.
I'm governor Zou Yingbo.
Ben vali Zou Ying Bo
The commander is Zou Yingbo and there are 1,000 soldiers.
Komutan, Zou Yingbo'dur ve bin askeri var.
And zou tell me what I'm doing and when I shoudl turn back, as if you were walking yourself.
Ne yapacağımı ve ne zaman geri döneceğimi bana söyle. Sanki sen yürüyorsun gibi.
I made fun of Zou Bisou.
"Zou Bisou" ile dalga geçtim.
I made fun of "Zou Bisou."
"Zou Bisou" ile dalga geçtim.
I used the powder of the Zou Chow plant to place them in a deep sleep.
Hepsini derin bir uykuya yatırmak için Zou Chow bitkisinin tozunu kullandım.
These are magic anchor scrolls from zou yan.
Bunlar Zou Yan'dan sihirli dizginleyiciler.
Sir Zou and Lady Zou, please come this way.
Bay Zou ve Leydi Zou, lütfen şöyle buyurun.
Zou see that scar on his forehead?
Alnındaki yara izini görüyor musun?
I should never have let zou go.
Asla seni bırakmamalıydım.