Translate.vc / Espagnol → Turc / 1910
1910 traduction Turc
151 traduction parallèle
Esta película surgió de una larga serie de exploraciones en el norte que llevé a cabo en nombre de Sir William Mackenzie desde 1910 a 1916.
Robert Flaherty'le önsöz.Bu film, 1910'dan 1916'ya Sir William Mac Kenzie'nin adına. başardığım Kuzey'deki keşiflerimin uzun dizilerini içermektedir.
Pero dígame, su licencia es de 1910.
Ama söylesene,.. ... lisansının tarihi 1910 yılından.
AMPLIADAS 1000 VECES, ESTAS LI NEAS ( VER FLECHA )... NO FUERON ESCRITAS POR UNA PLUMA HECHA ANTES DE 1910.
1.000 kez bütülmüş, bu çigiler ( okla işaretli ) 1910'dan önce üretilmiş bir kalemle yapılmamış.
Oye, este periódico es de 1910.
Bu gazete 1910 tarihli.
¿ 1910?
1910 mu?
Marido y mujer. - 1910.
Karı kocaydılar.
- Sí, sí. - 1910.
1910.
Recuerdo seguro que fue en 1910, dos años antes de tener oficina de investigación.
Kesinkes hatırlıyorum ki 1910'da olmuştu. Yani adli tıp bürosu açılmadan iki yıl önce.
Nació en 1910, así que unos 40
1910'da doğmuş, ve bu onu yaklaşık 40 yapar.
Yo soy dela clase de 1910. ¿ Y tú?
- Hayır, ben 1910 doğumluyum.
"Toby" discurre en Nueva York, en 1910... y en sus pantallas, dentro de un momento.
"Toby" 1910'da New York'da geçer, sizin televizyon ekranınıza ise birazdan gelecek.
Esta moneda se acuñó en 1910.
Bu 1910'da basılmış.
estaba pensando en 1910.
Ed, 1910ları düşünüyordum.
Una vez tuve uno modelo 1910.
Bir zamanlar 1910 modelim vardı.
1910.
1910.
Brockbrook. 1910. Plata Menor.
Gümüş Mahmuz Kulübü, Brockbrook, 1910.
Brockbrook. 1910 ¿ Señorita J. T. V. Marple?
Gümüş Mahmuz, Brockbrook, 1910?
1910. ¡ Qué año que debe haber sido!
1910, ne yıldı canım o yıl!
Es grandioso ser inglés en 1910
1910 yılında bir İngiliz olmak harika.
No había duda alguna : Hacia 1910... volar se había convertido en furor.
Hiç kuşkuya yer olmayacak şekilde... 1910 yılında, uçmak tutku haline gelmişti.
Estamos en 1910, ¿ sabe?
1910 dayız biliyorsunuz.
Así acabó la carrera aérea de 1910.
1910 hava yarışı böylece bitti.
Durante la década de 1910, en Inglaterra se encontró un misterioso cráneo humano en un sitio llamado Piltdown.
1912 yılında İngiltere'de Sussex vilayetinde Piltdown denilen bir yerde antik çağa ait bir insan kafatası bulundu.
La primera muestra de la escultura fue en 1910. Bonnet tenía 8 años.
Zaten, ilk olarak 1910'da Bonnet 8 yaşındayken sergilenmiş.
BONNIE PARKER, nació en Rowena, Texas, en 1910 y después se trasladó a West Dallas.
BONNİE PARKER. 1910'da Teksas, Rowena'da doğdu ve sonra Batı Dallas'a taşındı.
Entre 1910 y 1920, México estaba asolada por luchas internas... y devastada por bandas de saqueadores.
İntikamımız ergeç alınac... 1910-1920 arası Meksika'da çok büyük bir kargaşa vardı, Onyıllarca bu bölgede faili meçhul türlü hırsızlık ve soygunlar yapılmaktaydı.
Renoir, Desnudo, pintado en 1910.
Renoir, Nü, 1910'da yapıldı.
- Hubo la de 1900 y la de 1910.
- 1900'lü ve 1910'lu.
El sello de 5 pfennig de 1910...
