Translate.vc / Espagnol → Turc / Abogado
Abogado traduction Turc
27,109 traduction parallèle
Soy su abogado, no tienes que mentir.
Nerelerdeydin sen? Tüm gün sana ulaşmaya çalıştım.
Como un abogado de bienes. Como alguien que es en realidad ganaron un caso. Sí, me-he intentado, pero nadie llevaría a mi caso.
Belki gerçekten avukata benzeyen birini tutsan daha iyi olur.
Es para mantenerlo en como mi abogado.
- Ben dahi değilim.
Pero como abogado de divorcios, Gerry, no sirves.
Evet, boşanma davalarında berbatsın Gerry.
No sé quién es el abogado de tu esposa, pero vaya si la loca de mi hermana lo tuviera mi cuñado estaría preso.
Ne renk olsun? Eşinin avukatı kim bilmiyorum ama vay canına! Manyak kızkardeşimin de böyle bir avukatı vardı eski kocası hala kodeste olmalı.
- Perdón, era el abogado de mi divorcio. - ¿ Qué?
- Pardon, boşanma avukatımdı arayan.
Mike es el nuevo abogado de Peter,
Mike, Peter'ın yeni avukatı.
El abogado de Peter Florrick.
- Peter Florrick'in avukatıyım.
- Soy abogado.
Ben bir avukatım.
- Mmm. - Y Mike es un abogado.
Mike da bir avukat.
Soy abogado, y me han citado.
Ben bir avukatım ve mahkemeye çağrıldım.
No mandes a ese horrible abogado tuyo.
O korkunç avukatını yollama.
Y cada vez que me tiras de la manga o me susurras al oído, lo que consigues es mandar una señal a la sala de que no confías en tu abogado.
Çünkü kolumu her çekiştirdiğinde ve kulağıma fısıldadığında mahkemeye verdiğin sinyal avukatına güvenmediğin oluyor da.
Dios, espero que Keller sea mejor abogado que escritor.
Tanrım, inşallah Keller'ın avukatlığı imla bilgisinden iyidir.
Pues llama a Bob Drag y dile que tenemos a un abogado de fama mundial que, al parecer, no sabe que antes de b y p siempre m, y dile que, de un modo u otro, emergeremos victoriosos.
O zaman Bob Drag'ı ara ve ona belli ki "ie istisnası" yazım kuralını asla öğrenememiş birinci sınıf avukatla çalıştığımızı ve öyle ya da böyle zafere ulaşacağımızı söyle.
Nuestro abogado, Bram Keller... cree que este juicio podría ser tan importante como el de Scopes.
Avukatımız, Bram Keller bu davanın Scopes kadar önemli olduğunu düşünüyor.
Soy tu abogado, Bill.
Ben senin avukatınım, Bill.
Pensé, mejor ser un mejor abogado, o, ya sabes, sólo tendría casarme con ésta.
Dedim ki ya daha iyi bir avukat ol ya da bununda evlen.
Mi bebé necesita un abogado y voy a conseguirte el mejor.
Bebeğimin avukata ihtiyacı var. En iyisini almasını sağlayacağım.
Realmente eres un abogado?
Gerçekten avukatsın değil mi?
Es usted un abogado también?
Sen de avukat mısın?
Lo siento. Me encanta hacer de abogado del diablo.
Üzgünüm. ama şeytanın avukatını oynamayı sevdim.
¿ Como un abogado?
Avukat gibi mi?
Su abogado se aseguró de eso.
Avukatı bundan emin olmuş.
Quién es su abogado?
Avukatı kimmiş?
Soy un abogado defensor, ese es mi trabajo.
Ben bir savunma avukatıyım. İşim bu.
No le estamos hablando como abogado, le estamos hablando como cómplice.
Seninle bir dava vekiliymişsin gibi konuşmuyoruz. Seninle suç ortağıymışsın gibi konuşuyoruz.
Es abogado en patentes, quizá la corbata está pendiente.
Kravat takmıyor. Adam patent vekili. Kravatını askıya almış olabilir.
¿ Vas a firmarlo sin que un abogado lo lea?
Avukata baktırmadan mı imzalayacaksın?
No necesité un abogado para evitar pintar con los dedos, ni ahora. - Lo sé, pero...
Beni parmak boyadan kurtarması için avukata ihtiyacım yoktu şimdi de yok.
Si eres un falso abogado, había que darle una oportunidad para convertir a alguien para salir de ella.
Eğer sen bir sahte avukatsan, sana bundan kurtulman için... -... başkasını ele vermeni teklif etmişlerdir.
Por eso, además de venir sin mi abogado, me gustaría hacer un pequeño... se llama "Mostrar y explicar".
Yanımda avukatım olmadan gelmenin yanı sıra bir de sunum denebilecek küçük bir gösteri yapmak istiyorum.
Mire, si esto va de asesinato, tal vez debería hacer venir a mi abogado.
Bakın, cinayet söz konusuysa belki de avukatımı aramalıyım.
¿ No ha pedido un abogado?
- Avukatını aramadı mı?
Tengo que informar al abogado de la ciudad de esto ahora mismo.
Hemen belediye avukatlarını arayıp durumu bildirmem lazım.
Tiene derecho a un abogado.
Avukat tutma hakkına sahipsin.
McClaren y su abogado están esperando en el ascensor con Flynn.
McClaren ve avukatı Flynn'le birlikte asansörün orada bekliyor.
No puedo pagarle a un abogado ahora.
Şu an bir avukatı karşılayamam.
Y no muy listo, ha renunciado a su derecho a un abogado.
Hem de zeki, avukat tutma hakkından vazgeçti.
Pagamos un abogado de bienes raíces para luchar contra esto, pero perdimos la casa, así que...
Savaşmak için bir haciz avukatı tuttuk ama evimizi kaybettik.
Oh, y odiaba a nuestro abogado, el banco que embargó nuestra casa, la gente que la compró por la mitad de lo que pagamos por ella.
Avukatımızdan nefret ediyordu, evimize el koyan bankadan ve bizim ödediğimizin yarı fiyatına satın alan insanlardan.
Usted fue el abogado de hipoteca de Elliot y Karen Chase en 2009, ¿ correcto?
2009'da Elliot ve Karen Chase'in ipoteğiyle ilgilendiniz değil mi?
Él suena menos como periodista y más parecido a un abogado.
Kulağa bir gazeteciden çok bir avukatın cümlesi gibi geliyor.
Mi agente me puso en contacto con su abogado de entretenimiento.
Menajerim beni Chris'in eğlence işleri avukatıyla temasa geçirdi.
Siga hablando así Y voy a pedir un abogado.
Böyle konuşmaya devam ederseniz avukat isteyeceğim.
Uh, véalo de esta manera... puede llamar a su abogado o a Dra.Deb.
Bu işe şöyle bak... Ya avukatını ararsın ya da Doktor Deb'i.
Tiene el derecho a un abogado.
Avukat tutma hakkınız var. - Tutacak gücünüz yoksa, devlet size...
- por el estado. - Quiero hablar con mi abogado.
... bir tane atayacak.
Bien, usted puede llamar a su abogado, después de anotarla como sospechosa
Biz işlemlerinizi yaptıktan sonra avukatınızı arayabilirsiniz.
- Tiene derecho a un abogado. - Novio uno, Craig Conley.
- Bir numaralı sevgili, Craig Conley.
Esto sería un win-win para todo el mundo. ¿ Necesito un abogado?
Herkes için kârlı olur.