Translate.vc / Espagnol → Turc / Adil
Adil traduction Turc
12,144 traduction parallèle
¿ No quieres ganarte el corazón de Riley?
Riley'nin kalbini adil bir şekilde kazanmak istemez misin?
Ella es una belleza exquisita, y, para ser justos, la violencia fue mi idea.
Sıra dışı bir güzelliği var ve adil olmak gerekirse, şiddet kısmı benim fikrimdi.
Bueno, no creo que eso sea justo, Jerry.
Bence bu hiç adil değil Jerry. Hem de hiç.
- ¡ Basta, no es justo!
- Hayır, dur! Bu adil değil!
Muy bien, lo justo es justo.
Tamam, gayet adil.
Eso no es justo.
Hiç adil değil.
¿ Qué no es justo, muchacho?
Ne adil değil?
- No es nada justo.
- Hem de hiç adil değil.
Habéis sido juzgados por las leyes de este país y no sois merecedores de seguir viviendo la humanidad no espera nada provechoso de vosotros, salvo el ejemplo de vuestra muerte.
Bu ülkenin kanunları tarafından daha fazla yaşamanızın adil olmadığına karar verildi. Ve sizden dünyaya ölümünüzle örnek olmaktan başka yararınız olmayacağı kanısına varıldı.
¡ Tenemos que llamar a una revuelta... que reine un rey justo que reemplace al viejo! '
"İsyan etmeliyiz, eskisinin yerine adil bir kralı tahta çıkarmalıyız!"
Incluso si usted es rey, debe tratar a una dama justamente.
Kral bile olsanız bir hanıma adil davranmalısınız.
Mi deseo de respuestas es justo.
Cevaplara olan arzum oldukça adil.
Es una oferta justa.
Bu adil bir teklif.
No te lo dije porque sabía que no escucharías nada que lo que dijese tras ofrecerte un acuerdo justo y me dirías que me fuese al infierno.
Sana bahsetmedim. Çünkü adil bir anlaşma teklif ettikten sonra söylediğim bir şeyi dinlemeyip "Canın cehenneme," diyeceğini biliyordum. Saçmalık.
Ambos sabemos que nunca tendré un juicio justo.
İkimiz de biliyoruz ki adil bir şekilde yargılanmayacağım.
- Es...
- Adil... bir hareket.
¿ Me dará su palabra que se le tratará justamente?
Ona adil davranacağınıza dair bana söz veriir misiniz?
Sr. Berenson, usted me aseguró... que Faisal Marwan sería tratado bien y con respeto.
Bay Berenson, Faisal Marwan'a adil ve saygıyla davranılacağına söz vermiştiniz.
Es justo.
Gayet adil.
- Sé que no fue justo.
- Adil olmadığını biliyorum.
De acuerdo. Trato justo.
- Adil bir takas.
Te invitaría, pero necesitamos a alguien que se quede en casa.
Seni davet ederdim ama birinin evde kalması gerekiyor. Biliyorum adil değil ama Lily genelde Nora ve Mary Louise'in birilerini öldürmesine bir şey demez.
Los terroristas no merecen garantías procesales.
Teröristler adil yargılanmayı haketmiyor.
¡ Haré el cuadrilátero!
Adil olacağım!
Uhtred siempre ha sido imparcial.
Uhtred her zaman adil olmuştur.
Ayúdalos a decidir qué es correcto, qué es justo, y qué es razonable.
Doğru, adil ve hakkaniyete uygun olan şeye karar vermelerine yardım et.
Le importaba si tenía o no un juicio justo.
Adil bir şekilde yargılanmasını önemsiyordunuz yani.
Este mundo a veces no parece justo.
Bu dünya bazen adil olamayabiliyor.
Claire, es una oferta más que razonable.
Claire, bu oldukça adil bir teklif.
No creo que sea para nada razonable.
Bence hiç de adil bir teklif değil.
Bueno, entonces hablemos de lo que deberíamos hablar, porque tu cliente no está involucrado en este acuerdo.
O zaman nasıl adil olur diye konuşalım, çünkü müvekkiliniz bu anlaşmada yer almayacak.
Tiene que ser un combate justo.
Adil bir dövüş olmalı.
Eso es justicia.
Adil olan bu.
Lo cual es mezquino, pero quizá ¿ extrañamente justo?
Acımasızca ama ilginç şekilde adil olabilir mi?
Las preguntas parecen justas dada la condición de la testigo.
Tanığın durumu göz önüne alınınca, sorular adil görünüyor.
Esto es lo justo.
Adil olan şu.
Y he liderado la lucha para lograr impuestos empresariales justos, la reforma carcelaria y la igualdad de salarios.
Adil iş vergileri, emeklilik reformu ve ücret eşitliği için mücadele verdim.
¿ Es justo?
- Adil mi? -
- Correcto. - Totalmente justo.
Oldukca adil.
¿ Les decepciona no haber derrotado a la Liga de la Justicia en una pelea justa?
Dövmediginizden hayal kırıklığına uğradın Adalet Lideri adil bir dövüşte mi?
¿ El oro es amarillo? Porque, ya saben, eso no es justo.
Altın sarısı mı Çünkü biliyorsun, bu adil değil.
Es justo, supongo, dada la ayuda a la agenda militar que asignó a Crimea.
Sanirim adamin Crimea'ya ayirdigi kara kitap askeri yardim yüzünden adil bir durum.
Pero nunca he tenido una oportunidad justa de verdad, ¿ sabéis?
Biliyor musunuz? Hayatımda hiçbir şey adil değildi.
Sí, pero él ganó justa y honradamente.
Evet, adil bir şekilde kazanmıştı.
Era muy injusto.
Adil değildi.
Le doy a todos una oportunidad justa.
Herkese adil bir şans veririm.
Te diré lo que no es justo.
Sana neyin adil olmadığını söyleyeyim?
¡ Porque eso no es justo!
Bu hiç adil değil!
- Me ganó justamente.
- Beni adil bir şekilde yendi.
No puedes decir que no es justo.
- Adil olmadığını söyleyemezsin.
Eso no está bien.
Bu adil değil.