- Kahverengi 1910'lu 5 Fenik pulu...
Tú, que naciste el 4 de septiembre de 1910 y moriste el 3 de agosto de 1943... desde el reino de los muertos donde reposas ahora muéstrate una vez más en este nuestro mundo.
Sen 1910'un Eylül 4'ünde doğan ve 1943'ün Ağustos 3'ünde ölensin... Dinlendiğin ölüm krallığından... Bizim dünyamızın üstüne doğru gel.
El propio Jæger, con las células del cáncer en su sangre... morirá en 1910, pobre y marginado.
Jaeger ise vücudundaki kanser hücreleriyle 1910'da ölecek. Yoksul ve kimsesiz...
los tres volúmenes del Principia Mathematica, publicados en 1910.
1910 yılında yayımlanan üç ciltlik Principia Mathematica.
Tuve que revisar los archivos para buscar las solicitudes sobre todo de familias nórdicas de religión cristiana en la que el marido hubiera nacido entre 1910 y 1914 y la esposa entre 1933 y 1937.
Kuzeyli, Hristiyan geçmişi olan ailelerin başvurularını aradım .. koca 1910 ve 1914 yılları arasında, kadın da..... 1933 ve 1937 arasında doğmuş olacaktı.
debía evocar un Méjico en la época de la sublevación de 1910,
1910'da ki ayaklanma sırasında Meksika kana ve ateşe boğuldu
Nacido en 1910, recaudador de Vienna.
1910 doğumlu, Viyanalı bir veznedar.
En 1910, una vez más, regresó el cometa Halley.
1910'da Halley'in kuyruklu yıldızı bir kez daha geri geldi.
Por ejemplo, miren los titulares del Los Angeles Examiner del 9 de mayo de 1910 :
Örneğin, 9 Mayıs 1910 tarihli Los Angeles Examiner'ın başlıklarına bakın :
O este del San Francisco Chronicle, del 15 de mayo de 1910 :
Veya 15 Mayıs 1910 San Francisco Chronicle'dan şuna bakın :
En 1910, se hicieron fiestas para divertirse más que para celebrar el fin del mundo.
1910'da insanlar kuyruklu yıldız partileri veriyorlardı, dünyanın sonunu kutlamak için değil de, bu gerçekleşmeden önce eğlenmiş olmak için.
La locura cometaria no acabó en 1910.
Ve bu kuyruklu yıldız çılgınlığı 1910'da bitmedi.
Estoy aquí desde 1910.
Ben 1910'dan beri buradayım.
¿ 1910?
- 1910? - Vay canına.
En 1910, el cometa Halley regresó.
1910'da, Halley'in kuyruklu yıldızı geri dönmüştü.
"Es el capítulo final",... y nunca escribió otra vez. Murió el 21 de abril de 1910.
1910 yılında, Halley kuyrukluyıldızı, gece gökyüzünde tekrar parladığında Twain şöyle yazdı :
La envió a Europa por el monzón, en 1910.
1910'da karısını yağmurlardan önce İngiltere'ye gönderdi.
Los robles de 1910 tenían ahora 10 años y eran más altos que nosotros.
1910 senesinin meşeleri artık on senelik olmuş ve her ikimizin boyunu da aşmıştı.
La tala comenzó entre los robles de 1910 pero estaban tan lejos de las rutas de transportación que toda la empresa probó ser financieramente ridícula.
Dolayısıyla 1910 senesinin meşelerinde kesim başladı fakat taşıma güzergahlarından oldukça uzak kalmalarından koca girişimin mali açıdan sağlam olmadığı anlaşıldı.
FIN.
S O N 1910'da yapım üyeleri takdim edilmemişlerdir.
- Y luego estaban...
Sene 1910.
... y Fräulein Eva Braun, nacida... el 2 de Febrero de 1910 en Munich,
2 Şubat 1910 Münih, Vatbölstrasse doğumlu.
En 1910, mientras el cometa Halley resplandecía otra vez... en el cielo nocturno, Twain escribió :
Şüphesiz, Tanrı şöyle demiştir : "Bu iki gizemli yaratığa gelince ; beraber geldiler, beraber gidecekler."